Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134)  (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2009/32
K. 2009/181
T. 03.04.2009
İtirazın süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli avukat hakkında, şikayetçinin alacaklı olduğu ve borçluları M.A. ile A.E. olan senetleri icra yoluyla tahsil etmek için aldığı, ancak takipler hakkında bilgi vermediği ve bu nedenle Avukatlık Yasasının 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. ve 4. maddelerine aykırı davrandığı iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat, borçlusu A.E. olan senedi tahsil için almadığını ve herhangi bir işlem yapmadığını, diğer M.A. senedini ise Avukat M.Ü. takip ettiğini, kendisinin sadece M.A. senediyle ilgili olarak masrafı karşılamak suretiyle hafta sonu hacze gittiğini, şikâyetçinin kendisinden boya badana yaparım bahanesiyle müteaddit kez borç para alıp ödemediğini, Baronun görevinin avukatı haklı olduğunda korumak olduğunu, ancak kendisine karşı önyargılı davranılarak zamanaşımı dâhil hiçbir iddiasının incelenmediğini, verilen kararın usul ve ya-saya aykırı olduğunu bildirmiş, cezanın kaldırılmasını istemiştir.
İncelenen dosya kapsamından; Baro Disiplin Kurulu’nun 07.07.2008 gün ve 116-2008-41/27419 sayılı “H.Y. hakkınızda yaptığı şikâyetle ilgili Kurulumuzca işlem gören dosya kapsamındaki soruşturma nedeniyle; Şikâyetçi H. Y. borçlusu M. A. ve A. E. olan iki senet alıp almadığınızı ve bu şahıslar ile ilgili takip yapıp yapmadığınızı, yapmış iseniz bu takiplere ait icra daireleri ve dosya numaraları ile birlikte 15 02 2007 günlü dilekçenizde bildirdiğiniz haciz işleminin icra dairesi ve dosya numarasını, yazımızın tarafınıza ulaşmasından itibaren 10 gün içinde Kurulumuza bildirmenizi rica ederim” içerikle yazı gönderildiği,
Yazının 28.07.2008 tarihinde şikâyetli avukata bizzat tebliğ edildiği,
Şikâyetli avukatın 13.08.2008 tarihli dilekçe ile önceki savunma ve serzenişlerini tekrar ederek, dosya numaraları ve icra daireleri bildirmekten ısrarla kaçındığı görülmektedir.
Disiplin kovuşturmasına konu sorun; Şikâyetli avukatın müvekkiline bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine ilişkindir.
Bilgi edinme hakkı, temel insan hakları arasındadır.
Vekil müvekkil ilişkisinde vekilin müvekkilini bilgilendirmesi bu ilişkinin özünden kaynaklanan bir borç yükümlülüğüdür. Vekil, müvekkilini bilgilendirdiğini ispat etmek zorundadır Ayrıca, talep halinde vekilin müvekkilini yazılı olarak bilgilendirmesi de avukatlığın gerekleri arasındadır. Avukatlık “doğruluk karinesi”nden yararlanan mesleklerdendir Avukatların kolektif inanca ters düşecek, bu inancı sarsacak davranışlardan dikkat ve özenle kaçınmaları gerekmektedir.
Avukatlık dürüstlük mesleğidir. Güvenli, açık ve temiz ilişki içinde bulunmayı gerektirir. Müvekkilin davanın gidişatı hakkındaki başlıca olay ve önlemlerden haberdar edilmesi en doğal hakkıdır.
“Aydınlatma yükümlülüğü” olarak da tanımlanan bilgi verme zorunluluğu vekâlet ilişkisinin gereği olduğu gibi, Avukatlık Yasasının 34. maddesinde sözü edilen “doğruluk”, “görevin özenle yerine getirilmesi” ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesindeki “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür ” ilkesinin de gereğidir.
Avukat üstlendiği görevi özenle yerine getirmeli ve müvekkilini yaptığı işlemelerle ilgili olarak bilgilendirmelidir. Şikâyetlinin, şikâyet konusu olaydaki tutumu belirsizlik ve güvensizlik yaratmış; mesleğin itibarının zedelenmesine yol açmıştır.
Şikâyetli avukatın bu tutumu, müvekkiline karşı güvensizlik yarattığı gibi, disiplin kovuşturmasının amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkartılması hususunda Baro Disiplin Kuruluna yardımcı olmak gibi bir görevi de aksatmıştır. Şikayetlinin savunmasında bildirdiği gibi Baroların en temel görevlerinden birisi de avukatın haklı olduğu hususlarda tam olarak arkasında olmaktır. Ancak, avukatın da buna eylemli olarak katkıda bulunması gerektiği tartışmasızdır Bu nedenledir ki somut olarak şikâyetli avukat tarafından bilgi ve belge verilmediğinden zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi mümkün olmamıştır.
Bu nedenlerle, şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasasının 34, 134, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. ve 4. maddelerine aykırı olmakla disiplin suçunu olduğundan Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme ve sicil durumu göz önünde bulundurularak tayin ve takdir olunun para cezasında hukuka aykırılık görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetli Avukat A.T. itirazının reddine, Ankara Barosu Disiplin Kurulu’nun 214 00 YTL para cezası verilmesine ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy