Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 136) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2014/284
K. 2014/526
T. 29.08.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli avukat hakkında “dava açılması için 10.000,00 TL aldığı halde dava açmadığı, şikâyetçi ile sonraki görüşmelerinde Banka hesap numarasını aldığı halde ödeme yapmadığı, halen de ödemediği” iddiasıyla disiplin kovuşturması başlatılmıştır.
Şikâyetli avukat önceki savunmalarında ve itirazında özetle; şikâyetçinin 2011 Ağustos ayında bürosuna gelerek …, …’de bulunan arsanın satışı ile ilgili yetki verdiği avukatı tarafından dolandırıldığını, bu konuda yardıma ihtiyacı olduğunu beyan ederek vekâletname çıkardığını, davadan vazgeçtiği tarihe kadar kendisine hizmet verildiğini, her gün büroya gelerek kendisine danıştığını, şikâyetçiyle danışmanlık hizmetleri için 20.000,00 TL’ye anlaştıklarını, ayrıca dava açılması ve kazanılması durumunda ise kazanılan miktarın %10’u kadar vekâlet ücreti ve her türlü masrafı ödemeyi kabul ettiğini, İstanbul’a kendisi ve büro personeli tarafından gidilip gerekli araştırma yapılarak şikâyetçiyi bilgilendirdiklerini, şikâyetçinin 02.11.2011 tarihinde büroya gelerek dava açmaktan vazgeçtiğini belirttiğini, karşılıklı ibralaşıldığını, şikâyetçiye 10.000.00 TL’nin danışmanlık ücreti olarak alındığının bilgisinin de verildiğini, AAÜT’de belirtildiği üzere avukatın yapmış olduğu hizmetler için ücrete hak kazandığını, şikâyetçiye 2 ay boyunca hemen her gün danışmanlık hizmeti verildiğini, Avukatlık Kanunu’nun 164/2. maddesi uyarınca tamamen yasal sınırlar dahilinde ücret talep edildiğini, avukatlık mesleğini her daim mesleğe yaraşır onur ve saygınlık içinde devam ettirdiğini, ücretin tamamen iş sahibi ile karşılıklı anlaşma ile alındığını, belirtmiştir.
Baro Disiplin Kurulu tarafından 17.01.2014 gün ve 2013/81 Esas, 2014/16 Karar sayılı kararla şikâyetli avukatın uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş; bu karara şikâyetçi ve şikâyetli avukat tarafından itiraz edilmiştir. Şikâyetli avukat itirazında özetle; şikâyetçinin kendisini ibra ettiğini, Avukatlık Kanununa göre avukatlık ücretinde her ne kadar alt sınır var ise de üst sınır olmadığını, üst sınır kısıtlamasının nisbi davalar için olduğunu, danışmanlık hizmetinin ücretsiz yürütülemeyeceğinin barolar tarafından ifade edildiğini, talep ettiği ücretin yasal sınır içerisinde olduğunu, şikâyet çiyle yürüttüğü ilişki süresince meslek kurallarına aykırı hiçbir işlem yapmadığını, ibranın borcu sona erdirdiğini, verilen avukatlık hizmeti çerçevesinde yapılan sınırsız görüşmenin nisbi bir bedelle öngörülemeyecek boyutta olduğunu, ücretin bu bakımdan fahiş olmadığını, ibra sözleşmesinin de fahiş olmadığını gösterdiğini belirtmiş; verilen uyarma cezasının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dosyanın bütünü incelendiğinde,
Şikâyetli avukatın şikâyetçi ve R. D. Y. tarafından … 44. Noterliği’nin 15398 yevmiye numaralı ve 15.08.2011 tarihli vekâletnamesi ile vekil tayin edildiği,
Şikâyetçi tarafından 26.08.2011 tarihinde 5.000,00. TL, 20.09.2011 tarihinde 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin B. H. B. çalışanı imzasıyla elden teslim edildiği,
Şikâyetçi tarafından 02.11.2011 tarihli ibranemenin imzalanmış olduğu, ibranamede “… , … ilçesi …, Mahallesi … Mevkii 8 pafta 930 adada bulunan arsanın satışı ile ilgili dava açmak üzere … 44. Noterliği’nin 15.08.2011 tarih ve 15398 yevmiye nolu ihtarnamesi ile vermiş olduğum vekâletname ile açılmış ve açılacak tüm davalarımdan feragat ediyorum. Teslim ettiğim tüm evraklarımı iade aldım. Bu hususla ilgili olarak Av. Ö. B.’ü kayıtsız gayrikabili rücu ibra ederim.” ifadelerinin yazılı olduğu,
Taraflar arasında yazılı herhangi bir sözleşme bulunmadığı,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde herhangi bir disiplin cezasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Şikâyetli avukat tarafından açılacak davada alacağı hukuki yardım dışında, ayrıca danışmanlık hukuki yardımı alacağı ve bunun ücretinin 20.000,00 TL. olduğu ve 10.000,00 TL’nin bu hizmet karşılığı alındığı savunulmakta ise de; Danışmanlık hukuki yardımına ilişkin iddia sahibi şikayetli avukat olup, şikâyetçi kabul etmemektedir. Danışmanlık hukuki yardımına ilişkin anlaşma olduğunu iddia eden Şikâyetlinin 6100 Sayılı HMK 190/1 maddesinin “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmü gereği bu iddiasını ispat etmesi gerekir. Şikâyetli bu konuda delil sunmamış dinlenen tanığı da bu konuda herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Danışmanlık hizmeti kapsamında İstanbul’a bir veya birden çok kez gidildiğini iddia etmesine rağmen belge sunmamıştır. Şikâyetli, şikâyetçiye başka konularda danışmanlık yaptığını iddia etmediğine göre; eğer yapıldı ise dahi arsa değeri vs. araştırma, ihtilafsız olan açılacak dava için ön araştırma olup, dava hazırlığı kapsamında kalan bu tür hizmet için danışmanlık hizmeti iddiası da dikkat çekicidir. Tüm bunlar karşısında Şikâyetli avukatın savunmasına itibar olanağı yoktur.
İbraname paraya ilişkin değil hukuki yardımın “ihtilafsız olan bölümüne” ilişkindir.İbranamede para ile ilgili beyan yoktur. İbranamenin özü “vermiş olduğum vekâletname ile açılmış ve açılacak tüm davarımdan feragat ediyorum. Teslim ettiğim tüm evraklarım iade aldım. Bu hususla ilgili olarak” sözleri olup ibra edilen husus: Çıkarılan vekâletnameye dayalı açılmış ve açılacak davalardan ve teslim edilen evrakın alındığından dolayı şikâyetli avukatı ibradır. Nitekim şikâyetçi … Barosu Disiplin Kurulu’nun 15.11.2013 tarihli duruşmasında zapta geçen beyanında (ikinci sayfada) ibranameyi evde okudum, hemen bir durak mesafede olan avukata geri giderek bu belge verdiğim parayı damı kapsıyor diye sordum “hayır- hayır alakası yok hesabına yatıracağız” dediler demiş, ibranamenin parayı kapsamadığını dile getirmiştir.
Üstlenilen hukuki yardım (arsa bedelinin fazlasını tahsil etme) ifa edilmediği halde ibra ile belgeler iade edilerek, edilmeyeceği de kabul edildiği halde ifa edilmeyen hukuki yardım için peşin alınan ücreti iade etmemektir. 15.08.2011 vekâletname tarihi (Şikâyetli vekâletin kendisine 10-15 gün sonra verildiğini söylemektedir) bu halde 2011 Eylül ayı başlarında dava açabilecek iken, şikâyetçi ikinci ödemeyi de 20.09.2011 tarihinde yaptığı halde 02.11.2011 tarihine kadar dava açılmamıştır. Bu durumda alınan paranın derhal iadesi gerekir.
Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli ise de eylem Avukatlık Yasası 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelere aykırı olmakla Avukatlık Yasası 136/1. madde gereği en az kınama cezası tayini gerektiğinden Şikâyetli avukatın itirazının reddi, Şikâyetçi itirazının kabulü ile kınama cezası tayini gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetli avukat Ö. B.’ün itirazının reddine, Şikayetçi E. Y.’ın itirazının kabulü ile;
1- …Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 17.01.2014 gün ve 2013/81 Esas, 2014/16 Karar sayılı kararının kınama cezasına çevrilmek suretiyle Düzeltilerek Onanmasına, Şikâyetli avukat Ö. B.’ün “Kınama Cezası İle Cezalandırılmasına”,
2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy