(1136 S. K. m. 147)
E. 2007/339
K. 2007/397
T. 23.11.2007
Şikayetli avukat hakkında, “adli yardım görevini aldıktan sonra, adli yardımdan yararlanan kişi ile başka bir işi nedeni ile ücret sözleşmesi yaptığı ve ücretini peşin olarak tahsil ettiği, adli yardımdan yararlananın ücret ödeyebilecek gelirinin olduğunu ve aldığı iş sebebiyle de dava yolu ile gelir elde edebileceğini gördüğü halde, durumu İzmir Barosu Adli Yardım Yönetmeliği’nin 19/f maddesine aykırı olarak bildirmediği, ayrıca bu süre içinde adli yardım ücreti ile değişen tarife sebebiyle ek ücreti talep edip aldığı” iddiası ile baro yönetim kurulu tarafından re’sen açılan disiplin kovuşturması sonucunda baro disiplin kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat, ücret sözleşmesine konu olan işin, adli yardım sebebiyle kendisine tevdi edilen işten farklı bir iş olduğunu, ücretsiz iş alınma zorunluluğunun bulunmadığını, adli yardım hizmeti sebebiyle ücret almadığını, adli yardımdan yararlanan kişinin, adli yardım konusu iş için dahi kendisine ücret ödemek istediğini ve bu istemin sürekli geri çevrildiğini, bu konuda tanıkları bulunduğunu, sonradan bu kişinin durumunun düzelmesinden sonra adli yardım konusu dışında kalan işleri için ücret sözleşmesi yapıldığını, İzmir Barosu Adli Yardım Yönetmeliği’nin 19/f maddesinin sonradan değişen durumun bildirilmesi gibi bir yükümlülük getirmediğini, buna rağmen İzmir Barosu faksına çektiği yazılar ile bildirimde bulunduğunu, savunmuştur.
Şikayetli avukatın, adli yardımdan yararlanan kişinin, adli yardım sebebi ile kendisine ücret ödeme teklifinde bulunduğu ve bunun kabul edilmediği, yapılan ücret sözleşmesinin başka bir iş için düzenlendiği konusunda gösterdiği tanıkların dinlenmemesinde, tanıkların şikayetli avukat ile müvekkili arasındaki vekillik ilişkisindeki hususlara ve ücret teklifinin kabul edilmemesine ilişkin olması, dosyaya savunma delili olarak sunulan 08.06.2003 tarihli ücret sözleşmesinde, sözleşme konusu işin adli yardım konusu olan görev dışında başka iş için düzenlenmiş olduğunun görülmesi, disiplin kovuşturmasının konusunu teşkil eden iddiaların ise zaten bu konuların dışında bulunması karşısında, Avukatlık Yasası’nın 147. maddesine göre hukuksal isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dosyadaki belgelere göre, şikayetli avukatın adli yardımdan yararlanan kişi ile savunmasına göre de bu kişinin durumunun düzelmesinden sonra, adli yardım konusu dışındaki işleri için 08.06.2003 tarihinde ücret sözleşmesi yaptığı ve ücretini aldığı anlaşılmaktadır.
İzmir Barosu Adli Yardım Yönetmeliği’nin 19/f maddesi, adli yardım isteminin haksız olduğunun sonradan ortaya çıkması halinde, durumun adli yardım bürosuna bildirilmemesini, ilgili avukatın adli yardım listesinden çıkarma sebebi saymakta, fiilin disiplin hukuku yönünden değerlendirilmesi yönetim kuruluna bırakılmaktadır.
Adli yardımdan yararlanan bir kişinin, yardımdan yararlanmaya devam ederken durumunun düzelmesi ve avukatlık ücreti ödeyebilecek duruma gelmesine rağmen, bu imkandan yararlanmanın sürdürülmesi, adli yardım kavramı ile bağdaşacak bir husus değildir. Görevli avukatın da bu hususun ortaya çıkması halinde, yetkilileri uyarması beklenilecek bir davranıştır. Şikayetli avukat, adli yardım listesinde yer almak ve yapılan görevlendirmeyi kabul etmek suretiyle, yönetmelikte belirtilen talimatlara da uymayı kabul etmiş demektir.
Şikayetli avukatın, adli yardımdan yararlanan kişinin durumunun düzelmesinden sonra yapıldığını bildirdiği ücret sözleşmesinin tarihi 08.06.2003 olmasına karşın, faksla durumu bildirdiğini ileri sürdüğü tarih 26.06.2004 ve yazı ile bildirdiği tarih ise 24.12.2004’tür. Şikayetlinin faksla yaptığını ileri sürdüğü bildirimin İzmir Barosu’na ulaştığına dair bir kayıt bulunmamakta, savunma delili olarak sunulan faks erişim listesinden ise, gönderinin içeriği tespit edilememektedir. Zaten bu süreler arasında, şikayetli avukatın adli yardım ücretlerindeki değişiklere ilişkin ödemeleri talep ve tahsil etmesi de, amacı avukatlık ücreti ödeyebilecek bir kişinin adli yardımdan yararlandırılmaması ve kamunun zarar görmesinin önlenmesi olan bu bildirimin zamanında yerine getirilmediğini göstermektedir.
Sonuç olarak, şikayetçi avukatın itirazının reddine, İzmir Barosu Disiplin Kurulu’nun kınama cezası verilmesine ilişkin kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Full & Egal Universal Law Academy