Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 136, 157)

 

E: 2020-758

K: 2020/786

T: 06.11.2020

 

Şikayetli avukat hakkında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 11.05.2012 günlü “Olur”u ile; “Müşteki adına tapu iptali ve tescili davası açmak üzere, ... 1. Noterliğince düzenlenen 26.09.2011 tarihli ve 24502 yevmiye sayılı vekaletname uyarınca müştekinin vekilliğini üstlenerek, masraflar ve vekalet ücreti karşılığında toplam 1.000 TL almasına rağmen, ilgili davayı açmadığı gibi, şikayetçiden aldığı paranın 150 TL’yi de iade edip kalanını müştekiye vermeyerek uhdesinde tuttuğu” iddiası ile soruşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin davasında, eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikayetli avukat soruşturma ve kovuşturma aşamasında savunma vermemiştir.

 

Disiplin yargılamasına konu eylem nedeniyle yargılandığı mahkemedeki savunmasında; “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, müşteki eşinden boşanmış daha sonra bir gayrimenkul ile alakalı katkı payı alınması hususunda benim ile görüşme yaptı, ben kendisinden masraf olarak 300 TL aldım ve müştekinin belirtmiş olduğu gayrimenkul ile ilgili tapudan araştırma yaptım, yapmış olduğum araştırmada müştekinin belirttiği gayrimenkulün evlilik birliği içerisinde alınan bir gayrimenkul olmayıp boşandığı eşinin babasından kendisine miras yolu ile kalan gayrimenkul olduğunu tespit ettim, bu nedenle açılacak davanın kaybedilmesi söz konusu olduğundan ben bu durumu müştekiye izah etmek istedim ancak müşteki benim yapmış olduğum izahı kabul etmedi ve şikayetçi oldu, ben müştekiden almış olduğum parayı kendisine iade ettim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 31.08.2012 günlü toplantısında şikayetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle, “Görevi Kötüye Kullanmak” suçundan cezalandırılması istemiyle ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/208 esasına kayden açılan kamu davasında, Mahkemenin 15.11.2013 gün ve 2013/320 karar sayılı ilamı ile; sanık şikayetli avukatın eylemine uyan TCK’nın 257/2, 62 ve 52/1-2. maddesi gereğince neticeten 1.500 TL Adli Para Cezası ile Cezalandırılmasına ve şartları oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın temyiz incelemesinde onanarak 16.04.2019 günü kesinleştiği,

 

Mahkemenin; “Sanığın mağdur L.T.’nin vekili sıfatıyla, mağdur adına tapu iptali ve tescili davası açmak üzere ... 1. Noterliğince düzenlenen vekaletname uyarınca vekilliğini üstlendiği, dava masrafı ve vekalet ücreti olarak toplam 1.000 TL ücret almasına rağmen, sanık avukatın söz konusu davayı açmadığı anlaşılmıştır.

 

Sanık Avukat İ.E. üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, mağdurun eşinden boşanmış olup, bir gayrı menkul ile ilgili olarak katkı payı alınması hususunda dava açılması ile ilgili kendisi ile görüştüğünü, masraf olarak 300 TL aldığını ve tapuda araştırma yaptığını, dava konusu olacak gayrı menkulün, evlilik birliği içinde alınmayıp mağdurun boşandığı eşinin babasından miras kalan yer olduğunu ve davanın kaybedilme ihtimali olduğunu düşündüğü için durumu mağdura izah etmek istediğini, ancak mağdurun açıklamaları kabul etmediğini ve şikayetçi olduğunu, mağdurdan aldığı parayı kendisine iade ettiğini belirtmiştir.

 

Mağdur L.T., Sanık Avukat İ.E.’nin aldığı paradan 250- 300 TL’sini iade ettiğini, ancak dava açması için aldığı paranın geri kalan kısmı ile masraf olarak vermiş olduğu parayı iade etmediği, ödemeyi taahhüt ettiğini bu nedenle şikayetten vazgeçtiğini belirtmiştir.

 

Tanık İ.M., mağdurun kayın biraderi olduğunu, boşandığı eşinin üzerine bulunan evi, babasına sattı şeklinde gösterip devir yapması nedeniyle mağdurun dava açıp, evi geri almak istediğini, sanık Avukat İ.E. ile görüştükleri sırada yanlarında olduğunu, Sanık Avukat İ.E.’nin mağdurdan 1.000 TL para istediğini, mağdurun 300 TL verdiğini, kredi kartından 300 TL daha para çekip verdiklerini, daha sonra mağdurun 400 TL daha para verdiğini öğrendiğini, hatta mağdurun kendisini sanığın yanına götürmesi nedeniyle suçladığını, 3 ay sonra sanığa gidip neden dava açmadığını sorduğunu, sanığın da davayı açacağını söylediğini, mağdura sanığın 250 TL parayı parça parça verdiğini bildiğini belirtmiştir.

 

Her ne kadar Sanık Avukat İ.E., üzerine atılı suçu işlemediğini savunmuş ise de; Sanık Avukat İ.E.’nin mağdur ile dava açma konusunda görüşüp para aldığını kabul etmesi, mağdurun beyanı, tanık İ.M.’nin Mahkememiz huzurunda vermiş olduğu ifadesinde, sanık ve mağdurun dava açılması konusunda anlaşıp mağdurun sanığa 600 TL parayı yanında verdiğini belirtmesi, 3 ay sonra dava açılmayınca sanığa neden dava açılmadığını sorduğunda, sanığın dava açacağını kendisine söylediğine dair beyanı, Mağdur tarafından ... 1. Noterliğinin 26.09.2011 tarih 24502 yevmiye numaralı genel vekaletnamenin sanığa verilmesi, hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın üzerine atılı görevi ihmal suçunu işlediği Mahkememizce kabul edilerek cezalandırılmasına karar vermek gerekmiş, sanık hakkında sabıka kaydına göre 3 ayrı davadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması ve ayrıca tekerrüre esas olmayan ve HAGB verilmeyen mahkûmiyet hükmünün de bulunması hususları da dikkate alındığında ileride suç işlemekten çekineceğine dair mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle karar verdiği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca “Şikayetçi L.T.’nin Avukat İ.E. ile ilgili şikayetinde; Avukat İ.E.’ye tapu iptal davası ile ilgili vekaletname ve 1.000 TL masraf verdiğini, ancak şikayetli avukatın davayı açmadığını iddia etmiştir. Şikayetçi bu konuda ... Cumhuriyet Başsavcılığına da başvurmuş, Bakanlık Olur’u ile soruşturma açılmış ve ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/208 esas 2013/320 sayılı dosyasında görevi kötüye kullanmak suçundan mahkûm olmuştur. Şikayetli avukat hakkında verilen bu karar kesinleşmiştir.

 

Tüm bu nedenlerle şikayetli avukatın eyleminin Avukatlık Kanunu’nun 134/4. maddesi uyarınca…”  gerekçesiyle şikayetli hakkında ceza tayin edildiği,

 

Şikayetlinin disiplin sicil özetinde eylem tarihi itibariyle (14.03.2012), Avukatlık Kanunu’nun 136/2.maddesi gereğince tekerrüre esas 06.11.2009, 20.05.2010 kesinleşme tarihli iki ayrı uyarma, 22.03.2010 kesinleşme tarihli kınama ve Avukatlık Kanunu’nun 136/3.maddesi gereğince 05.12.2009 kesinleşme tarihli 3 ay süreli işten çıkarma cezasının olduğu,

 

Şikayetli avukatın 17.08.2020 kayıt tarihli ve duruşma talepli itiraz dilekçesinde özetle, şikayet konusu olayda hiçbir şekilde mesleki kusurunun bulunmadığını, Baro Disiplin Kurulu tarafından verilen cezanın mesleki açıdan kendisini rencide edecek bir ceza olduğunu, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/208 esas ve 2013/320 karar sayılı davasında şikayetçi tarafından tarafına verilen paranın kendisine iade ettiğini belirtmesine ve yine şikayetçi tarafından paranın kendisine iade edildiği ve şikayetçi olmadığını beyan etmesine karşın Mahkemece sadece vekaletnamenin çıkarılmış olması nedeniyle tarafına ceza verildiğini, Avukatlık Kanunu’na aykırı davranmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep ettiği,

 

Usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği görülmektedir.

 

Talep gibi Kurulumuzca duruşma açıldığı, şikayetli avukat vekilinin belirlenen gün ve saatte hazır olmakla savunmasını yaptığı görülmektedir.

 

Şikayetli avukatın, şikayetçi adına tapu iptal ve tescil davası açmak üzere vekilliğini üstlendiği ve masraf aldığı halde söz konusu davayı açmadığı gibi şikayetçiden aldığı paranın cüz’i bir kısmını iade edip, kalanını şikayetçiye vermediği, şikayetli avukatın bu eylemi nedeniyle görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı hakkında açılan kamu davası neticesinde eylemi sabit görülerek cezalandırılmasına karar verildiği dosya kapsamı ile sabittir.

 

Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesi uyarınca: “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” Şikayetli avukatın vekaletname ve masraf aldığı halde üstlendiği davayı açmaması açıkça özen yükümlüğünü ihlal ettiğini göstermektedir.

 

Bu nedenlerle, eylemin Avukatlık Kanunu’na ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’na aykırılık oluşturduğuna ve disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nun değerlendirmesi isabetli bulunmuştur. Ancak, Avukatlık Kanunu’nun 136/3. maddesinde “ Bir defa işten çıkarılan avukat, beş yıllık dönem içinde bu kanunun altıncı kısmındaki kurallara aykırı davranışta bulunursa meslekten çıkarılır.” hükmü uyarınca 05.12.2009 kesinleşme tarihli 3 ay süreli işten çıkarma cezası bulunan şikayetli avukatın meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de şikayetlinin aleyhine itiraz olmadığından şikayetli avukatın itirazının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.           

 

Gereği düşünüldü:

 

1-Şikayetli Avukatın itirazının reddine, ... Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikayetlinin “6 Ay Süre ile İşten Çıkarma Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 12.07.2019 gün ve 2012/29 Esas, 2019/7 Karar sayılı kararının, aleyhe itiraz olmadığından ONANMASINA,           

 

2-Kararın onay için, Avukatlık Kanunu’nun 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,

 

3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy