Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 141, 142)
E. 2005/329
K. 2005/425
T. 24.12.2005
Şikayetli avukatın, şikayetçi tarafından, 1996 yılında vekil olarak tayin edildiği, masraf ve avukatlık ücretlerinin şikayetçi tarafından ödendiği, iki ayrı dosyanın fotokopisi ve borçluya ait tapu kaydı fotokopisi de verilmesine karşın ve şikayetçinin alacaklı olduğunu iddia ettiği şahsa ait taşınmaz mallar olduğu halde, senetlerin icraya konulmadığı, şikayetçinin zarara uğratıldığı, iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulu’nca şikayetli hakkında “disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Şikayetçi 25.05.2005 tarihli dilekçesinde; şikayet konularına açıklık getirerek, Tarsus (1). İcra Müdürlüğü’ndeki 1996/…. esas sayılı icra takip dosyasına konu senedin, şikayetlinin isteği üzerine onun tanıdığı olan kişiye ciro ettiğini, daha sonra bu şahsın alacağı kendisine temlik ettiğini, hacizli taşınmazların satışının yapılmayarak, satıştan kendi talimatı olmaksızın vazgeçildiğini, Tarsus (2). İcra Müdürlüğü’ndeki 2000/…. esas sayılı icra takibinin, öncelikle bir kişi aleyhine açıldığını, ikinci borçlu aleyhine takip açılmadığını, daha sonra bu kişi hakkında icra takibi yapıldığını ve sonuç olarak taşınmazlara uygulanan haczin terkin edildiğini, Tarsus (2). İcra Müdürlüğü’ndeki 1999/…. esas sayılı icra dosyasında, alacaklının kendisi değil de başka bir kişi olarak gösterilmesinin nedeninin şikayetli avukat olduğunu, oysaki dosyanın gerçek alacaklısının kendisi olduğunu şikayetlinin bildiğini ve buna rağmen dosyadan tahsil olunan 1.990.330.000 TL’nin kendisine ödenmediğini ve bu nedenlerle şikayetli hakkında şikayetçi olduğunu bildirmiştir.
Disiplin kovuşturması aşamasında şikayetli, “bonoların başkasına temlik nedeninin şikayetçinin iddia ettiği gibi olmadığı, kendisi ile şikayetçi arasında meslek sırrı olduğunu, şikayetçinin muvafakat etmesi halinde bu meslek sırrını açıklayacağını, hacizli taşınmazların satışının istenmeme gerekçesinin ise taşınmazların kayıtları üzerine konulmuş bulunan ihtiyati tedbir olduğunu, bu hukuki olanaksızlık ve şikayetçinin istemi olduğunu, Tarsus (2). İcra Müdürlüğü’nün 1999/… esas sayılı icra dosyasıyla yapılan icra takibi aşamasında borçlunun tespit olunan taşınmazı haczedilip ihalede şikayetçi adına alacağa mahsuben alındığını, bakiye alacak nedeniyle yapılan icra takibinde ise borçlunun haczi kabil malı bulunamadığından sonuç alınamadığını, Tarsus (2). İcra Müdürlüğü’nün 1999/… esas sayılı icra dosyasının alacaklısının şikayetçi olmayıp, başka bir şahıs olduğu ve tahsil edilen paranın icra dosyasındaki alacaklı olan şahsa ödendiğini” bildirmiştir.
Baro Disiplin Kurulu tarafından 16.05.2005 tarihinde yapılan duruşmada ise, şikayetçi “ciro nedeninin şikayetli tarafından açıklanmasına muvafakat etmediğini” bildirmiştir.
Tüm dosya içeriğinden, şikayetli avukatın, “meslek sırrı olarak açıklamadığı ve şikayetçinin de açıklanmasına muvafakat etmediği”, ancak şikayetçinin bilgisi dahilinde yapıldığı anlaşılan cirolar nedeniyle bonoların ciro edilen alacaklı adına takibe konulduğu, icra takiplerinin yasaya uygun yapıldığı, tahsil edilen paranın, icra dosyalarında alacaklı olarak görünmeyen şikayetçiye verilmemesinin doğru bir davranış olduğu, borçlunun mal varlığının yapılan araştırmalara rağmen bulunamadığı, alacağın tamamının tahsili imkanı olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle, şikayetlinin eylemini, Avukatlık Yasası ve TBB Meslek Kuralları’na aykırılık teşkil etmediğinden, Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan değerlendirmede hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetçinin itirazının reddiyle, Mersin Barosu Disiplin Kurulu’nun “disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” ilişkin kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy