Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 47, 58, 59, 134) (7201 S. K. m. 35) (5271 S. K. m. 223) (5237 S. K. m. 52, 62, 257) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3, 4)

 

E. 2016/60

K. 2016/244

T. 26.03.2016

 

İtirazların süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Şikâyetli avukatlar hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün “1. Alacaklı müşteki tarafından Avukatlardan O.E. ’na borçlu kooperatif ile anlaşmaya varılması sebebiyle takipten vazgeçilmesi konusunda talimat verildiği hâlde, bu talimata aykırı davranarak ödeme emrini aslında borçlu kooperatife ait olmayan ve bu hususun tebligat adresinde mukim ... Tasarım Fotoğraf İletişim ve Bilişim Tic. Ltd. Şti. tarafından da doğrulandığı “... cadde …/…” adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ ettirip, borçlunun haberdar olmasını engellemek suretiyle usulsüz bir şekilde takibi kesinleştirdikten sonra, … İcra Müdürlüğü’nün 2006/48 talimat sayılı dosyası üzerinden borçlu kooperatif adına kayıtlı ... ilçesi … mahallesi 89 parsel sayılı taşınmazın gerçek fiyatından çok daha düşük bedelle 14.08.2006 tarihli ihalede Avukat T.D. ’e satılmasını sağladıktan sonra muvazaalı bir şekilde Avukat O.E. ’nun bir yakını olan M.K.’a, O’ndan da M.G.Ç.'a devrini sağlayarak müştekinin ve üyesi olduğu kooperatifin mağduriyetine sebebiyet verdikleri,

 

2.Bahsi geçen icra takibinde 31.01.2007 tarihli reddiyat makbuzu ile 8.104,75 yeni Türk lirası tahsil ettikleri hâlde, müştekiye 4.500,00 Yeni Türk Lirasını verip bakiyesini uhdelerinde tuttukları” iddiasıyla 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 58/1. maddesi gereğince 21.03.2008 tarihli “Olur”la soruşturma izni, 25.11.2008 tarihli “Olur”la 59/1-2.maddesi gereğince kovuşturma izni vermesi ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikâyetli avukat O.E. önceki savunmalarında özetle; Müvekkili olan D.A. ’nun bürosuna gelerek bir kooperatiften alacaklı olduğunu, buna ilişkin elinde dekontlar olduğunu, kooperatifin …'nda bir arsasının bulunduğunu, buraya haciz konularak satılmasını talep ettiğini, müvekkilden aldıkları talimat doğrultusunda takip başlattıklarını, tebligatın bila dönmesi üzerine … Bakanlığı ve … Ticaret Odası'na talimat yazılması konusunda talepte bulunduklarını ilgili yerlerden gelen adreslere binaen Tebligat Kanunu 35. maddeye göre tebligat yapıldığını, kooperatifin, gerek Sanayi Bakanlığı gerekse de … Ticaret odasındaki adresinin aynı olduğunu bu adresleri bildirenin de ilgili kooperatif olduğunu, satış ilanının Türkiye Genelindeki bir gazetede yayınlandığını, bu nedenle haberdar olmamak gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, satıştan sonra kooperatifin resmi olarak adresini değiştirdiğini, bir hata ya da yanlış varsa bunun kendilerinden kaynaklanmadığını, bu hususta iddia dışında delil de bulunmadığını,. T.D. ’in ihaleye girmesinin şikâyetçi ve borçlu kooperatifin lehine olduğunu, taşınmazı gerçek bedelinden daha düşük bir bedelle satıldığının doğru olmadığını, ihaleye T.D. dışında bir kişinin katıldığını ancak 2. artırmada alıcı bulunduğunu, ihale kendinde kalan T.D. ’in arsayı daha sonra bir yakınına sattığını, satış ile alakalı tüm masrafların müşteki ile aralarındaki anlaşma gereğince taraflarınca yapıldığını, para tahsil edilir edilmez müştekinin hesabına havale edildiğini, şikâyetçi ve eşinin takipten vazgeçilmesi hususunda kendisine talimat vermediğini, kendisine verilen icra görevini tamamıyla usul ve yasaya uygun tamamladığını, ilgili Kooperatif tarafından açılan ihalenin feshi davasının da reddedildiğini savunmuştur.

 

Şikâyetli Avukat T.D. önceki savunmalarında özetle; gayrimenkulün İcra İflas Kanununa göre usulüne uygun olarak ihaleye çıkarıldığını, Türkiye genelinde yayınlanan gazetedeki ilana istinaden şartnamede belirtilen teminat bedelini yatırarak ihaleye girdiğini, kendisi dışında bir başka kişinin de ihaleye katıldığını, ihalenin, ihale şartnamesinde belirtilen şartları taşıyan herkesin girebileceği bir ihale olduğunu, şikâyete konu gayrimenkulün kendisi tarafından alınmasında kanuna aykırı herhangi bir durumun olmadığını, ihalenin herkese açık olduğunu, bilirkişi tarafından belirlenen bedelin % 40 değerinden başlayan ihale sürecinde bu bedelin üstünde bir meblağ ile kendisi tarafından satın alındığını, gayrimenkulü bedelinin çok altında aldığının doğru olmadığını, ilgili Kooperatif tarafından açılan ihalenin feshi davasının reddedildiğini, şikâyetçi tarafından kendisine verilmiş herhangi bir avukatlık vekâletnamesi olmadığını, bundan dolayı vekil sıfatı ile şikâyetçiyi zarara uğratmasının söz konusu olmadığını, aralarında vekâlet ilişkisi bulunmadığını, aldığı gayrimenkulü yaklaşık 6 ay sonra aldığı bedel üzerinden M.K.’a sattığını, usulüne uygun olarak aldığı gayrimenkulü kar ederek satmasının çok doğal olduğunu, usulüne uygun olarak alınmış bir gayrimenkulü usulüne uygun olarak sattığını, kimseyi mağdur etmediğini savunmuştur.

 

İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatların disiplin kovuşturmasına konu eylemleri nedeniyle … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/246 Esas sayılı dosyası ile “Görevi Kötüye Kullanma, Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçlarından yapılan yargılama sonucunda Mahkeme’nin 2011/136 Karar sayılı ve 26.04.2011 tarihli kararıyla şikâyetli avukatların hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan atılı suçu işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığından atılı suçtan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatlarına, görevi kötüye kullanmak suçundan ise TCK’nın 257/1, 62/1, 52/2.maddeleri uyarınca neticeten 3.000,00’er TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği, kararın Yargıtay ... Ceza Dairesi’nin 2013/6495 Esas, 2015/1721 Karar sayılı ve 27.01.2015 tarihli ilamıyla onanmakla 27.01.2015 tarihinde kesinleştiği,

 

Mahkeme’nin “… İcra Müdürlüğü'nün 2008/48 talimat dosyasında … ait taşınmazın gazetede ilanları da yapılarak açık artırma ile 42.500,00 TL karşılığında avukat T.D. tarafından satın alındığı, bir süre sonra aynı taşınmazın sanık O.E. 'nun yakını ve akrabası olduğu anlaşılan diğer sanık M.K.’a 55.000,00 TL'ye devredildiği, yine çok kısa bir süre içinde M.K. tarafından 100.000,00 TL’ye üçüncü bir şahsa satış ve devrinin gerçekleştirildiği kesin olarak anlaşılmış ve kabul edilmiştir. 42.500,00 TL’ye icradan alman bir taşınmazın çok kısa bir sürede 100.000,00 TL bedelle 3. bir şahsa devredilmiş olması hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, icra takibinden vazgeçmesi yolundaki sözlü talimata rağmen takipten vazgeçmeyerek ve takip alacaklısına da haber vermeyerek aynı büroda çalışan diğer avukata yetki belgesi verip icra takibine konu diğer avukatın açık arttırma ile taşınmazı satın almasını sağlamak suretiyle sanık avukatlar O.E. ve T.D. 'in fikir ve eylem birliği içerisinde avukatlık görevini kötüye kullandıkları, kendilerine ve yakınlarına maddi menfaat temin ettikleri, bu şekilde üzerlerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri ve atılı suçun tüm unsurları ile sübut bulduğu kabul edilmiş, bu nedenle sanıklar O.E. ve T.D. ’in 6086 sayılı yasa ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 257/1 maddesi gereğince cezalandırılmaları gerektiği anlaşılmıştır.” gerekçesiyle hüküm kurulmuştur.

 

Şikâyetli avukatların disiplin sicil özetlerinde herhangi bir disiplin cezasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

 

Şikâyetli avukat O.E. itirazında özetle; Önceki beyanlarına ek olarak, Baro Disiplin Kurulu karar gerekçesinde diğer cezalandırılan avukatın edindiği malı bir yakınına satmasının gerekçe gösterildiğini, oysa yapılan pazarlıktan satıştan kendisinin bilgisi bulunmadığını, satışla da alakası olmadığını, kurulun ağır hadden ceza verdiğini,

 

Şikâyetli Avukat T.D. 28.12.2015 kayıt tarihli itirazında özetle; Önceki beyanlarına ek olarak, yapılan satışın tüm usullerinin hukuka uygun olduğunu, artırım yapılarak tarafından satın alındığını, dosyada yetki belgesi olmasının suçlamalara konu olayları bildiği anlamına gelmeyeceğini, hukuka uygun bir şekilde gerekli bedeli ödeyerek mülk satın almasının avukatlık meslek kurallarına aykırılık teşkil etmesini anlayamadığını, telefon görüşmesinin yapıldığının kanıtlanamadığını başkaca bir kanıtın da bulunmadığını, Kurulun ağır hadden ceza verdiğini belirttiği görülmektedir.

 

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”,

 

Avukatlık Yasası’nın 47. maddesi “Avukat el koyduğu işlere ait çekişmeli hakları edinmekten veya bunların edinilmesine aracılıktan yasaklıdır. Bu yasak, işin sona ermesinden itibaren bir yıl sürer.”,

 

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”,

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

 

Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate Şikâyetli avukatlardan T.Y.’ün takip konusu mahcuz taşınmazı bizzat satın aldığı, Şikâyetli avukat O.E. ’nun takip işlemlerinde yardımcı olduğu tevil yollu beyanları ve dosya kapsamı ile anlaşıldığından, eylemleri disiplin suçunu oluşturmaktadır.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatların eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde ancak eylem ile ceza arasından adaletli bir denge sağlanamadığından kınama cezasının ayrı ayrı uyarma cezasına çevrilmek suretiyle kararın düzelterek onanması gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikâyetli avukatlar O.E. ve T.Y.’ün itirazlarının kabulü ile;

 

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun ayrı ayrı “Kınama Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 24.07.2015 gün ve 2010/82 Esas, 2015/118 Karar sayılı kararının Uyarma cezasına çevrilmek suretiyle Düzeltilerek Onanmasına, Şikâyetli avukatlar O.E. ve T.Y.’ün “Ayrı Ayrı Uyarma Cezası İle Cezalandırmasına”,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy