Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 38, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 36)
E. 2009/699
K. 2010/184
T. 30.04.2010 
Şikayetçi, Ç. Akaryakıt Ürünleri Nak. İnş Tur. Ltd. Şti. işçisi olarak çalışmakta iken, iş akdinin sona erdirildiğini, ödenmeyen işçilik alacakları ve tazminatları için Ankara 9 İş Mahkemesinde 2002/1021 Esas sayılı tazminat davasını açtığını, işveren şirketin kendisi hakkındaki şikayeti üzerine Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinde 2003/843 Esas sayılı davanın açıldığını ve beraat ettiğini, ayrıca hakkında Ankara 6. İş Mahkemesinde 2002/2121 Esas sayılı tazminat davası açıldığını halen devam ettiğini, işten çıkarılması, tazminat davası açması ve alınan kararı Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2007/10422 Esas sayılı dosyası ile takip konusu etmesi üzerine, şirkette işe girişi sırasında işveren tarafından alınan teminat senedinin tahrif edilerek vade tarihinin, miktarının değiştirilip, şikayetli avukatlardan D.K.’nin babası A.K.’ya ciro edilerek, şikayetli avukatlar tarafından Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2007/15020 Esas sayılı dosyası ile takip konusu ettiklerini, takibin iptali istemi ile açılan Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/1038 Esas sayılı dosyasında şikayetli avukatlardan D.K.’nin alacaklı vekili, Ö.S.’nin borçlulardan G.Ç.’nin vekili olarak yer aldığını ileri sürerek şikayetçi olmuş, açılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukatlar savunmalarında, ayrı ayrı, kendilerinin Ç. Akaryakıt Ürünleri Nak, İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti. nin vekilleri olduklarını, G.Ç.’nin şahsi vekili olmadıklarını, şirket vekili olarak Ankara 9. İş Mahkemesinin 2002/1021 Esas sayılı dosyasında görev aldıklarını, Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2007/15020 Esas sayılı icra takibinin Avukat D.K. tarafından yapıldığını, takip talebindeki Avukat Ö.S. isminin sehven yer aldığını, altındaki imzanın da ona ait olmadığını, takip konusu senedin sebepten ayrı olarak ciro alan tarafından takip edilmesi nedeni ile senet ile ilgili iddiaların kendilerini bağlamayacağını ileri sürmüşler, Avukat Ö.S. itiraz dilekçesinde ayrıca, Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/1038 Esas sayılı dosyasında G.Ç. vekili olarak kendisinin görev almadığını, bu kişinin şahsi vekaletnamesinin olmadığını, Avukat Ö.Ç’nin vekil olduğunu ileri sürmüştür.
Dosyada örnekleri bulunan vekaletnamelerin incelenmesinde; 24.06.2004 tarih 7598 sayılı vekaletname ile Ç. Akaryakıt Ürünleri Nak. İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti. ni tek başına temsile yetkili müdürü olarak G.Ç. tarafından ……. adresinde Avukat Ö.Ç’ye vekaletname verildiği,
Avukat Ö.Ç’nin bu vekaletnameyi 6. İş Mahkemesinin 2002/2121 Esas sayılı dosyaya ibraz ettiği,
Aynı şekilde, Ankara 24. Noterinin 17.09.2007 tarih ve 21418 sayılı vekaletnamesi ile tek başına temsile yetkili müdürü G.Ç. tarafından her iki şikayetli avukatın şirket vekili olarak görevlendirildiği anlaşılmaktadır.
Şikayetli avukatlar Ankara 9. İş Mahkemesinin 2002/1021 Esas sayılı davasını önceki vekillerin ayrılmasından sonra takip ettiklerini beyan etmektedirler. Dosyada bulunan, 2002/1021 esas, 2007/520 karar sayılı kararda da davalı şirket vekili olarak Avukat D.K.’nin adı bulunmaktadır.
Ankara 8. Noterliğinin 15.03.2005 tarih 3781 sayılı vekaletnamesi ile A.K.’nin her iki şikayetli avukatı birlikte vekil tayin ettiği görülmektedir.
Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2007/15020 Esas sayılı icra takibi, bu vekaletname eklenmek suretiyle alacaklı vekili Avukat Ö.S. olduğu belirtilerek başlatılmıştır. Bu takibin iptali istemi ile açılan dava 8. İcra Hukuk mahkemesinde görülmüş ve 18.09.2008 tarih, 2007/1036 esas, 2008/848 karar sayılı karar ile takibin iptaline karar verilmiştir. Kararda davalılardan alacaklı A.K. vekili olarak Avukat D.K., diğer davalı borçlu G.Ç. vekili olarak Avukat Ö.S. adları bulunmakta, adresleri olarak her ikisinin de ……… gösterilmektedir.
Bu belgeler karşısında, şikayetli avukatların Ç. Akaryakıt Ürünleri Nak. İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.nin vekilleri oldukları, vekaletnamenin tek başına şirketi temsile yetkili G.Ç. tarafından verildiği, şikayetli avukatların ayrıca A.K.’nin birlikte vekili oldukları, her iki şikayetli avukatın da aynı büro ortağı olarak çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Yapılan icra takibinde Avukat Ö.S.’nin adının sehven yazıldığı iddiası, aynı dosyaya ibraz edilen vekaletnamede vekil olarak görevlendirilmiş olması karşısında geçerli kabul edilmemiştir. Takibi kendisinin düzenlememiş olması veya takip talebindeki imzanın kendisine ait olmaması durumu değiştirmemektedir. Nitekim 9. İş Mahkemesinin 2002/1021 Esas sayılı dosyasında da birlikte şirket vekili olarak vekaletname ibraz ettikleri halde, davayı Avukat D.K.’nin takip ettiği ilgili karar örneğinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, her iki avukatın şirket vekili oldukları halde aynı zamanda şirketi tek başına temsil etmeye yetkili G.Ç.’nin de borçlu olduğu iddiası ile icra takibi yaptıkları, takibin iptali istemi ile açılan davada yer aldıklarını göstermektedir. Şikayetli avukatlardan birinin vekaleti olmasa, ya da yapılan işlemlerden bazılarında yer almamış olsa dahi, bu yasak değişmemektedir. Çünkü Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36/2 maddesine göre “Ortak büroda çalışan avukatlar da yararları çatışan kimseleri temsil etmemek kuralı ile bağlıdırlar.”
Dosyada bulunan Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesinin kararı ile icra takibi konusu edilen senedin, şikayetçinin adı Ç. Ticaret biçiminde iken işvereni olan G.Ç. lehine düzenlenmiş olması, vade tarihi ve miktar bölümünde tahrifat olduğunun tespit edilmiş bulunması karşısında, senedi elinde bulunduran şirketin vekilleri olması, ciro edilen ve takip alacaklısı olan A.K.’nin Şikayetli Avukat D.K.’nin babası olması dikkate alındığında da eylemlerin Avukatlık Yasasının 38/b ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36. maddesine aykırı olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin suçunu oluşturduğu yönündeki kabulünde ve gerekçelerinde hukuksal isabetsizlik bulunmamış Avukatlık Yasasının 136/1 maddesine göre eylem Avukatlık Yasasının 6. kısmında yer alan hükümlere aykırılık oluşturmakta olduğundan takdir ettiği kınama cezasında da hukuki isabetsizlik bulunmamış kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak; şikayetli avukatların itirazlarının reddine, Baro Disiplin Kurulu’nun her iki şikayetli avukatın ayrı ayrı “Kınama cezası verilmesine” ilişkin kararının ayrı ayrı ONANMASINA oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy