Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 41) 
E. 2014/107
K. 2014/298
T. 02.05.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli avukat hakkında “şikâyetçi avukatın vekili bulunduğu ... İnşaat ve Ticaret A.Ş. aleyhine bir kısım davalar açıldığı, sulh ile sonuçlandığı, protokol tanzim edildiği, bu aşamada şikâyetli avukata vekâlet ücreti taleplerinin olmadığının bildirildiği, sadece yasalardan kaynaklı bu taleplerine rağmen şikâyetli avukat tarafından ... Holding’e yanlış ve yanıltıcı bilgilerle dolu e-posta gönderdiği, şikâyetçiyi vekili bulunduğu şirkete karşı zor durumda bıraktığı ve bu nedenle Avukatlık Yasası 34, 134, TBB Meslek Kuraları 5, 26, 31. Maddelere aykırı davrandığı iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.
Şikâyetli Avukat savunmalarında özetle; vekili bulunduğu yaklaşık 30 işçinin işçilik alacaklarından dolayı, davalılar F.Ç. İnşaat Taah. Teks. San. Ve Tic. Ltd. Şti ile asıl işveren ... İnşaat ve Ticaret A.Ş - ... Yapı İnşaat San ve Tic A.Ş aleyhine ... 1,2.3 iş Mahkemelerinde açılan davaların yargılaması devam etmekte iken davalıların vekilleri aracılığıyla sulh olmak istediklerini bildirmeleri üzerine davacı müvekkillere bilgi verildiğini ve talimatları doğrultusunda davalıların vekilleri ile görüşmeler yapıldığını, yapılan bu görüşmelerin tümünün davalılar vekilleri ile gerçekleştiğini, işçi alacaklarının miktarı ve nasıl ödeneceği hususunda protokol düzenlendiğini, iş bu protokolde davalılar vekillerinin yargılama gideri ve vekâlet ücreti istemediklerine ilişkin beyanlarını içeren dilekçelerin dava dosyalarına sunmaları durumunda’ açılan davalardan feragat edileceğinin açıkça belirtildiğini, protokol gereği ödemelerin yapıldığını ve davacı işçilerin alacaklarının ödendiğini, bütün bunlar karşılıklı mesleki saygı, güven ve yardımlaşma ilişkisi içinde cereyan ederken, hakkında Şikâyette bulunan şikâyetçi avukatın bu kez kendisini arayarak dava dosyalarında bir takım masraflar yaptığını her dosya ile ilgili olarak kendisine vekâlet ücreti ödemelerini aksi halde ilgili dilekçeleri dosyaya sunmayacağını belirterek haksız menfaat temin etme girişiminde bulunduğunu, bu talebinin reddedildiğini, söz konusu yargılamada müvekkillerinin davalı olduğu ve davayı kabul ederek protokoller gereği ödeme yapıldığı, bütün bunların gerek kendisinin gerekse davalı ... ve F.Ç. yetkilileri ve vekillerinin talebi ve bilgisi ile gerçekleştiğini bilmesine ve Mahkemece de hükmedilmiş bir karşı vekâlet ücreti bulunmadığı halde ısrarla işçiden vekâlet ücreti talebinde bulunmasının hukuken bir dayanağının olmadığının, bu talebinin haksız olduğunun iyi niyetle bağdaşmadığının kendisine bildirildiğini ve aralarında bu hususta bir tartışma yaşandığını, söz konusu bu talebin kendisinden kaynaklanmadığı şirketin başkaca avukatlarının da bulunduğunu ve şirket yetkililerinin talebi olduğu şeklindeki beyanı üzerine ilgili şirket yetkilisinin kim olduğu sorusuna cevap verme ve bu hususu bana yazılı olarak iletmesini istediğimde ise panikleyip cevap vermekte tereddüt edince, kendisine ilgili holdinge bu hususta mail atacağını bildirdiğini ve sonrasında da ... Holdingin sorunlarınızı ve sorularınızı yazın cevaplayalım adresine, mail içeriğinden de anlaşılacağı üzere hangi bir isim belirtmeksizin yaşananlar ve işçi alacakları ile ilgili rahatsızlığını belirten düşüncelerini içeren yazıyı gönderdiğini, şikâyet dilekçesinde vekâlet ücreti taleplerinin olduğunu bildirdiğinin belirtildiğini, bunun gerçek dışı olduğunu, ... İnşaat ve Ticaret A.Ş ... Yapı İnşaat San ve Tic A.Ş vekillerinin vekâlet ücreti ve yargılama gideri istemediğine ilişkin beyanını içeren dilekçenin Mahkeme’ye sunulduğunu, şikâyetli avukatın hakkı olmadığı halde avukatlık mesleği ile bağdaşmayan biçimde müvekkilinin bilgisi dışında ısrarla kendilerinden haksız menfaat temin etmek istediğini, bilgisi dahilinde şirket yetkilileri ile işçiler arasında yapılan görüşmeler neticesinde sulhle sonuçlanan dosyalarla ilgili olarak avukat olan meslektaşının nereden kaynaklanan ve nasıl bir alacağının olduğunu anlayamadığını belirtmiştir.
İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukat tarafından 01.07.2011 tarihinde ... Holding’e ödenmeyen işçi alacakları ve avukatlarınız konulu e-posta gönderildiği, içeriğinde “25 yıldır ...’de yaşıyorum. Avukatlık yapıyorum bana ...’de prestiji ve toplumun büyük bir kesiminde saygınlığı ile kabul görmüş üç firma sayın şeklinde bir soru yöneltilmiş olsa büyük bir olasılıkla aklıma ... gelir diyebilirim amma velâkin son bir iki senedir taşeronlarınızın işçilerin ücretlerini ödemeyerek onları mağdur durumda bırakmaları ve asıl işveren olarak hakkınızda mahkemelerde açılan davalar (yaklaşık olarak tarafımdan aleyhinize 20 yakın dava açılmış bir kısmı bitmiş bir kısmının yargılaması devam etmektedir.) sizleri rahatsız etmiyor mu, yaşadığım son bir durum ... yetkililerinin bu olumsuzlardan haberdar olmadıkları kanısı uyandırdı bende… Yargılaması devam eden ...’ın davalı olduğu dava dosyaları ilgili alt işvereniniz başak bir deyişle taşeronunuz işçi ücretlerini ödeme teklifinde bulunarak dava dosyalarını kapatmak istedi, gerek prestijiniz gerekse mali olarak tamamen lehinize olan bu durumu avukatlarınıza bildirdiğimizde söz konusu şirket yetkilileri ile görüştüklerini ve şirket yetkililerinin bu durumu kabul etmediklerini davaları devam ettirmek istediklerini, ancak işçilerin kendilerine avukatlık ücreti ödemeleri halinde kabul edebilecekleri şeklinde beyanda bulundular ki… Bu durumu avukatlarınızın şirket yetkililerinden bihaber girişimleri algıladım ve gerçekten bu hususun bilgileriniz dahilinde olup olmadığını sorma ve gerçekten öğrenme gereği duydum, her halükarda işçinin alacağından dolayı davaları kazanacağı göz önüne alındığında kurum olarak lehinize bir hususun reddedilme gerekçesini merak ediyorum… Saygılarımla. Av.B. Ş.” sözlerin bulunduğu,
Şikâyetli avukat tarafından ... Yapı Ticaret ve İnşaat Sanayi ve Tic. A.Ş. ve … İnş. San ve Dış Tic. Ltd. Şti aleyhine 30 civarına ödenmeyen işçi alacakları için seri dava açıldığı,
07.06.2011 ile 09.11.2011 tarihleri arasında davaların tümünde imzalanan muhtelif tarihli içeriği aynı protokol/feragatname/ibraname’ başlıklı belgelerde “Asıl İşveren ... Yapı İnşaat San. Ve Tic. A.Ş.-... İnşaat ve Ticaret A.Ş. Ortak Girişimi ve alt işveren F.Ç. İnşaat Taah. Teks. San. Ve Tic. Ltd. Şti. yönünden açılan davadan vekâleten feragat edecektir ve yine işbu feragat dilekçesi Av. B.Ş. tarafından mahkemeye sunulacaktır. Taraflarca işbu protokol-ibraname ve feragatname, yüklenilen karşılıklı edimlerin yerine getirilmesi durumunda geçerlilik kazanacaktır” sözlerinin yazılı olduğu,
... Yapı Ticaret ve İnşaat Sanayi ve Tic. A.Ş. vekili avukat E.Ş. tarafından Şikâyetçi avukatın açtığı davalara 01.07.2011 tarihli meil öncesi (Örneğin 30.06.2011 tarihli ... 3. İş Mahkemesi Hakimliği’ne verilen dilekçe) ve sonrasında vekâlet ibraz edilerek protokole onay verildiği ve tüm davaların feragat nedeniyle reddine karar verildiği,
Baro Disiplin Kurulu’nun 11.10.2013 gün ve 2013/51 Esas, 2013/228 Karar sayılı karar gerekçesinde “Öncelikle belirtilmelidir Avukatlık Meslek İlkeleri’ni, avukatlığın ana gayesinden kopuk, amacı sadece cemiyet içi ilişkileri düzenleyen bir metin, adeta bir adab-ı muaşeret metni gibi değerlendirmek oldukça hatalı sonuçlara yol açacaktır.
Adalete erişim ve hakkaniyet olgusu, yüzyıllardan bu yana başta hukuk felsefesi olmak üzere, sosyal bilimlerin üzerinde en çok tartıştığı konulardan birisidir.
Ünlü Romalı hukukçu Ulphio, adaleti herkese payına düşeni vermek konusunda sürekli olarak ve sonsuz şekilde çaba harcanması şeklinde nitelendirmiştir. Adaleti herkesin payına düşeni vermek olarak niteleyen bu yaklaşımın hukuk teorisinde sürekli bir etkinliğe sahip olduğu bilinmektedir.
Hollandalı hukukçu Grotius, adaleti ‘söze bağlılık formülünde değerlendirmiştir. Hobbes da sözleşmeye uymamayı adaletsizlik saymıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 2. maddesi avukatlığın amacını tanımlarken “anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi”ne özel bir önem atfetmektedir. Gerçekten de Adalet ve hakkaniyet için mücadele etmek, avukatlık mesleğinin olmazsa olmaz ilkesidir. “Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. ”(2/2)
Avukatlık Meslek Kuraları da adalet ve hakkaniyet için mücadele eden avukatların, bu görevlerini yerine getirmeleri esnasında uyacakları kuralları düzenlemektedir.
Şüphesiz ki burada bahsedilen adalet ve hakkaniyetin hedefi avukatın kendisi değil, müvekkilleridir. Şayet avukatın eyleminin süjesi müvekkilleri olmaktan çıkıp, sadece kendisinin kişisel ve veya mesleki tatminine yöneliyor ise, ortaya çıkacak adaletin sakatlanmış bir adalet, adalet olmayan bir adalet olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır.
Böyle bir durumda, müvekkillerinin adalete erişimini ve hakkaniyet duygusunu önemsemeyen bir avukatın eyleminin (ya da karşı eyleminin), sadece meslek ilkelerine uygunluğu açısından denetlenmeye çalışılması, avukatlığı şekilciliğin dar kalıplarına mahkûm etmenin yanında, avukatlık mesleğini de ontolojik olarak tartışılır hale getirecektir.
Yukarıdaki değerlendirmelerin ışığında somut olaya bakıldığında, yakınılan avukatın hedefinin, müvekkilleri olan işçilerin işçilik haklarını, yakınan avukatın çalıştığı şirkete karşı savunmak ve söz konusu hakları yasal güvence altına almak olduğu tartışmasızdır.
Bu amaçla sürdürülen davalar aşamasında, davanın tarafları davaların sulh yoluyla çözülmesi konusunda hemfikir olmuşlar ve aralarındaki anlaşmayı protokole bağlamışlardır. Protokol şartlarından bir tanesi de davalı işveren tarafın sulh olunan davalar nedeniyle vekâlet ücreti ve masraf talep etmemesidir.
Söz konusu durumun davanın tüm taraflarının menfaatine bir çözüm olduğu konusunda da taraflar arasında bir ihtilaf bulunmaktadır. Protokol görüşmelerinin davalı şirketin ...’deki avukatı Avukat E.Ş. kanalı ile yürütüldüğü de savunmalardan anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken protokollerin mahkemeye sunulması aşamasında söz konusu şirketin bir başka avukatı olan yakınan avukat L.D., üzerinde mutabık kalınıp imzalanan protokollere aykırı olarak ve müvekkili şirketin rızası ve bilgisi dışında, vekâlet ücreti talebinde bulunmuştur.
Yakınanın bu talebinin avukatın hak ettiği, vazgeçilemez ve tartışılamaz bir alacak olarak düşünülmesi hatalı olacaktır. Yakınan avukat söz konusu şirkette maaşlı avukat olarak çalışmakta olan onlarca avukatından bir tanesi olup, yargılama gideri olan vekâlet ücretinin münhasıran kendisine ait olduğu yakman avukat tarafından da iddia edilmemektedir. Bunun yanında, kimi davaların sulh yolu ile çözülmesi için ve bu yolla elde edilecek menfaat karşısında dava masraf ve vekâlet ücretlerinin talep edilmekten vazgeçildiği de bilinen bir uygulamadır.
Avukatlık Meslek İlkeleri'nin 41. maddesi “Avukat baktığı davada görevini savsaklayarak ya da kötüye kullanarak müvekkili zararına kendisine bir yarar sağlayamaz” demektedir.
Yakınan avukatın müvekkili olan şirketin rızası hilafına ve imzalanan sulh protokollerinin geçerliğini tehlikeye düşürecek şekilde ek talepte bulunmasının öncelikle kendi müvekkili aleyhine ortaya çıkaracağı zararı dikkate almadan, söz konusu şikâyetle ilgili karar vermek hatalı olacaktır.
Nitekim yakınan avukatın bu talebinin müvekkil şirket tarafından öğrenilmesi üzerine, protokollerin onaylanması ve avukatlık ücretinden feragat işlemleri ilgili şirketin bir başka avukatı tarafından yerine getirilmiştir.
Hal böyle iken, yakınan avukatın Avukatlık Meslek Kuralları 41"e aykırı eyleminin göz ardı edilerek, müvekkillerin hukuki sorunlarına adalete uygun ve hakkaniyetli bir çözüm arayan yakınılan avukatın eyleminin Avukatlık Meslek İlkeleri 5, 26 ve 31’e aykırı olduğunu iddia etmek, avukatlığın amacı olan “anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi” ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Bu sebeple, yakınılan avukatın fiilinin Avukatlık Kanunu’na ve Avukatlık Meslek İlkelerine aykırılık oluşturmadığı düşünüldüğünden aşağıdaki şekilde karar verme gereği doğmuştur.” gerekçesiyle şikâyetli avukat hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verildiği,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza bulunmadığı,
Şikâyetçi avukatın itirazında; ... Holding tarafından savunmasının alınıp alınmadığı hususun araştırılmadan karar verildiğini, bunun başlı başına bozma sebebi olduğunu, Baro Disiplin Kurulu’nca olayın anlaşılamadığını, uyuşmazlığa tesir etmeyecek ifadelerin gerekçe yapıldığını, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurulmadan gerekçe oluşturulduğunu, e-postada geçen ifadeleri hiç değinilmediğini belirtmiş; kararın bozulmasını talep etmiştir.
Dosya kapsamına göre imzalanan protokolün uygulanmasında bir kısım sıkıntıların yaşandığı, bu sıkıntıyı aşmak için Şikâyetli avukat tarafından serzenişte bulunulduğu, somut olarak isim belirtilmediği ve meil sonrasında Avukat E.Ş. tarafından protole onay verilerek uyuşmazlığın sonlandırıldığı bir gerçektir.
 Bu nedenlerle Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetçi avukat L.D.’in itirazının reddi ile ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 11.10.2013 gün ve 2013/51 Esas, 2013/228 Karar sayılı kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar veridi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy