Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 38, 136, 158) 
E. 2011/1
K. 2011/289
T. 06.05.2011
Şikayetli avukatlar hakkında, daha önce Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/81 Esas, Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/527 Esas ve Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/212 Esas sayılı davalarında bilirkişi olarak görev yaptıkları ve davaların rapor doğrultusunda karara bağlandığı, 2008 yılında şikâyetçi idare tarafından Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan 38 adet yargılamanın iadesi davalarından belirtilen üç tanesinin devamı olanlar dışındaki 35 davada E.O.B. vekili olarak görev kabul ettikleri, bu durumun Avukatlık Yasasının 38/c maddesine ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına aykırı olduğu iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylemler sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukatlar savunmalarında, kendilerinin eski Vakıflar ile ilgili konularda çalıştıklarını, çok sayıda davada bilirkişilik de yaptıklarını, 2009 yılında açılan şikâyet konusu davalarda vekâlet görevi aldıklarında, daha önce bilirkişi olarak görev aldıkları 2002/81, 2002/527 ve 2022/212 Esas sayılı dosyalarda bilirkişi olarak görev yaptıklarını görerek bu davalar ile ilgili olarak açılan Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/437 Esas, Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/431 Esas ve Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/450 Esas sayılı dosyalarında vekâlet almayı reddettiklerini, diğer 35 dosya ile ilgili olarak iadesi talep edilen yargılamalarda bilirkişilik yapmadıkları için görev almalarında sakınca olmadığını, eğer şikâyetçinin iddiası gibi bütün aynı yöndeki davalarda görev almaları yasak olsa, aynı davalara bakan hâkimlerin de yeni davalara bakamamaları gerekeceğini şikâyetin yersiz olduğunu bildirmişlerdir.
Dosya içerisindeki belgelerden, şikayetli avukatlardan Avukat N.F.U.’nun Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/81 Esas sayılı ve 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin 202/212 Esas sayılı davalarında, Avukat M. E.U.’nun Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/527 Esas sayılı davasında bilirkişi olarak görev aldıkları, raporlarında bu davaların davacısı olan E.O.B.’nin soy bağlarını belirleyerek “evladı vakıf” oldukları yönünde görüşlerini bildirdikleri,
Daha sonra, şikayetçi idare tarafından aynı kişi aleyhine açılan yargılamanın iadesi davalarından, belirtilen yargılamanın iadesine ait olan üç dava hariç, aynı nitelikteki 35 davada E.O.B. vekili olarak görev aldıkları ve cevap dilekçesi sundukları, dosyada örnekleri bulunan 2008/420,  2008/451 ve 2008/452 Esas sayılı davaların cevap dilekçelerinde görüldüğü gibi, savunmalarında da Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/81 Esas sayılı davada yapılan soy bağı tespitine dayandıkları görülmüştür.
Avukatlık Yasasının 34.maddesinde “Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun bir şekilde davranmak Türkiye Barolar Birliğince belirtilen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler”. Yine Avukatlık Yasasının 38/c.  maddesine göre de “Evvelce hâkim, hakem, Cumhuriyet Savcısı bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa”  teklifi reddetmek zorundadır.”Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesinde “Avukatlık mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam sadakatle yürütür”. 4. maddesinde “Avukatlık mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır”. 18. maddesinde “ Avukat daha önce hakim, savcı, hakem ya da başka resmi bir sıfatla incelediği işte görev alamaz”  hükmüyle belirlenen ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, maddenin asıl amacının mesleğe olan güveni sarsmamak olduğu, anılan maddelerde “dava” dan değil, “iş”den söz edildiği, temel amacın adaletin yerine getirilmesinde kuşku yaratılmaması, doğruluk karinesinden yararlanan avukatların  bu kolektif inanca ters düşecek, bu inancı sarsacak davranışlardan titizlikle kaçınması, mesleğin etik değerlerinin korunması olduğu, görülmektedir.
Şikâyetli avukatların,  daha önce bilirkişi olarak görev aldıkları üç davanın devamı olan yargılamanın iadesi davalarında vekâlet almasalar bile, aynı nitelikteki diğer 35 davada görev almış bulunmaları, bu davalardaki cevaplarında bilirkişi olarak görev yaptıkları davaları gerekçe göstererek davanın reddini savundukları anlaşılmıştır.
Aynı davalarda görev alan hâkimlerin, yargılamanın iadesi davalarında da hâkim olarak görev yapmakta oldukları biçimindeki savunma, aynı hâkimlerin bu davalarda avukat olarak da görev yapamayacakları gerçeği karşısında geçersiz bulunmaktadır.
Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunca yapılan hukuki değerlendirmede, eylemin disiplin suçu oluşturduğu yönünde ve Avukatlık Yasasının 136/1 maddesine göre eylemin yoğunluğu ve maddenin en az kınama cezası verilmesi yönündeki düzenlemesi karşısında Avukatlık Yasasının 158.maddesini de dikkate alarak para cezası tayininde hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukatların itirazlarının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun şikayetli avukatların ayrı ayrı “214.00. TL Para Cezası İle Cezalandırılmalarına” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤) 

Full & Egal Universal Law Academy