Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 146, 158)
E. 2014/665
K. 2014/809 
T. 06.12.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikâyetli Avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26.06.2009 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.02-110-33-5069-2008/15087 sayılı ‘Olur’u ile “Müvekkili H. E.'in müşteki hakkındaki şikâyet ve davalardan vazgeçmesi karşılığında tarihsiz protokol karşılığı şikâyetçinin 2651 Yeni Türk lirası ödemesi hususunda anlaştıkları hâlde, müştekiye "bana 2951 Yeni Türk lirası ödeme yapacaksın hakkındaki dava ve şikâyetlerden vazgeçmeyiz protokolde numarası yazılı olan hakkındaki Bakanlık soruşturma dosyası başını ağrıtır." diyerek şikâyetçiden 03.11.2008 tarihli belge karşılığı 2951 Yeni Türk lirası almak suretiyle 300 yeni Türk Lirası fazla tahsilât yaparak mağduriyetine sebebiyet verdiği iddiası üzerine yapılan soruşturma sonunda adı geçen avukat savunmasında, müştekiden şantajla 300 Türk Lirası fazladan para almadığını bildirmiş ve …Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen fezlekede de şikâyet olunan avukat hakkında ceza kovuşturmasını açmayı gerektirir nitelikte yeterli delil bulunmadığından bahisle kovuşturma izni verilmemesi yönünde görüş bildirmiş ise de tanık H. E.'in beyanı ile diğer delillerin yargılama merciince değerlendirilmesi bu nedenle kovuşturma izni verilmesinin gerektiği…”iddiasıyla açılan davada beraat ettiği açılan disiplin kovuşturması sonucu da eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası tayin edilmemiştir.
Şikâyetli Avukatın önceki savunma ve itirazlarında, hakkındaki suçlamayı kabul etmediğini, Müvekkili H. E.'in Avukat O. K.’nin önceki müvekkili olduğunu, Şikâyetçinin önce CMK görevi dolayısıyla bu şahsın müdafiliğini üstlendiğini sonra cezaevinde bu şahısla görüştüğünde H. E.’in vekâletini aldığını ayrıca bu şahsın … Merkez Ziraat Bankasındaki hesabında bulunan parayı çekmesi hususunda da Avukat O. K.’ye vekâletname verdiğini,vekâlet ücretine karşılık olarak da H. E.’den 1 adet açık bono alarak vekillik görevine başladığını, Avukat O. K.’ninH.’den almış olduğu vekâletnameye istinaden bankadaki hesabından düzenli olarak para çektiğini fakat bu paranın sadece 500 TL’lik kısmını H. adına cezaevine yatırdığını, bunun üzerine kendisinin dolandırıldığını düşünen H.’nin şikâyetçiden para çekme konusundaki vekâletini geri aldığını, bunun üzerine Avukat O. K.’ninH.’den aldığı açık bonoyu başka bir müvekkilini alacaklı göstererek icraya verdiğini ve halen vekilliğini üstlendiği kişinin cezaevinde olduğunu bilmesine rağmen Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre takibi kesinleştirdiğini ve maaşının tamamına haciz koydurduğunu bu esnada duruşmalara gelmeyen Şikâyetçinin vekillikten çekildiğini bu aşamada kendisinin H. E. adlı şahsın vekilliğini üstlendiğini bankaya yatan hesabıyla da kendisinin ilgilenmeye başladığını ve şikâyetçi hakkında dava ve şikâyetlerde bulunduklarını, bu dava ve şikâyetler üzerine Şikâyetçinin defalarca kendisini arayarak H. E.le beni uzlaştır dediğini önceleri H. E.’in bunu reddettiğini ardından tarafları uzlaştırmak için sözleşme tarihinde tarafların bir araya geldiğini ve Avukat O. K.’ninH.’ye 2.651,00 TL ödemesi karşılığında H. E.in de Avukat O. K. hakkındaki dava ve şikâyetlerinden vazgeçeceğine dair protokol imzaladıklarını, sözleşmenin ifa edileceği gün müvekkili H.’nin hesaplarda bir hatanın olduğunu fark ettiğini ve 300 TL daha para talep ettiğini bunun üzerine protokolde yazılı 2.651,00 TL’ye 300 TL eklenip tarafların 2.951,00 TL üzerinden tekrardan sulh olduklarını, bunun üzerine şikâyetçi hakkındaki dava ve şikâyetlerden vazgeçtiklerini, banka kayıtlarında Şikâyetçi tarafından H. E. hesabından 2.823,00 TL yine … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2008/2106 Esas sayılı takip dosyasından 870,00 TL olmak üzere toplam 3.693,00 TL para çekildiğini H. E.’e verilen 500 TL ve noter masrafları düşüldükten sonra şikâyetçinin H. E.’e 3.000,00 TL civarında borcu olduğunu ve sonradan yapılan hesabin doğru olduğunu bu şikâyetin müştekinin kendisi hakkında ikinci asılsız iddiası olduğunu savunarak isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini belirttiği görülmüştür.
İncelenen dosya kapsamından Şikâyetli Avukat hakkında … 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’nın 2009/463Esasında “görevi kötüye kullanma” iddiasıyla kamu davası açıldığı, Mahkemenin 18.10.2011gün ve 2011/685 Karar sayılı kararla CMK m.223/2c maddesi gereği beraatına karar verildiği, bu kararın temyiz edilerek Yargıtay …Ceza Dairesinde onandığı ve 15.01.2014 tarihinde kesinleştiği,
Mahkemenin karar gerekçesinde; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamına göre; sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmış ise de, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair maddi bir delil bulunmayıp, aleyhindeki tek delil katılan ve tanık H. E.’in soyut anlatımlarıdır. Sanık baştan bu yana üzerine atılı suçu işlemediği yönünde savunma yapmıştır. Ceza hukukunun temel amacı, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin açığa çıkarılmasını sağlamaktır. Oluşa ve maddi gerçeğe uygun düşmeyen, yan kanıtlarla doğrulanmayan çelişkili anlatımlara dayanılarak mahkûmiyet hükmü kurulması, ceza hukukunun "maddi gerçekliğe ulaşma" ilkesine aykırılık teşkil eder. Dosyadaki delil durumu ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi birlikte değerlendirildiğinde isnat edilen eylemin sadece maddi delille ispatlanabilir olmasına rağmen katılan ve tanığın soyut beyanları dışında, sanığın isnat olunan suçu işlediğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraatına …” sözlerinin yazılı olduğu,
Şikâyetçi Avukatın 14.08.2014 kayıt tarihli dilekçe ile … Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikâyetliye ceza vermediğini bu kararın hukuka uygun olmadığını bildirerek kararın itirazen kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir.
Her ne kadar tarihsiz protokolde 2.651,00 YTL ödenmesi karşılığı sulh olunduğu ve 03.11.2008 tarihinde bu para ödendiği takdirde sözleşmenin geçerliliği kabul edilmiş ise de 03.11.2008 tarihli makbuzda 2,951,00 TL’nin tahsil ve H. E.’e 2.951,00 TL şikâyetli avukat tarafından ödenmiştir. Fazla ödemenin hangi olguya dayandığını bildirir kanıt sunulmadığı gibi, Şikâyetli avukatın savunmasının aksini doğrular bilgi ve belge de yoktur. Salt iddia ile de karar verilemez. Olayda Şikâyetli avukat zimmetinde kalan bir para olmadığı gibi Şikâyetli avukatın sulh amacıyla elinden geldiğince Şikâyetçiye yardımcı olduğu da dosya kapsamı ile tartışmasızdır.
Bu nedenlerle Baro Disiplin Kurulunca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetçi avukat O. K.’nin itirazının reddi ile;
1- Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 20.06.2014 gün ve 2010/2 Esas, 2014/28 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliği ile karar verildi. (¤¤) 

Full & Egal Universal Law Academy