Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3)
Esas No: 2008/543
Karar No: 2009/170
Karar Tarihi: 04.04.2009
İtirazın süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli avukat hakkında, Kulp Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/70 Esas sayılı davasında sanık M. Ç. için Diyarbakır Barosu tarafından CMK. uyarınca müdafi tayin edildiği, duruşma günleri tebliğ edildiği ve telefonla bilgi verildiği, ancak mazeretsiz olarak duruşmalara katılmadığının ilgili Mahkeme’ce ihbar edilmesi üzerine açılan disiplin kovuşturması sonucunda eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat, savunmasında görevini yerine getirdiğini, katılamayacağı duruşmalara mazeret bildirdiğini, toplam dört duruşmaya katıldığını, bir iki celseye katılamadığını, bu duruşmalarda da usuli eksikliklerin giderildiğini bildirmiştir.
Kulp Asliye Ceza Mahkemesinin 21.07.2008 tarihli yazı ve ekindeki duruşma tutanaklarının incelenmesinde, şikâyetli avukatın davanın ilk celsesi olan 24.01.2007 tarihli duruşmaya katıldığı takip eden 26.02.2007, 26.03.2007, 07.05.2007, 15.10.2007, 19.11.2007, 21.01.2008, 25.02.2008 tarihli duruşmalara mazeret bildirmeksizin katılmadığı, 25.02.2008 tarihli duruşmada Mahkemece Diyarbakır Barosuna suç duyurusunda bulunulduğu, disiplin soruşturmasının başlatılmasından sonra 24.03.2008 ve 28.04.2008 tarihli duruşmalara katıldığı,
26.05.2008 tarihli duruşmaya katılmadığı, arada 10.09.2007 tarihli duruşmaya katıldığı, 18.06.2007 ve 30.06.2008 tarihli duruşmalara mazeret bildirerek katılmadığı görülmektedir.
Böylece, şikâyetli avukat hakkındaki ihbar tarihinden önce iki duruşmaya katıldığı, yedi duruşmaya katılmadığı anlaşılmaktadır.
Ceza Muhakemeleri Yasası uyarınca ve özellikle zorunlu müdafinin gerektiği ceza yargılamalarında, kanun koyucunun aradığı husus, yargılamanın bütün aşamalarında, şüphelinin hukuki yardımdan yararlanma imkanının sağlanmasıdır. CMK Yönetmeliğinin 8/6 maddesine göre “Müdafi veya vekil soruşturma evresinde ya da duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, Cumhuriyet Savcısı, hakim veya mahkeme derhal başka bir müdafi veya vekil görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar”. Bu düzenlemeden de ceza yargılamasının bütün aşamalarında, savunma makamının hazır bulunması suretiyle adil yargılanmanın sağlanması ve denetlenmesi amaçlanmaktadır.
Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesine göre de “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveninin sağlayacak biçimde ve tam bir sadakatle yürütür.
Şikayetli avukatın, yasal bir gereklilik olarak yüklendiği müdafilik görevini yerine getirirken, yargılamanın büyük bir kısmında duruşmalarda hazır bulunmaması karşısında Baro Disiplin Kurulunun eylemin Avukatlık Yasasanın 34. maddesinde düzenlenen “ avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde” davranmadığı yönündeki değerlendirmesinde hukuksal isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının reddine, Diyarbakır Barosu Disiplin Kurulunun “kınama cezası verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy