Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 2, 34, 134, 135) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2011/651
K. 2012/146
T. 23.03.2012
Şikâyetli avukat hakkında, şikâyetçinin vekili olarak açtığı “Tapu İptali ve Tescil” davasında masraf adı altında yersiz olarak paralar aldığı, davanın reddinden sonra muvafakat almadan ikinci bir dava açtığı, iddiaları üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında, şikâyetçiye ait olan taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında aslında var olmayan E. isminde bir kişi adına tescil edilmiş olması nedeniyle “Tapu İptali ve Tescil” davası açtığını, davanın hak düşürücü süreden sonra açılmış olması nedeniyle reddedildiğini, bu kararın kesin olarak verilmiş bulunması nedeniyle temyiz edemediğini, bunun üzerine şikâyetçinin de bilgisi dâhilinde bu kez “Tapuda Kayıt Düzeltme” davası açtığını bu dava derdest iken azledildiğini, masraf adı altında tahsil ettiği paraların da dosya için harcandığını belirterek makbuz örneklerini de sunmuştur.
Baro Disiplin Kurulu, şikâyetli avukatın eylemini Avukatlık Yasası ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına aykırı bularak şikâyetli avukatın bir yıl altı ay süre ile işten yasaklanmasına karar vermiş, karara şikâyetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikayetli avukat tarafından vekillik görevini üstlendiği şikâyetçi adına öncelikle Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesinde 2009/419 Esas sayılı 1.000,00 TL dava değeri belirtilen “Tapu İptali ve Tescil” davası açtığı, anılan davanın hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle 01.06.2010 tarihinde ret edilmiş olduğu, daha sonra, şikâyetli avukat tarafından Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinde 16.09.2010 tarihinde “Tapuda Kayıt Düzeltme” davası açıldığı, bu davanın ilk duruşmasından önce şikâyetçinin şikâyetli avukatı 10.11.2010 tarihinde azlettiği anlaşılmıştır.
Şikâyetli avukat tarafından kartvizitinin arkasına yazılarak şikâyetçiye verilen ödeme belgelerinde tarih bulunmadığı 800,00.-TL. sı, 410,00.-TL. sı ve 400,00.-TL. sı bedelli olanlarda “alındı”, 200,00.-TL. sı bedelli olanda da “bendedir” ibaresinin bulunduğu, tarafların dava için 800,00.-TL. sı bedel ile anlaştıkları ve bu bedelin şikâyetçinin iddiasına göre 400,00.-TL sının, şikâyetçinin beyanına göre de tamamının tahsil edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
 Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılamada masraf olarak açılış gideri 27,90.-TL. sı, ilan masrafı avansı olarak 600,00.-TL. sı ve 300,00.-TL. sının yatırıldığı, kullanılmayan ilan masrafı avansından 314,00.-TL sının şikâyetçiye iade edildiği, bu masraflardan 300,00.-TL. sı bedelli ikinci ilan masraf avansının kesin olarak reddine karar verilen davanın ilan masrafı olarak karardan 5 ay sonra dosyaya yatırıldığı ve ilanın yapılması suretiyle sarf edildiği anlaşılmıştır.
Şikayetli avukatın 1993 yılında kesinleştiği anlaşılan ve şikâyetçinin de Disiplin Kurulu duruşmasındaki beyanında kendisinin hak düşürücü süre konusunda danıştığı kişiler tarafından uyarıldığını, kazanma ihtimali yoksa dava açılmamasını söylemesine rağmen “senin davan kayıttaki hatanın düzeltilmesine ilişkin bu davalarda süre olmaz” beyanı üzerine vekâletname veren şikâyetçinin adına dava açması, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması nedeniyle reddi üzerine, durumu müvekkilinden gizleyerek avans almaya devam etmesi, müvekkilinin talimatı olmadan ikinci davayı açması, kesin olarak verilen kararın temyiz edilmeyeceği halde tebliği için gereksiz masraflar yaparak müvekkilini zarara uğratması, müvekkilinden aldığı paralara karşılık verdiği belgelerin tarihsiz ve ne için alındığının denetlenmesine elverişli olmaması, Avukatlık Yasasının 34.maddesinde öngörülen “özen” ve “doğruluk” ilkelerine aykırı bulunduğundan disiplin suçu oluşturmaktadır.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 34. maddesi “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler” 134.maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlara, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.” hükmünü,
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3.maddesi “Avukat mesleki çalışmasını Kamunun inancını ve mesleğe güveni sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatle yürütür.” ve 4. maddesi “Avukat, mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükmünü içermektedir.
Avukatlar üzerlerine aldıkları görevi Avukatlık Yasasının 2.maddesine göre “hukuk kurallarının tam olarak uygulanması” yoluyla, hukuka uygun biçimde ve en iyi şekilde yerine getirmek zorundadırlar. Avukatlık Yasasının altıncı kısmında yer alan 34.maddesi bu görevi en açık şekilde düzenlemiş, avukatların görevlerini mesleğin kutsallığına yakışır şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek zorunda olduklarını vurgulayarak görevin tanımını yapmıştır.
Şikayetli avukatın dosya içindeki disiplin sicil özeti incelendiğinde, işbu dosyadaki eylem tarihi itibariyle, 19.10.2004 tarihli kınama cezası, 29.02.2008, 17.10.2008 ve 09.04.2010 da kesinleşen üç adet para cezası ve 07.11.2008 de ve 24.04.2009 da kesinleşen iki adet üç ay süreli işten çıkarma, 06.11.2009 da kesinleşen dört ay süreli işten çıkarma cezaları bulunduğu görülmektedir.
Şikâyetli avukatın eylemi Avukatlık Yasasının 34, 134 ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3 ve 4.maddelerine aykırı olduğundan, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin değerlendirmesinde hukuki isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, Avukatlık Yasasının 136/2.maddesindeki “Beş yıllık bir dönem içinde iki veya daha çok defa disiplin cezasını gerektiren davranışta bulunan avukata her yeni suçu için bir öncekinden daha ağır ceza uygulanır” hükmü uyarınca şikayetli avukatın Avukatlık Yasasının 135/5.maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmesine rağmen tekerrür hükümlerinin hatalı uygulanması sonucu süreli olarak işten çıkarma cezası verilmesi doğru bulunmamış ise de aleyhe itiraz olmadığı için bu hususa sadece değinilmekle yetinilmiş, Baro Disiplin Kurulunun “Bir yıl altı ay süre ile işten çıkarma cezası verilmesine” ilişkin kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazlarının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun “Bir Yıl Altı Ay Süre İle Mesleki Faaliyetlerinin Yasaklanması İle Cezalandırılmasına” ilişkin 09.09.2011 tarih 2011/2 Esas, 2011/8 Karar sayılı kararının ONANMASINA oybirliği ile karar verildi.  (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy