Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2014/48
K. 2014/230
T. 05.04.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşılmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli avukat hakkında “...’da ailesi ve kardeşleriyle birlikte otel işletmeciliği yapan şikâyetçinin ... ilçesinde ... ve ...’a ait konaklama yerlerinin ihale usulü ile kiraya verileceğini öğrenmesi üzerine şikâyetçiye ... ve ...’da çok önemli yerlerde tanıdıkları ve ihaleye çıkaracak komisyondaki bazı kişiler ile de iyi ilişkileri olduğunu söyleyerek ihale sürecini halledebileceğini söylediği, bu işlere karşılık 150.000,00 Dolar istediği, peşin olarak 60.000,00 TL vermesi gerektiğini söylediği, şikâyetçinin 45.000 TL’yi tanışmalarına sebep olan R.K.’ya şikâyetli avukata vermesi için verdiği, kalan 15.000,00 TL’nin şikâyetçi tarafından bizzat ödendiği, ihaleyi kazanamadıklarında parayı geri vermeyi taahhüt ettiği; ancak ihaleyi kazanamamaları üzerine şikâyetçi parayı geri istediğinde paranın çoğunu ihale komisyonundaki kişilere ve ...’da M. isimli kişiye verdiğini söylediği, şikâyetçinin araştırmaları neticesinde M. isimli kişiyi bulduğu ancak M.’ın şikâyetli avukatı tanımadığını söylediği, şikâyetçiyi bu suretle dolandırdığı” iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda 214,00 TL Para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Şikâyetli Avukat önceki savunmalarında ve itirazında özetle; şikâyetçinin piyasaya kendi adına ve kardeşlerinin adına çok miktarda taahhütte bulunup senet düzenleyip alacaklılarını mağdur eden, borçlarını ödememek için daimi senaryo kuran bir kişi olduğunu, tanışmasının da kendisinin ve kardeşlerinin) ortağı olduğu ... Mimarlık, ... Mimarlık ve ... Ltd. Şti.’nin müvekkili A.S.’e ciro yoluyla geçen senetler toplamı olarak 40.000,00 TL borcu takip harici ödenmesi yoluyla olduğunu, 45.000,00 TL ödenmesi konusunda anlaştıkları halde 23.09.2010 tarihinde şikâyetçinin R.G. ismindeki şahısla 30.000,00 TL gönderdiğini, bu parayı teslim ettiğini ve makbuzunu aldığını, sonraki hafta şikâyetçi ile tanıştığını ve şikâyetçinin ...’daki işlerini takip etmesi için vekâletnamesini almasını istediğini söylemesi üzerine menfaat çatışması da ortadan kalkmış olduğundan kabul ettiğini, vekâletnameyi vermeden talep ettiği hiçbir işi yapmadığını, bir akşam yemeğe gittiklerinde ... ve ...’da yakınları olduğunu, önceki avukatların kendisini kandırdığını söyleyerek ve ihale işini de anlatarak işi almasını istediğini, kendisinin de vekâlet ücreti olursa neden olmasın dediğini, ertesi gün şikâyetçinin kendisini arayarak para istediğini 1.000,00 TL gönderdiğini, şikâyetçinin vekâletnamenin noter kapalı olduğu gerekçesiyle çıkarılamadığını beyan etmesi üzerine gelen yetki belgesiyle bir iki gün sonra ... İdari ve Mali. İşler Müdürlüğü’ ne giderek dosyaya baktığını ve orada müdür M. bey’le tanıştığını, M. bey’in istekli bütün dosyaları kabul ettiklerini kendisinin bu tanıtım dosyalarındaki isteklilerin şartname açıklandığında davet edeceğini ihalenin açık pazarlık usulü olacağını şu an için hiçbir şeyin belli olmadığını söylediğini, İdari ve Mali. İşler Müdürlüğü’nün istekli ... Ltd. Şti’nin adresine davet mektubu gönderdiğini, şartname bedelini ödeyerek ihale dosyası hazırlanması için şikâyetçiye verdiğini, dosya hazırlayıp firmayı ihalede temsile ilişkin işe karşılık 25.000,00 TL ücret talep ettiğini, ancak kendisinin “dosyanızı tamamen siz hazırlarsınız ihalede de yanımda biriniz olursa bu ücreti kabul ederim” dediğini, neticede bu işe ilişkin 29.11.2010 tarihli vekâletname ve 24.12.2010 tarihli iş talimatı kapsamında 28.12.2010 tarihinde bir gün öncesinde dosyanın şikâyetçi tarafından hazırlandıktan sonra kendisi tarafından kuruma teslim edildiğini, açık ihaleye bizzat şikâyetçi ile katıldığını, temsil ettikleri firmanın elendiğini, sözleştikleri parayı dahi almadığı gibi şartname bedeli vs gibi harcamaları da kendisinin yaptığını, hiçbir taahhütte bulunmadığını, karşı tarafın bu taahhütlere inanmasının da akla uygun olmadığını, ihalenin feshine dair şikâyetçi tarafından, tarafıma talepte bulunulmuşsa da ücretini alamadığı için bu isteklerini yerine getirmediğini, şikâyetçinin haber göndererek hakkında baroya şikâyetçi olacağını, kendisi ile uzlaşmasını, kendisine 20.000,00 TL verirse şikâyetçi olmayacağını yoksa elinde deliller olduğunu kendisine sıkıntı yaratacağını beyan ettiğini, şikâyetçiden herhangi bir iş taahhüdü karşılığı para almadığını, 2010 Eylül ayında ödenen paranın şikâyetçinin kendi borcuna ilişkin olduğunu, bürosunda çalışan ve hakkında şikâyetçi olduğu çalışanının habersiz olarak işten ayrıldığını ve birtakım evrakların tarafınca bilinmeyen nedenlerle kaybolduğunu, süre uzatım taleplerinin dikkate alınmayarak yokluğunda karar verildiğini ve savunma hakkının kısıtlandığını, karara konu olayda şikâyetçinin iddialarını ispat için tanıklardan R.G.’nin şikâyeti doğrulayan beyan ve ifadesinin olmadığını, diğer tanık Av. O.D.’ı tanımadığını belirtmiş; kararın bozulmasını talep etmiştir.
İncelenen dosya kapsamından; Baro Disiplin Kurulu’nun 28.06.2013 tarih, 2012/133 Esas ve 2013/207 Karar sayılı kararıyla “Celp edilen belge ve bilgiler, 01.03.2013 tarihli duruşmada dinlenen tanık R.G. ile … Barosu Disiplin Kurulu vasıtası ile dinlenen tanık Av. O.D.'ın anlatımları bir arada değerlendirildiğinde şikâyetlinin ...'ın ihale makamı olduğu bir ihaleyi şikâyetçi şirket lehine sonuçlandırabileceği vaadi ile bedel temin ettiği, bu tür eylemin Avukatlık mesleki faaliyeti kabul edilemeyeceği, anılan vaadin Avukatlık mesleğinin onur ve vakarı ile Meslek Yasası ile Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu'nun kabul ettiği Meslek Kurallarına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmıştır.” Gerekçesi ile eylem tarihi ve kesinleşme tarihi itibariyle tekerrüre esas teşkil eden kesinleşmiş kınama cezasının bulunduğu anlaşılmakla 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 136/1. maddesinin uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle 214,00 TL para cezası verilmesine karar verdiği,
01.03.2013 tarihinde dinlenen tanık R.G.’nin beyanında; “…şikâyetçi ile ortak dostlarım var. Şikâyetliyi de bir başka arkadaş vasıtasıyla avukat olması nedeniyle tanıdım. Tarafları ben tanıştırdım, şikâyetli Av. Y. beyin ...’ın idari kısmında tanıdıkları olması nedeniyle ...’daki bir sosyal tesisin kiralanması hususunda aracı olabileceği, kiralama şeklinin firma seçimi şeklinde yapılacağı, bunun karşılığında Y. beye bir miktar ödemenin yapılması hususunda taraflarla birkaç kez bir araya geldik. Daha sonra şikâyetçi A. Bey benim şahsi hesabıma iki kez para gönderdi. Gönderilen miktarları şikâyetliye tutanak karşılığı teslim ettim. Sonrasında firma kiralaması ile ilgili değişiklikler oldu. Firma seçimi şeklinden vazgeçilerek ön eleme ve ihaleye giriş yöntemi benimsendi. Bu durumu A. beye izah ettim. Her ikisi ile de bu konuda mütalaam olmuştur.” dediği devamla sorulması üzerine “şikâyetliye yapılan ödemeler aracılık hizmeti karşılığı ve masraflar içindir. Ancak aralarında oluşmuş bir vekâlet ilişkisi olabilir, içeriğini bilmiyorum” dediği, şikâyetlinin tanığa ihaleye ilişkin dosyanın benle ilişik kurulmadan önce mi sonra mı ...’a verilip verilmediğinin sorulmasını talep etmesi üzerine tanığın “şikâyetçinin belirttiği gibi şikâyetli ...’ın avukatı olduğunu beyan etmedi, bu hususu düzeltirim. … caddesinde pastanede görüşüldü, yanında herhangi bir avukat arkadaşı yoktu, ...’da idari kısımdan tanıdıkları olduğunu ve bunları tanıdığını söyledi. Firmanın ihale dosyasını ...’a ne zaman verdikleri hususunda bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu,
17.04.2013 tarihinde dinlenen tanık Av. H.T.’ın beyanında; “Konu ile alakalı olarak şikâyetçi A. ...H.’nu ve şikâyet edilen Av. Y. ...’yı tanırım. A. ...H. ile birlikte bazı işler için ... iline birlikte gidip geliyorduk. Bu seyahatlerimiz sırasında A. ...H. beni Av. Y. ... ile tanıştırdı. Birçok defa Av. Y. ...’nın ofisine birlikte gittik. Bir defasında bir akşam yemeğinde hep beraber olduk. Bir defasında da bizim ... iline gelince konakladığımız …’da bulunan … Otel’e gelmişti Av. Y. .... Şikâyetçi ile şikâyet edilen sürekli olarak ... il sınırları içerisinde bulunan ...’a ait bir tesisin kiralanmasından ve ihale sürecinden bahsediyorlardı. Av. Y. ... şikâyetçi A. ...H.’na hiç merak etmemesini haleyi kazanacaklarını, bu tesisi sadece kendilerinin alacağını söylüyordu. Şikâyetçi A. ...H., şikâyet edilene paralar ödemiş zaman zaman bu konuşmalar da geçiyordu. Hatta bir seyahatimiz sırasında A. ...H. Av. Y. ...’ya para ödemem gerekiyor çok önemli diyerek benden de borç para aldı. Bahsi geçen ihale sürecinde yanılmıyorsam yaklaşık 15.000,0 TL gibi bir rakam da ofisinde benim yanımda Av. Y. ...’ya ödendi ve Av. Y. ...’nın yanında çalışan stajyer bir avukat bayan vasıtası ile ihale ile ilgili olarak bir yere gönderildi. Taraflar bir araya geldiklerinde aralarındaki tek konu ... tesisinin kiralanması ve ödemelerinden ibaretti.” dediği,
10.05.2013 tarihinde dinlenen tanık Av. D.E.’un beyanında; “benim konu ile ilgili doğrudan bilgi ve görgüm söz konusu değildir, esasen A. ...H. beni kısmen bilgilendirmişti, sadece bir para ödemesinden bahsettiğini hatırlıyorum, aradan çok zaman geçti detaylı bilgi sahibi değilim” dediği,
Şikâyetli avukat ve teslim eden R.G. imzalı belgelerde “23.09.2010 tarihinde ... Ltd. Şti. adına R.G.’den 30.000,00 TL (otuz bin TL) alınmıştır” ve “24.09.2010 tarihinde ... Ltd. Şti. adına R.G.’den 15.000,00 TL (onbeşbin TL) alınmıştır” ifadelerinin yer aldığı,
Şikâyetçinin zararının karşılanması koşuluyla uzlaşmayı kabul ettiği, bu talebini 01.03.2013 tarihli duruşmada yinelediği; ancak 28.06.2013 tarihli duruşmada “şikâyetimde ısrarlıyım, beni sabah çağırdı, uzlaşalım dedi, ancak paramı ödemedi, cezalandırılmasını talep ediyorum” dediği,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde 25.07.2008 gün ve 2007/56 Esas, 2008/133 Karar sayılı kararla kınama cezası ile cezalandırıldığı ve kararın 03.04.2009 tarihinde kesinleştiği, görülmektedir.
Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”
Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”
 Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.
Şikâyetli avukatın nüfuzunu kullanarak ...’da yapılacak ihalenin Şikâyetçi tarafından kazanılımasına yönelik anlaşma yaptığı, ücret aldığı tanık beyanları ve makbuzlardan açıktır.
Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.
Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli olmakla Şikâyetli avukat Y. ...’nın itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetli avukat Y. ...’nın itirazının reddi ile ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “214,00 TL Para Cezası Verilmesine” ilişkin 28.06.2013 gün ve 2012/133 Esas, 2013/207 Karar sayılı kararını ONANMASINA, katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy