Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 36, 134)

 

E: 2017/860

K: 2018/78

T: 20.01.2018

 

Şikayetli avukatlar hakkında; “Şikayetli avukat Z.K.’nın vekaletname almamış olmasına rağmen diğer vekalet alan avukat H.K. ile yapılan görüşmede öğrendiklerini tanık olarak mahkemede anlatarak Avukatlık Kanunu’nu ve TBB Meslek Kuralları’nı ihlal ettiği” iddiası üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında, eylem sabit görülerek ayrı ayrı ceza tayin edilmiştir.

 

Şikayetli H.K.’nın önceki savunmalarında özetle; şikayetçi arasında vekalet ilişkisi olmadığı için meslek sırrını ihlal ettiği yönündeki şikayete anlam veremediğini, mesleğin itibarını, ahlak ve ödevlerini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunduğu iddiasının söz konusu olmadığını, tüm bunların şikayetçinin kişisel varsayımları ve çıkarımlarından olduğunu, Avukatı olduğu M.S.’nin 28.09.2015 tarihinde ofisine gelerek şikayetçi K.S.’nin sadakatsiz davrandığına ilişkin elinde telefon kayıtları olduğunu belirterek davalı K.S. ile anlaşmalı boşanmak için anlaştıklarını ve anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamak üzere anlaşıp hazırladığı protokolü K.S.’nin imzalaması gerektiğini belirttiğini, tarafların ofisine geldiğinde K.S.’nin yüklü miktarda nafaka ve müvekkiline ait evin yarısını istemesi üzerine, bu konuşmalar esnasında da ortağı olduğu şikayetli diğer avukat Z.K.’nın aynı zamanda toplantı odası olarak kullanılan odadan alması gereken birkaç parça eşya sebebiyle girmiş olması ve bu esnada müvekkili olmayan K.S.’nın müvekkili M.S.’yi aldattığına dair söylemlerini sessiz kaldığına dair ve anlaşmalı boşanmanın sağlanamamasının diğer sebeplerine tanık olduğunu, bu anlaşmanın sağlanamaması üzerine tarafların ofislerinden ayrıldığını, akabinde şikayetçi K.S. tarafından şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açıldığını, bu boşanma davasında da tanık olarak dinlenen Avukat Z.K.’nın anlaşamama nedenlerine ilişkin tanıklık yaptığını, sır saklama yükümlülüğü açısından herhangi bir ihlalinin söz konusu olmadığını, bu yükümlülüğünün kendi müvekkiline karşı olduğunu yoksa vekalet ilişkisi olmayan kişilere karşı olmadığını, davayı şahsileştirmediğini, şikayetçi K.S.’nin müvekkilini aldatma iddialarına karşılık susmasını dilekçesinde belirterek hayatın olağan akışı içerisindeki bir hususu yalnızca tespit ettiğini beyan etmiştir.

 

Şikayetli Z.K.’nın önceki savunmalarında özetle; tanıklık yapmanın kamusal bir hizmet olup kanunen bir zorunluluk olduğunu ve şikayete konu suçu işlemediğini beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında Baro Yönetim Kurulu’nun 28.03.2017 günlü kararı ile şikayetli avukatlar hakkında Avukatlık Kanunu’nun 34, 36, 134, TBB Meslek Kuralları’nın 3, 5, 6 ve 37. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere ayrı ayrı disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetçi K.S.’nin boşanma davası protokolü hazırlanması amacıyla eşi M.S. ile birlikte şikayetli avukat H.K.’nın ofisine gittikleri, görüşme neticesinde anlaşma sağlanamadığı ve protokol hazırlanmadığı, daha sonra M.S.’nin vekili sıfatı ile ... 6. Aile Mahkemesi 2015/714 esas sayılı dosyası ile zina sebebine dayalı olarak boşanma davası açtığı,

 

Şikayetçi tarafından ... 1. Aile Mahkemesi 2015/728 esas sayılı dosya ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açıldığı, her iki dosyanın birleştirildiği, şikayetli avukat Z.K.’nın 22.03.2016 tarihli celsede tanık olarak beyanda bulunduğu ve şikayetçinin olay günü ofisine geldiğinde diğer şikayetli avukat H.K. ile tarafların konuşmalarına şahit olduğu olayları anlattığı,

 

Baro Disiplin Kurulu’nun “…Şikayetli avukatların eylemlerinin Avukatlık Kanunu’nun 34, 36, 134, TBB Meslek Kuralları’nın 3, 4 ve 37. maddelerini ihlal ettiği anlaşılmıştır. ” gerekçesiyle oy çokluğu karar verdiği,

 

Karşı oy yazının “…Şikayetli avukat Z.K.’nın şikayetçi K.S.’dan öğrendiği ve açıkladığı herhangi bir sır olmadığı, yaptığı tanıklığın yakınıcıdan edindiği herhangi bir bilgi veya beyana dahi dayanmadığı, sadakatsizlik iddiasının şikayetçinin eşi tarafından ortaya atılmış bir konu olduğu, bunun üzerine şikayetçinin sessiz kalmasının saklanması gereken bir sır, açıklanmaması gereken bir bilgi vasfında olmadığı, şikayetli avukatın tanıklıktan kaçınma hakkı bulunmadığı, bu hususta yargılama esnasında şikayetçi tarafın herhangi bir usulü itirazda bulunmadığı anlaşıldığından Avukat Z.K. hakkında Disiplin Cezası Tayinine Yer olmadığı, şikayetli avukat H.K.’nın durumunun da avukat Z.K.’dan farklı bulunmadığı, şikayetçinin şikayetli avukatın müvekkili olmadığı, müvekkilinin eşi olduğu, sadakatsizlik iddiasını müvekkilinden aldığı bilgi üzerine davada kullanmasının müvekkilinin onayı dahilinde hukuki bir argüman olarak kullanılmasının usul ve yasaya aykırı bir yanı bulunmadığı, bu haliyle şikayetli avukatın sır saklama yükümlülüğüne aykırı bir davranışı bulunmadığı, anlaşıldığından her iki avukat hakkında Disiplin Cezası Tayinine Yer Olmadığı düşüncesiyle karara muhalifiz.”  şeklinde olduğu,

 

Şikayetli avukatların disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikayetli avukat Z.K.’nın 02.08.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla Baro Disiplin Kurulu’nun hakkında tesis ettiği disiplin cezasının kaldırılmasını talep ettiği,

 

Şikayetli avukat H.K.’nın 22.08.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki savunmalarını tekrarla şikayetçinin müvekkili olmadığını o sebeple şikayetçi ile müvekkil vekil ilişkisini doğuracak bir konuşma geçmediğini, şikayetçinin ofise geliş amacının müvekkili ile anlaşmış olmalarına karşılık protokol imzalamak olduğunu, avukat olarak müvekkilinin hakkını arama çabası içinde olduğunu beyanla aleyhine tesis edilen disiplin cezasının kaldırılmasını talep ettiği,

 

İtiraz dilekçelerinin şikayetçi vekiline tebliğ edildiği, şikayetçi vekilinin itirazlara cevap vermediği görülmüştür.

 

Dosyanın incelenmesinde şikayetçi K.S. ve eşi M.S.’nin anlaşmalı boşanma amacı ile şikayetli avukat H.K.’nın bürosuna gittikleri konusunda şikayetli avukatların da kabulü olduğu, K.S. ve Eşi M.S.’nin anlaşmalı boşanma konusunda uzlaşamadıkları ve M.S.’nin şikayetli avukat H.K.’yı kendisini temsil etmesi için vekalet verdiği anlaşılmaktadır.

 

Şikayetli avukat H.K.’nın bu vekaleti üstlenerek şikayetçi ile eşinin kendisine anlaşmalı boşanma davası için başvurduğunda taraflar arasındaki ilişkileri ve onların beyanları ile iki tarafın da söylemlerine ve kanıtlarına vakıf olduğu, onları anlaşmalı boşanma konusunda bilgilendirdiği ve bu protokol konusunda yardımcı olduğu anlaşılmaktadır. Şikayetli avukatın bu eylemleri nedeniyle Avukatlık Kanunu’nun 36. maddesinde belirtilen sır saklama yükümlülüğüne aykırı davrandığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

 

Diğer şikayetli avukat Z.K. diğer şikayetli avukat H.K.’nın kendisini tanık olarak göstermesinden de anlaşılacağı üzere; şikayetçi K.S. ve eşi M.S.’nin avukat H.K. ile yaptıkları konuşmalara tanık olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle Şikayetlinin tanık olarak mahkemede dinlenmesi eyleminin; Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 37/a maddesindeki “avukat, davasını almadığı kimselerin başvurması nedeni ile öğrendiği bilgileri de sır sayar. Avukatlık sırrının tutulması süresizdir, meslekten ayrılmak bu yükümü kaldırmaz.” düzenlemesine aykırı davrandığı kanaatine varılmıştır.

 

Belirtilen nedenlerle, şikayetli avukatların itirazlarının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun kararının onanması gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü;

 

1-Şikayetli avukatların itirazlarının reddine; ... Barosu Disiplin Kurulu’nun ayrı ayrı “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 09.06.2017 gün ve 2017/37 Esas, 2017/103 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy