Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 39)
E. 2006/395
K. 2006/474
T. 22.12.2006
Şikayetli avukat hakkında, Silifke Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/139 esas sayılı dosyasında yargılanan sanıklar B.K. ve Ş.G.’nin savunmalarını şikayetçiye yazılı bildirimde bulunmaksızın üstlenerek Avukatlık Yasası 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39.maddesine aykırı davrandığı iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat, yaklaşık aynı tarihlerde şikayetçiden habersiz kendisine, kendisinden de habersiz şikayetçiye vekaletname verildiğini, dosyada vekaletnameyi görünce şikayetçi ile görüştüğünü, Mersin il merkezinde faaliyet gösteren şikayetçinin ulaşım güçlükleri nedeniyle davadan çekileceğini bildirdiğini, disiplin sicilinde herhangi bir ceza olmadığını, suç sabit görüldüğü takdirde uyarı cezası verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İncelenen dosya kapsamından;
Silifke Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/149 esas sayılı dosyasında yargılanan sanıklar B.K. ve Ş.G.’nin 16.03.2005 tarihinde şikâyetçiyi vekil tayin ettikleri, vekâletnamenin aynı gün dosyaya ibraz edildiği,
Sanıkların 18.03.2005 tarihinde şikâyetliye vekâletname verdikleri, vekâletnamenin 21.03.2005 tarihinde dosyaya ibraz edildiği,
Şikayetçiye yazılı bildirimde bulunulmadığı görülmüştür.
Avukatlık Yasasının 172. maddesinde işin başka avukata verilmesi halinde “ iş sahibi ile avukat arasındaki hukuksal ilişki ” düzenlenmiş olup, bu madde hükmünün kovuşturma konusu olayla ilgisi bulunmamaktadır. İşin başka avukata verilmesi halinde “ avukatlar arasındaki hukuksal ilişki ” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinde düzenlenmiştir.
Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası uygulama incelendiğinde;
Paris Barosu İç Tüzüğünün 9.1 maddesi “ Teklif edilen bir davayı üstlenen avukatın, müvekkilin danışmanı veya savunması sıfatıyla bir veya birçok meslektaşının bu davayı yüklenip yüklenmediğini araştırması gerekir.
Bir meslektaşının yerine geçmeyi kabul eden avukatın her şeyden önce yazılı olarak kendisine haber vermek ve kendisine varsa alacağı miktarın ne olduğunu sorması gerekir.”,
Alman Meslek Kurallarının 15.maddesi, “ Avukat, başka bir avukata verilen bir vekâleti üzerine aldığında, önceki avukatın, vekâletin devredilmesinden derhal haberdar edildiğinden emin olmalıdır.
Başka bir avukatın yanı sıra vekâlet üstlenen bir avukat, vekâletini devraldığını bu avukata derhal bildirmelidir.”,
Vod Kantonu Meslek Kuralları madde 35, “ Acele haller dışında avukat kendisinden evvelki meslektaşının ücretinin ödenmiş olduğuna kanaat getirdiği veya rızasının mevcut olduğu hallerde davayı kabul eder.
Acele halin sona ermesinden sonra, ancak evvelki meslektaşının ücretinin ödenmiş, eğer ihtilaflı ise tevdi edilmiş olmak şartı ile vekâletname devam eder.”,
Avrupa Birliği Meslek Kuralları madde 5.5 , “ Bir avukat herhangi bir davada veya meselede başka bir avukat tarafından temsil edildiğini veya danışma hizmeti aldığını bildiği bir kişiyle o kişinin avukatının muvafakati olmadan o dava veya mesele hakkında doğrudan haberleşemez ( haberleştiği zaman da diğer avukata bilgi vermek zorundadır) .”,
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39.maddesi “ İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata da vekâletname vermek isterse ikinci avukat işi kabul etmeden önce ilk vekâlet verilen avukata yazıyla bilgi vermelidir.” , hükümlerini amirdir
Avukat Ali Haydar İzkent’in 1940 basım tarihli Avukatın Hukuku isimli kitabının 647–654. paragrafta;
“Hakkın zaferi ve müşterinin menfaati yanında avukatın şahsi mevkiinin ve hissiyatının da az çok rol oynadığı bir alanda, kin, rekabet gibi insan kalbinin zaaflarına şahit olmak tabii olduğu halde, çok beğenilecek ve imrenilecek bir şeydir ki, avukatlar arasında rekabet hissine mağlup olanlar pek azdır. Bu meslekteki hulüs, çekememezlik kavgalarını yavaşlatmakta ve yumuşatmaktadır. Bu neden? Bu, şundandır ki, avukatın vakar ve haysiyeti, hulüs ve sadakati, hissiyatının ve şahsi menfaatinin üstündedir. Ve bunun böyle olması lazım geldiğini emreden nizamlar ve an’aneler vardır.
Yazıhanesine gelen yeni müşteri ile görüşürken avukat, münasebet düşürerek, bu işini başka bir avukatla konuşup konuşmadığını sormalıdır. Hele iş başlamış veya ilk kararı alınmış bir dava ise, bunu araştırmak çok lazımdır. Kendisinden evvel başka bir meslektaşının el koyduğu ihtilafı hiçbir kaygu göstermeksizin benimseyen avukat, arkadaşına karşı hoş görülmeyen bir rekabet hissile ve menfaat hırsile hareket etmiş olur.
Üstad Payen’in dediği gibi (Onun aylardan beri mühim kısımları ile uğraştığı bir işi üzerine almak, affolunmaz bir düşüncesizliktir.)
İştirak ettirilen avukata düşen vazife, böyle bir teklif karşısında refikle görüşerek sözle ve yazı ile nezaket müsaadesini almaktır. Bunu yapmadıkça müdafaaya iştiraki kabul eden arkadaş, meslektaşlık hukukuna riayet etmemiş olur.” sözleri ile bilgilendirme yükümlülüğünün mesleki dayanışma ve düzen geleneklerinin gereği olduğunu açıklamıştır.
Bir meslektaşının yerine geçmeyi kabul eden avukatın, her şeyden önce yazılı olarak meslektaşına haber vermesi, varsa alacağı ücretin tahsiline çalışması, meslektaşlık hukukunun gereğidir.
Görüldüğü üzere uluslararası uygulama da bu yönde olup, meslektaşın onuru, emeği ve ücretine saygı, mesleğin olmazsa olmaz koşuludur.
Avukatlık Yasası madde 34, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Avukat kendine iş sağlama ve meslektaşlar arasında haksız rekabet yaratacak her türlü davranıştan özenle kaçınmalıdır.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. ncu maddesine göre, ikinci avukat işi kabul etmeden önce ilk vekâlet verilen avukata YAZIYLA bilgi vermek zorundadır.
Bu nedenlerle, eylemin Avukatlık Yasası 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesine aykırı olmakla disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulunun hukuksal değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ise de, şikâyetlinin savunması, disiplin sicil özetinde disiplin cezasının olmaması ve Avukatlık Yasasının 158.maddesindeki ilkelerde nazara alınarak, eylem ile ceza arasında adaletli bir dengenin sağlanması amacı ile şikâyetli hakkında tayin edilen kınama cezasının uyarma cezasına çevrilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikâyetli Avukat F.M.’nin itirazının kabulü ile, Mersin Barosu Disiplin Kurulu’nun “kınama” cezası verilmesine ilişkin kararının “Uyarma” cezasına çevrilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Şikayetli Avukat F.M.’nin UYARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy