Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 163)
E. 2008/359
K. 2008/495
T. 19.12.2008
Şikayetçi, Maltepe Belediyesi dış görev personeli olarak çalışmakta iken 16.04.2004 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, haklarının alınması için dava açmak üzere şikayetli avukat ve beraber çalışanlara 13.07.2004 tarihinde vekaletname verdiğini, şikayetlinin 1.000,00 TL istediğini, ancak dava açmak için şimdilik masraf olarak 400,00 TL ile evrakları bıraktığını, şikayetlinin devamlı olarak davasının açıldığını, devam ettiğini söyleyerek kendisini oyaladığını, nihayet yaptığı incelemede davasının açılmadığını öğrenerek 28.07.2006’da şikayetliyi azlettiğini, o zaman şikayetlinin kendisinden özür dileyerek davasını en kısa zamanda açacağını bildirip bir kağıt üzerine kendi el yazısı ile azilnameden vazgeçtiğini yazdırıp imzalattığını, ancak 25 gün geçmesine rağmen yine davasının açılmadığını bildirerek cezalandırılmasını istemiştir.
Şikayetli savunmasında, şikayetçinin işten çıkarıldığını, bir kısım işçilik haklarını almak için dava açmak istediğini, masraf ve vekalet ücretine mahsuben 1.000,00 TL istediğini, vekaletnameyi getirdiğini ama parayı getirmediğini, para ve gerekli evraklar verilmezse davayı açmayacağını bildirdiğini, bir ara parası olmadığını avukatın kendi parası ile davasını açmasını ve hatta kendisine de biraz borç vermesini istediğini, bunu kabul etmediğini, daha sonra da vekaletten azledildiğini, ancak buna rağmen bürosuna gelip hata ettiğini, istenen parayı getireceğini bildirdiği halde iki hafta geçmesine rağmen yine parayı getirmediğini ve şikayet dilekçesi geldiğini bildirmiştir.
Baro Disiplin Kurulu tanık C.P.’nin ifadesi ile Vakıfbank’a ait belge arasındaki çelişki giderilememiş ise de şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesi nazara alınarak şikayetçinin iddialarının kanıtlanmamış olması nedeniyle disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermiş, karara her iki taraf da itiraz etmiştir.
Şikayetli sadece kararın gerekçesine itiraz etmiş, tanık C.P.’nin ifadesi ile Vakıfbank’ın 02.11.2006 tarihli belgesi arasında çelişki olmadığını, dolayısıyla şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesine göre değil, iddianın kanıtlanamamış olması nedeniyle disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Şikayetçi itirazında, Baro Disiplin Kurulu’nun yanlı tanıkların ifadelerine dayanarak yanlış karar vermiş olduğunu, dosyadaki belgelerin şikayetlinin cezalandırılması için yeterli olduğunu bildirerek, kararın kaldırılmasını ve şikayetlinin cezalandırılmasını istemiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre ihtilaf, taraflar arasında şikayetçiye ait iş davası ile ilgili bir avukatlık sözleşmesi olup olmadığı ve var ise bunun gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinde düğümlenmektedir.
Dinlenen tanıklar, şikayetçinin vekalet verdiğini, davasının hazırlandığını, para ödendiğini görmediklerini ve para ödenmediğinden davasının açılmadığını bildirmişlerdir. Tanıklardan C.P. ifadesinde, şikayetçinin bir ara şikayetliden borç para istediğini bildirmiş, şikayetçi ise o sırada bankada parası olduğunu bildirerek hesap ekstresi sunmuştur.
Avukatlık Kanunu’nun 163. maddesine göre avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı ve meblağı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan sözleşmeler genel hükümlere göre ispatlanır. Buna koşut olarak Borçlar Kanunu’nun 1. maddesine göre de bir akit, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun beyanlarının birleşmesiyle oluşur.
Disiplin kovuşturmasına konu olayda taraflar arasında açılacak iş davası ile ilgili bir yazılı sözleşme yoktur. Genel hükümlere göre bir akdin oluşumunu gösterecek karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları da kanıtlanmış değildir. Zira şikayetçi avukatın 1.000,00 TL istediğini, kendisinin ise 400,00 TL masraf verdiğini davayı şikayetlinin açacağını bildirdiği halde, şikayetli, şikayetçinin 1.000,00 TL getirmediği takdirde davasının açılmayacağını bildirdiğini savunmaktadır. Öte yandan 400,00 TL ödenmiş ise bunu, şimdilik bu miktarın ödenmesiyle davanın açılacağı yolunda zımni kabul anlamında yorumlamak düşünülebilirse de bu iddiayı kanıtlayacak herhangi bir delil de dosyada bulunmamaktadır. HUMK’nun 288. maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi yenilenmesi ertelenmesi, itfası, ikrarı amacıyla yapılan hukuki işlemlerin değeri 400,00 TL’yi geçtiği takdirde yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. 400,00 TL’yi geçmeyen hukuki işlemlerin tanıkla ispatı mümkün iken, akdin oluşmasını gösterebilecek ve icabın zımnen kabulüne karine oluşturabilecek 400,00 TL’yi geçmeyen ödeme iddiası tanıkla da ispatlanamamış, hiçbir tanık paranın ödendiğini bildirmemiş, dolayısıyla bu husus da kanıtlanmamıştır. Sadece vekalet vermek tek yanlı bir işlem olup taraflar arasında bir akdin oluştuğunu göstermez. Bu bakımdan şikayetçinin iş davasının şikayetli tarafından açılıp yürütüleceği konusunda taraflar arasında oluşmuş bir akdin varlığı kanıtlanamadığından, şikayetlinin dava açmamış olması disiplin suçunu oluşturmamaktadır.
Ayrıca para ödemesi kanıtlanmadığına göre, şikayetçinin şikayetliden borç para isteyip istemediği, o sırada bankada mevduatında para bulunup, bulunmadığı da olayda önem taşımamaktadır.
Bu nedenlerle, sonucu itibariyle doğru olan Baro Disiplin Kurulu’nun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetçinin itirazının reddi ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy