Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2011/38
K. 2011/315
T. 27.05.2011
Şikayetli Avukat hakkında, şikâyetçinin oğlu aleyhine yaptığı Trabzon 1.İcra Müdürlüğünün 2009/2299 Esas sayılı icra takibinde, borçlunun tüm borcu tek taksitte ödeyeceği şeklinde taahhütte bulunduğu, taahhüdünü yerine getirmediği için hakkında Trabzon İcra Hâkimliğinin 2009/147 sayılı dosyası ile dava açıldığı, ilk duruşma gününde üç ay hapis cezası almasının kuvvetle olası olduğu, oğlunun içinde bulunduğu durum ile ilgilenmiyorsa gönderilen mektubu imha etmesi gerektiği ifadelerini içeren bir mektubu şikâyetçiye gönderdiği, bu suretle oğlunun borcunu ödemesi için şikâyetçiye baskı uyguladığı, iddiası ile başlatılan kovuşturma sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukatın, şikâyetçiye 08.09.2009 tarihli şikâyet konusu mektubu gönderdiği hususu tartışmasızdır.
Şikâyetli avukat savunmalarında, borcun kesinleştiğini, şikâyetçinin oğlu olan asıl borçlunun, babasının daire satarak borcu ödeyeceğini bildirdiği için mektubu yazdığını ve bu sebeple, mevcut hukuki durum hakkında bilgi verdiğini, mektubu oğlunun istemi üzerine yazdığını bildirdiğini, eğer oğlunun içinde bulunduğu durum ile ilgilenmemekte ise mektubu imha etmesini bu sebeple istediğini, bildirmiştir.
Takip konusu borcun nasıl oluştuğu, gerçek miktarının ne olduğu gibi hususlar disiplin kovuşturmasının dışında, yargı önünde çözülebilecek konulardır.
Şikayetli avukatın, yazdığı mektup ile borçla ilgisi bulunmayan şikâyetçiye asıl borçlunun isteği ile dahi olsa, oğlunun hapis cezası almasının kuvvetli bir olasılık olduğu, daha sonra yapabileceği taahhütlerde de ödeme yapılmadığı her defasında aynı şekilde hapis cezası alabileceğinin bildirilmesi, oğlunun hapisten kurtarılması için hukuki ödeme zorunluluğu bulunmayan babanın üzerinde manevi baskı kurma amaçlıdır.
Kurulumuzun benzer olaylarda da verdiği kararlarda belirtildiği gibi bu tür eylemler Avukatlık Yasasının 34. maddesine ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3 ve 4. maddelerine göre mesleki çalışmanın kamunun mesleğe güvenini sağlayacak biçimde yapılması ve meslek itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınılması yükümlülüklerine aykırıdır. Kovuşturma konusu olayda gereken özenin gösterilmediği ve daha da ileri gidilerek “şikâyetçinin oğlunun hapis cezası alabileceği, ayrıca tekrar taahhütte bulunması halinde her defasında aynı cezayı alabileceği” sözleriyle, borçla hukuken bir ilgisi bulunmayan şikâyetçiye haksız şekilde baskı uygulandığı açıktır.
Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunca yapılan değerlendirmede hukuksal isabetsizlik görülmemiş, eylem tarihi itibariyle kesinleşmiş kınama cezası bulunması karşısında aleyhe itiraz olmadığından kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazının reddiyle, Baro Disiplin Kurulunun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy