Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134, 171)
E. 2005/262
K. 2005/359
T. 11.11.2005
Şikayetli avukatın, şikayetçiden vekaletname ve 200,00 YTL masraf ile 750,00 YTL vekalet ücreti almasına rağmen davayı açmadığı, şikayetçiyi oyaladığı iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek, şikayetli hakkında uyarma cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında, şikayetçinin psikolojik sorunları olduğunu, masraf olarak aldığı para ile tüm belgeleri iade ettiğini ve ibraname aldığını, fakat şikayetçi tarafından sürekli taciz edildiğini bildirmiştir.
Şikayetçi, şikayetliye verilen uyarma cezasının az olduğunu, Cumhuriyet savcısı ise Avukatlık Yasası’nın 6. kısmında düzenlenen avukatların hak ve ödevleri başlıklı 34. maddeye aykırı davrandığı kabul edilen şikayetli avukata uyarma cezası yerine en az kınama cezası verilmesi gerektiğini bildirerek, Baro Disiplin Kurulunun kararına itirazda bulunmuşlardır.
Tüm dosya içeriğinden, şikayetli avukatın, şikayetçiden 01.08.2003 tarihinde davalarını açmak üzere vekaletname aldığı, dava masrafı olarak 200,00 YTL’nin şikayetçi tarafından 15.08.2003 tarihinde şikayetlinin banka hesabına yatırıldığı, şikayetçi tarafından, şikayetli avukatın 16.03.2004 tarihinde azledildiği, şikayetçinin şikayetli avukata tarihsiz “Av. R.K.’ye vermiş olduğum belge ve masrafları iade alarak azlettiğimden her hangi bir alacağım kalmamıştır ve gayrikabili rücu ibra ettiğimden dava ve şikayet hakkım kalmamıştır.” içeriğindeki bir belgeyi imzalatmış olduğu anlaşılmaktadır.
Şikayetli avukat tarafından ibraz edilen tarihsiz belge incelendiğinde, “Av. R.K.’ye vermiş olduğum belge ve masrafları iade alarak azlettiğimden” sözlerinden, Baro Disiplin Kurulunun da tespit ettiği gibi, şikayetli avukatın 16.03.2004 tarihli azlinden sonra şikayetçiden almış olduğu masrafı ve belgeleri iade ettiği ve azilname tarihine kadar da şikayetçinin vekili olarak herhangi bir davayı açmamış olduğunun kabulü gerekmiştir. Böylece, şikayetlinin yedi ay gibi uzun bir süre içinde, şikayetçiden vekaletname ve masraf almasına rağmen davayı açmadığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmakla yükümlüdürler (Avukatlık Yasası m. 34).
Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder (Avukatlık Yasası m. 171/1)
Bu nedenlerle, şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasası’nın 34. ve 171/1. maddelerine aykırı olduğundan disiplin suçunu oluşturmaktadır. Baro Disiplin Kurulunca şikayetlinin eyleminin Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine aykırı olduğu kabul edilmesine rağmen Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi uyarınca kınama cezası yerine uyarma cezası tayininde hukuki isabet görülmemiş ve uyarma cezasının kınama cezasına çevrilmek suretiyle düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, itirazların kabulü ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun şikayetli avukat hakkında vermiş olduğu uyarma cezasının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına şikayetli avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy