Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 137)
E.2003/42
K.2003/147
T.09.05.2003
Şikayetli avukatın üstlendiği işten dolayı mahkemeye yatırılması gereken harç ve masrafları müvekkiline bildirme yükümlülüğünü yerine getirmediği ve bu neden ile davanın açılmamış sayılmasına neden olduğu görüşü ile açılan disiplin kovuşturması sonunda, Baro Disiplin Kurulu'nca eylemi sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat Baro Disiplin Kurulu'ndaki savunmasını duruşmalı yapacağını ve savunma tanıkları olduğunu belirtmesi üzerine Baro Disiplin Kurulu'nca şikayetli avukata duruşma günü olarak 14.03.2002 tarihi bildirilmiştir.
Duruşma gününü bildiren tebligatın şikayetli avukata 11.03.2002 tarihinde yapılması üzerine, şikayetli avukat 13.03.2002 tarihinde Kadıköy ve Tuzla Mahkemelerinde 2002/775 ve 2001/507 esas sayılı davaları olduğunu,14.03.2000 tarihinde de İzmir'de okuyan kızının hastalığı sebebi ile İzmir'de bulunması gerektiğini belirterek Baro Disiplin Kurulu'na mazeret bildirmiştir.
Baro Disiplin Kurulu'nun 14.03.2002 tarihli duruşmada şikayetlinin hastalığını teyit eden rapor sunmadığını gerekçe göstererek mazereti kabul etmediği anlaşılmıştır.
Baro Disiplin Kurulu'nun şikayetlinin mazeretini kabul etmemesi yerinde görülmemiştir. Zira duruşma gününü belirten davetiye, duruşmanın yapılacağı tarihten üç gün önce (11.03.2002 günü) tebliğ edilmiş olup, bu kısa süre içinde avukatın önceden planladığı işlerini ayarlayıp duruşmaya katılmasının mümkün olmayabileceği düşünülmelidir. Kaldı ki, Şikayetli İstanbul Kadıköy ve Tuzla Mahkemelerindeki davalarının dosya numaralarını da bildirmiştir. Ayrıca, kızının hastalığı nedeniyle İzmir'de olması gerektiğine ilişkin mazeretin raporla belgelenmediği nedeniyle bir defaya mahsus olmak üzere kabul edilmemiş olması da doğru bulunmamıştır.
Avukatlık Yasası'nda duruşmaya çağrı yazısının tebliği ile duruşma tarihi arasında ne kadar süre olması gerektiği hakkında açıklık olmamakla birlikte, bu hususta yasanın 137.maddesi hükmünün kıyasen uygulanması ve en az on günlük bir sürenin tanınması hakkaniyete uygun ve makul bir çözüm olarak kabul edilmelidir.
Bu durumda mazeretin kabul edilmemiş olması savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracağından, şimdilik işin esasına girilmeden kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Sonuç olarak, itirazın yukarıda açıklanan nedenle kabulü ile, şikayetli avukata çağrı kağıdı gönderilmesi, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi için Antalya Barosu Disiplin Kurulu'nun “kınama” cezası verilmesine ilişkin kararının bozulmasına, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy