Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1086 S. K. m. 409) (7201 S. K. m. 35) (1136 S. K. m. 34) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E: 2011/320
K: 2011/499
T: 23.07.2011 
İtirazın süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikayetli avukat hakkında “Şikayetçinin vekili olarak takip ettiği davaları takip etmeyerek, HUMK’un 409. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına sebebiyet verdiği” iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulu’nca eylem sabit görülmüş ve disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukata tüm tebligatlar Tebligat Yasası’nın 35. maddesine göre yapılmıştır.
Kovuşturmadan haberdar olup olmadığı anlaşılamayan şikayetli avukat aşamalarda savunma vermemiştir.
İncelenen dosya içeriğinden, şikayetli avukatın Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/210 Esasında kayıtlı “Tazminat davası”nın 09.02.2007 tarihli duruşmasına katılmadığı için dosyanın işlemden kaldırıldığı, davanın şikayetçi tarafından aynı gün yenilendiği anlaşılmıştır.
Şikayetli avukat hakkında aynı eylem nedeniyle yapılan ceza soruşturmasında eylemin zarar doğurmaması gerekçe gösterilerek soruşturma izni verilmesine yer olmadığına ancak disiplin yönünden gereğinin merciinde takdir ve tayin olunmasının uygun olacağı belirtilmiştir. Ceza soruşturmasının sonucu bekleyen Baro Disiplin Kurulu eylemi Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3 ve 4. maddelerine aykırı bularak şikayetli avukatın uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş, karara karşı şikayetçi tarafından süresi içinde itiraz edilerek takdir edilen cezanın az olduğu ve şikayetli avukatın daha ağır bir ceza ile cezalandırılması talep edilmiştir.
Avukat, takibinde hukuki yarar görmediği iş veya iş teklifi konusunda, iş sahibini uyarmak ve hatta teklifi ret etmek sorunda olduğu gibi, bir haktan vazgeçme anlamında ki eylem ve işlemlerinde mutlak surette, vekil edeninden yazılı belge almak zorundadır.
Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancı ve mesleğe güveni sağlayacak nitelikte, mesleği itibarını zedeleyecek her türlü davranıştan özenle kaçınmak zorundadır. Avukat takip ettiği davada, görevini savsaklayarak, ya da görevini kötüye kullanarak, vekil edeninin zararına sebebiyet veremez.
Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık Yasası’nın ve Türkiye Barolar Birliği’nin Meslek Kurallarına uymak zorundadır.
Şikayetli avukatın, vekil edeni olan şikayetçinin yazılı olurunu almadan, takip ettiği davanın duruşmasına katılmayarak müracaata bırakmasından ibaret eylemi Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3 ve 4. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiğinden, disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulu’nca eylemin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin hukuksal değerlendirmesi isabetli bulunmuş ise de eylemin Avukatlık Yasası’nın 6. Kısmında yer alan 34 maddede açıkça tanımlanan özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil etmesi nedeniyle aynı Yasa’nın 136/1. maddesi uyarınca en az kınama cezası tayini gerekirken uyarma cezası tayininde hukuki isabet görülmemiş uyarma cezasının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak şikayetçinin itirazının kabulü ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesini” ilişkin kararının “Kınama” cezasına çevrilmesi suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Şikayetli Avukat Murat’ın KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy