Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5525 S. K. m. 1) (1136 S. K. m. 1, 2, 34) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2007/81
K. 2007/133
T. 27.04.2007
T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nün ihbarı üzerine, şikayetli avukat M.D. hakkında, Beyoğlu 10. Noterliğince düzenlenen 07.10.1996 tarih ve 37188 yevmiye numaralı vekaletname ile T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nden yetim aylığı alan H.K.O’nun vekilliğini üstlenerek, geç ödenen makam tazminatı farklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemi ile Ankara 5. İdare Mahkemesinde 1996/… Esas sayılı davayı açtığı, dava devam ederken müvekkilinin 26.05.1997 tarihinde öldüğünü, dolayısıyla vekalet ilişkisinin sona erdiğini, kanuni mirasçılarının da bulunmadığını bilmesine rağmen, bu davayı temyiz aşamasında da sürdürerek, 07.07.2003 tarihli dilekçe ile anılan kurumdan aylık farkların ödenmesini talep ettiği, böylece kurumun zarara uğratıldığı, hakkında ceza kovuşturması başlatılmasına Adalet Bakanlığı tarafından izin verildiği, durumun barosuna bildirilmesi üzerine de şikayetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açıldığı anlaşılmaktadır.
Şikayetli avukat Baro Başkanlığı’na verdiği 29.07.2005 tarihli savunmasında, hukuk davalarında müvekkilin öldüğünün bilinmesinin imkansız olduğunu, davanın kendisine C.C.C. tarafından getirildiğini, bu kişinin telefonunu Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü müfettişine verdiğini, bu dava nedeniyle Emekli Sandığı’nın zarara uğramadığını, kusurun Emekli Sandığı’ndan kaynaklandığını ve müvekkilinin öldüğünü bilmiş olsaydı ödeme talebinde bulunmayacağını beyan etmiştir.
Şikayetli avukat hakkında iddianame düzenlenerek son soruşturmanın açılması için dosya Sincan Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2006/… sayılı kararıyla, “sanığın müvekkilinin öldüğünü bilmediği yönündeki savunmasının aksine dosyada mevcut delil olmadığı, görevinin gereklerini yaptığı” gerekçesiyle son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
Baro Disiplin Kurulu, 5525 sayılı Memurlar İle Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun’un Resmi Gazete’de yayımlanarak 04.07.2006 tarihinde yürürlüğe girdiği ve atılı suçun bu kanun kapsamında kaldığı gerekçesiyle, anılan kanunun 1/2 maddesi gereğince şikayetli hakkındaki disiplin kovuşturmasının işlemden kaldırılmasına karar vermiştir.
Karara şikayetçi kurum itiraz etmiştir. Şikayetçi kurum itirazında, şikayetli avukatın, gerçeğe aykırı belgelerle dava açıp, sandıktan ölü müvekkili adına fark ödemelerini talep ettiği sabit olduğu için Baro Disiplin Kurulu kararının kaldırılmasını ve cezalandırılmasını talep etmiştir.
Disiplin kovuşturmasına konu sorun, şikayetli avukatın üzerine aldığı işi kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde, özen ve doğruluk yükümlülüğüne uygun şekilde yerine getirip getirmediğine ilişkindir.
Baro Disiplin Kurulu, şikayetli avukatın 5525 sayılı kanun hükümlerine dayanarak disiplin kovuşturmasının işlemden kaldırılmasına karar verdiğinden, itiraz konusu dosyada öncelikle 5525 sayılı Memurlar İle Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun’dan avukatların yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
5525 sayılı yasa, memurlar ve kamu görevlileriyle ilgili olup, yürürlükteki Anayasa ve diğer yasa ve mevzuat hükümleri karşısında avukatların memur veya kamu görevlisi kabul edilmeleri mümkün değildir.
Avukatlık Yasası’nın 1. maddesinde avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, avukatların yaptıkları işlerin kamu hizmeti niteliğinde olduğu belirtilmekle birlikte, avukatlığın serbest meslek olduğu özelliği de vurgulanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, kamu görevlilerinin yaptıkları görevleri kamu hizmeti olarak nitelendirmek mümkün ise de, her kamu hizmeti gören kişi kamu görevlisi olmak zorunda değildir. Bu nedenle avukatlık görevi kapsamında yapılan işler kamu hizmeti olmakla birlikte, avukatlar kamu görevlisi değildirler.
19.07.2006 tarih ve 26233 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının Disiplin Cezalarının Affı Konulu 2006–1 sayılı genelgesi gereğince de avukatların memur veya kamu görevlisi kabul edilerek yasadan yararlanabilecekleri belirtilmemiştir.
5525 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar” hakkında verilmiş disiplin cezalarının bütün sonuçları ile affedildiği hükme bağlanmıştır. Açıklanan yasal durum karşısında, avukatların 5525 sayılı yasa hükümlerinden yararlanamayacakları duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıktır.
Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu tarafından daha önce verilen kararlarla da, 5525 sayılı yasadan avukatların yararlanamayacakları kararlaştırılmıştır. Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulu tarafından verilen karar kaldırılarak, kovuşturma konusu sorunun esasının incelenmesi gerekmektedir.
Avukatlık Yasası’nın 34. maddesine göre avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3 ve 4. maddelerinde; avukatın, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürüteceği ve mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorunda olduğu vurgulanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden şikayetli avukatın vekaletini üstlendiği müvekkilini hiç görmediği, kendisiyle yüz yüze gelmediği, yaşayıp yaşamadığıyla ilgili olarak bir bilgiye sahip olmadığı anlaşılmaktadır.
Şikayetli avukatın eylemi özen yükümlülüğüne açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Şikayetli avukat, davanın kendisine üçüncü bir kişi tarafından getirildiğini savunmasında belirtmiştir. Bu durum, aynı zamanda davada taraf olmayan bir kişinin direktifiyle hareket edildiğinin göstergesidir. Ayrıca, vekaletnamedeki bilgilerden vekalet verenin, dava tarihi itibariyle 77 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Yaşlı bir kişinin vekilliğini üstlenen avukatın özen yükümlülüğü çerçevesinde daha dikkatli davranması gerektiği açıktır.
Avukatlık Yasası’nın 2. maddesine göre avukatlığın amacı; her türlü hukuksal sorun ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamak olarak açıklanmıştır.
Şikayetli avukatın üzerine aldığı işte hukuk kurallarını tam olarak uygulamadığı ve özen yükümlülüğüne uygun davranmadığı anlaşılmakla eylem disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, şikayetçi kurumun itirazının kabulüne, Kırıkkale Barosu Disiplin Kurulu’nun, şikayetli avukat hakkındaki disiplin kovuşturmasının işlemden kaldırılmasına ilişkin 10.01.2007 tarih ve 2005/… Esas, 2007/… Karar sayılı kararının kaldırılmasına, yeniden incelenecek başkaca bir husus bulunmadığından şikayetli avukat M.D.’nin uyarma cezası ile cezalandırılmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy