Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 166)

 

E. 2015-909

K. 2016/88

T. 30.01.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Şikâyetli avukatlar hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 03.04.2009 tarihli “Olur”uyla soruşturma izni verilerek “Alacaklı … Anonim Şirketi vekilleri sıfatıyla borçlu müşteki H.A. hakkında ... İcra Müdürlüğü’nün 2006/17416 sayılı dosyası üzerinden yürüttükleri takipte, alacağın tamamını haricen tahsil edip, bu hususta müştekiyi ibra ettiklerine dair 25.12.2006 tarihli “ibranamedir” başlıklı belgeyi de verdikleri hâlde, harici tahsilâtı icra dosyasına bildirip, dosyanın infazen işlemden kaldırılmasını sağlamadıkları gibi, takip sırasında talepleri uyarınca müştekiye ait xx ND xxx ve xx PR xxx plakalı araçların trafik kaydı üzerine konulan hacizlerin kaldırılması için talebe rağmen 18.06.2008 tarihine kadar iki yıl süreyle hiçbir işlem yapmayarak mağduriyete sebebiyet verdikleri” iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası tayin edilmemiştir.

 

Şikâyetli avukat Ö.T. önceki savunmalarında özetle; Dosya borçlusu şikâyetçinin ödeme tarihi itibariyle dosya borcunun tamamını ödemediğini, borçlu yükümlülüğünde olan tahsil harcını da ödemediğini, borçlu ile dosya borcunun bir kısmının ödenmesi şartıyla hakkında yapılan icra işlemlerinin sonlandırılacağı ve ibra edileceği konusunda anlaşıldığını, borçlu tarafından yapılan 18.559,00 TL’lik ödemenin 17.909,00 TL’lik kısmının dosya borcuna, 650,00 TL’lik kısmının ödeme tarihi itibarıyla yapılan icra masraflarına mahsuben alındığını, ibra tarihi itibariyle dosya borcunun toplam 20.888,29 TL olduğunu, toplam borçtan 2.329,29 TL eksik olmasına rağmen borçlunun ibra edildiğini, tahsil harcı ve cezaevleri harcını ödeme ile haciz feklerini takip etme yükümünün borçluda olduğunu, şikâyetçinin dosyada tek borçlu olmadığını, dosyanın borçlu şikâyetçi ile ilgili olarak 28.12.2006 tarihinden sonra takip edilmediğini, varılan mutabakat çerçevesinde borçlu tarafından yapılması gereken haciz feklerinin dahi, borçlunun talebi ile ve hiçbir yükümlülükleri olmadığı halde yapıldığını, şikâyet tarihi itibariyle ortada fekki gereken ya da fek edilmeyen haciz bulunmadığını savunmuştur.

 

Şikâyetli avukat E.M. önceki savunmalarında özetle; Şikâyetçi vekili sıfatıyla dilekçeyi veren kişinin TBB kayıtlarında kaydına rastlanmadığını, şikâyetçi tarafından icazet verilmezse şikâyet dilekçesinin geçersiz sayılacağını, Av. Ö.T. ve Av. O.Ü.T.’nin yanında bağlı avukat olarak çalıştığını ve dosyalarda yetki belgesi ile işlem yaptığını, hacizlerde istisnai haller dışında görev almadığını, şikâyete konu icra dosyasında yaptığı işlemlerin diğer şikâyetli avukatın talimatları dairesinde yapıldığını, takibin kesinleşmesinden sonra Av. Ö.T.’nin borçlu ile anlaşarak icra harç ve masraflarının borçlu tarafından karşılanması, haciz feklerinin borçlu tarafından takip edilmesi şartıyla alacak miktarının bir kısmının ödenmesi halinde ibraname verileceği dosyadan gönderilen haciz ihbarnamelerinin fek edileceği, çek aslının borçluya iade edileceği konusunda anlaştıklarını, yazıların takibinin zaten borçlunun sorumluluğunda olduğunu, yetki belgesi ile yaptığı hiçbir işlemde Avukatlık Yasası ve Meslek Kurallarına aykırılık bulunmadığını, zarar meydana gelmiş ise bunun ilgilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmekten kaçınması sonucu ortaya çıktığını, buna rağmen masrafın diğer şikâyetli avukat tarafından karşılanarak dosyanın tümüyle kapatıldığını savunmuştur.

 

İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatların disiplin kovuşturmasına konu eylemleri nedeniyle ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/109 Esas sayılı dosyası ile “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan yapılan yargılama sonucunda Mahkeme’nin 29.07.2010 günlü ve 2010/348 Karar sayılı kararıyla ayrı ayrı beraatlarına karar verildiği, kararın Yargıtay ... Ceza Dairesi’nin 2013/7179 Esas, 2015/7985 Karar sayılı ve 09.03.2015 tarihli kararıyla onanmakla kesinleştiği,

 

Mahkeme’nin “Sanıkların görevlerini kötüye kullandıklarına dair cezalandırılmaları için kesin inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığından ayrı ayrı beraatlarına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle anılan hükmün kurulduğu,

 

25.12.2006 tarihli ve Alacaklı … Hizmetleri A.Ş. adına vekili Avukat Ertan Mitap imzalı ibranamede “Müvekkil … Hizmetleri A.Ş.’nın alacaklısı olduğu ... İcra Md.’nün 2006/17416 E sayılı dosya kapsamı ile ilgili olarak, haricen tarafımıza ödemiş olmakla H.A. işbu dosya borcundan tarafımızca ibra olunmuştur.” ifadelerinin yazılı olduğu,

 

Bir diğer ibranamede ... İcra Müdürlüğünün 2006/17416 Esas sayılı dosyasından alacaklı … adına yapılmış bulunan icra harç ve masraflarına mahsuben 1.650,00 YTL borçlu H.A.’nın temsilen M.I.’tan elden teslim alınmıştır. 25.12.2006” sözlerinin yazılı olduğu,

 

Şikâyetli avukat E.M.’nin disiplin sicil özetinde herhangi bir disiplin cezasının bulunmadığı,

 

Şikâyetli Avukat Ö.T.’nin disiplin sicil özetinde 13.07.2013 tarihinde kesinleşmiş kınama cezasının bulunduğu anlaşılmaktadır.

 

Şikâyetçi vekili 17.08.2015 kayıt tarihli itirazında özetle; Dosya borcunun tüm harç ve masraflar ile yatırılmasına rağmen gerekli harçların yatırılıp dosyanın işlemden kaldırılmadığını, araçlarına haciz konulduğunu, hacizlerin kaldırılmadığını, bu işlemlerin kaldırılması için defalarca şikâyetli avukatlar ile görüştüğünü, ancak dosyanın halen derdest olduğunu, zarara uğradığını, şikâyetli avukatlar hakkındaki ceza davasının kesinleşmediğini belirtmiş; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Avukatlık Yasasının 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”

 

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

 

İbranamede “H.A. tüm dosya borcunu haricen tarafımıza ödemiş olmakla H.A. işbu dosya harç ve masrafları borcundan tarafımızca ibra olunmuştur.” sözleri yazılı olduğuna göre dosyanın işlemden kaldırılmasının gerektiği açıktır. Alacağını tahsil eden alacaklının dosya ile ilgili işlemleri tamamlaması, varsa hacizleri kaldırması gerekir. Bunu borçludan beklemek avukatlığın özenle yapılması ilkesi ile de bağdaşmaz.

 

Şikâyetli Avukatların yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında, eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu oluşturmadığına ilişkin hukuksal değerlendirmesi isabetli olmamakla Şikâyetli avukat E.M.’nin eylemi Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğundan disiplin cezası tayinine, cezaların şahsiliği ilkesi gereği Şikâyetli avukat Ö.T. hakkındaki disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikâyetçi H.A. vekili Avukat A.İ.A.’nın itirazının kısmen kabulü ile;

 

1-…Barosu Disiplin Kurulu’nun ayrı ayrı “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 22.06.2015 gün ve 2009/821 Esas, 2015/363 Karar sayılı kararının Şikâyetli avukat Ö.T. yönünden ONANMASINA,

 

2- … Barosu Disiplin Kurulu’nun ayrı ayrı “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 22.06.2015 gün ve 2009/D.821 Esas, 2015/363 Karar sayılı kararının Şikâyetli avukat E.M. yönünden KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat E.M.’nin “Kınama Cezası İle Cezalandırılmasına”,

 

3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere, Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy