Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134) (5237 S. K. m. 62, 125) (5271 S. K. m. 231) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4, 5)
E. 2014/601
K. 2014/780 
T. 22.11.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikâyetli Avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 30.01.2012 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.02-101-05-34-0551-2012/3160 sayılı ‘Olur’u ile “Katılan vekili sıfatıyla takip ettiği, sanık müşteki M. A.’ın görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik suçlarından … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/84 Esasına kayden görülmekte olan kamu davasının 05.07.2011 tarihi duruşmasında, savunmasını yapan müşteki sanığa yönelik “pislik”dediği iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası tayin edilmemiştir.
Şikâyetli Avukatın savunmasında “05.07.2011 tarihinde … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan 2011/84 Esas sayılı dosya sanığı Avukat M. A. davasında müdahil şirket vekili olarak görevlendirildim. Tarafımdan Başkanlığınızın 2011/Ş. 1084 sayısına kayıtlı şikâyet dilekçemde de izah ettiğim veçhile yukarıda belirttiğim davanın duruşması sırasında sanık Avukat M. A.’a avukatlık onuruna aykırı davranışları karşısında ihtar anlamında “pislik yapma” kelimelerini sarf ettim. … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanık olan avukat kendisinden şikâyetçi olacağımı anladığından olsa gerek, hemen iş bu şikâyeti yapmıştır. Nitekim şikâyetçi avukat bila tarih dilekçesinde sarfettiğim sözcüğün yalnızca bir kelimesini kullanarak kendisine hakaret edildiğinden bahsetmektedir. Bu hususun da duruşma zaptına geçirildiğini bildirmektedir. Ancak duruşma zaptına bakıldığında görülecektir ki, tanıkları kendi eşi ve arkadaşlarıdır,“pislik” kelimesinin mahkeme heyeti tarafından duyulmadığı açıkça zapta geçirilmiştir. Mahkeme heyetinin müdahil vekili olarak bana daha yakın bir konumda olması, buna rağmen “pislik” kelimesini duymadıklarını beyan etmesi, sanık avukatın “ben şikâyet edeyim de ne olursa olsun” politikasını izlediğini açıkça göstermektedir. Kaldı ki, … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanık avukatın müvekkil şirketi müdafaa etmek isteyen her avukat arkadaşı ve şirket yetkilileri ile Yeminli Mali Müşaviri olur olmaz ithamlarla şikâyet etmesi de bunun en büyük kanıtıdır. Ayrıca, … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanık olan şikâyetçi avukatın şikâyetinde benim soyadımla ilgili beyanlarda bulunması kötü niyetinin açıkça ifadesidir. Zira boşandığım günden beri meslekte tanındığım Soysal adım kullanmaktayım. Bu benimle eşim arasındaki bir problemdir. Tıpkı kendi eşi olan Avukat K. Ş. B.’in kendi kızlık soyadıyla baroda kayıtlı olup çalışması ve bazen de dilekçelerinde “Asrağ” soyadını kullanması gibi, yine şikâyetçi avukat Avukat S. Y.’ın tarafıma verdiği yetki belgesindeki adrese atıfta bulunarak sanki bir suç unsuru yakalamışçasına hareket etmesi ve bu hususu da şikâyet dilekçesinde vurgulamaya çalışması kötüniyetli tutum ve davranışının bir devamıdır.” dediği görülmüştür.
İncelenen dosya kapsamından Şikâyetli Avukat hakkında …4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/447 Esasında “hakaret” iddiası ile kamu davası açıldığı Mahkemenin 12.11.2013 gün ve 2013/437 Karar sayılı kararı ile “...Sanık N. C.’ın katılana yönelik hakaret eylemi sabit olduğundan, suçun işleniş biçimi göz önüne alınarak, aşağı sınırdan uzaklaşılmasına bir neden görülmediğinden, eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 125/1. maddesi gereğince 90 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCK’nun 125/4. maddesi gereğince hakaret alenen yapıldığından 1/6 oranında artırım yapılarak sanığın 105 gün adlı para cezası ile cezalandırılmasına, 5237 Sayılı TCK’nın 62. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirilerek 87 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nun 231/5. ve 6. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına” karar verildiği, karara itiraz edilmeden 20.11.2013 tarihinde kesinleştiği,
Mahkeme karar gerekçesinde “… 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05.07.2011 tarihli duruşma tutanağına, Av. N. S.'ın dosyaya 3 sayfalık yazılı beyanını tutanağı geçirildiği sırada, "Bu sırada sanık M. A.'ın söz alarak; yukarıdaki ibraz edilen belgelerin tutanağa geçirildiği sırada kendisinin suratına bakarak "pislik" kelimesini kullandığını (kendisine bu şekilde hitap ettiğini) söyledi, ancak söylenen sözlerin söylendiğinin iddia edildiği sırada mahkeme başkanınca tutanak yazdırılması nedeniyle Av. N. S.'ın iddia edilen sözleri söyleyip söylemediği duyulmadı.
Sanık M. A. söz alarak; duruşma salonunda dinleyiciler sırasında bulunan Av. A. S., Av. Z. K., Av. Ş. B. A. mahkeme başkanınca ibraz edilen belgelerin tutanağa geçirildiği sırada Av. N. S.'ın Av. Mahmut A.'a "pislik" kelimesini telaffuz ederek söylediğini bizzat duyduklarını söylediler." şeklinde geçtiği, her ne kadar sanık üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek, sanığın kendisine el işareti yapması nedeniyle "pislik yapma" şeklinde söz söylediğini iddia etmiş ve bir kısım tanıklarca sanığın "pislik yapma" şeklinde söz söylediğini doğrulamalarına karşın, katılanın el hareketi yaptığını görmediklerini beyan ettikleri, diğer bir kısım tanıkların ise, sanığın katılana "pislik" şeklinde söz söylediği, katılanın sanığa yönelik bir el hareketini görmediklerini beyan ettikleri, katılan beyanı, tanık anlatımları ve duruşma tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelik "pislik" şeklinde sözler söylediği kesin kanaate varılmakla, bu sözlerin katılanın şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer bireyler nezdindeki saygınlığına zarar verdiği kanaatine varılarak” sözlerinin yazılı olduğu,
Şikâyetli Avukatın disiplin sicilinde ceza bulunmadığı,
Şikâyetçinin 14.05.2014 kayıt tarihli dilekçe ile mahkemenin kesinleşmiş kararı ile suça konu fiilinin bulunduğunun kabul edilmesine karşın, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikâyetliye ceza vermediğini bildirerek kararın kaldırılarak Şikâyetli Avukata ceza verilmesini talep ettiği görülmektedir.
Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”
Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi   “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5. maddesi “Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 27/1. maddesi “Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini açıkça belirtemez.”
Avukatların sıfatları ne olursa olsun Mahkemelere ve kamuya açık alanlarda birbirlerine karşı daha duyarlı, dikkatli olmaları, gereksiz tartışmalardan kaçınmaları, kullandıkları sözlere ve yaptıkları davranışlara hakim olmaları meslek yemininin gereğidir.
Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.
Bu nedenlerle Şikâyetçinin de el kol hareketleri ve sözleriyle olaya sebebiyet verdiği ve bu nedenle haksız fiillere tepki olarak “pislik yapma” sözlerini kullandığı, bu nedenle disiplin cezası verilmesine gerek olmadığı yönündeki hukuksal değerlendirme isabetli görülmemiş ve Şikâyetçi itirazının kabulü ile disiplin cezası tayini gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetçi avukat M. A’ın itirazının kabulü ile
1- İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 24.04.2014 gün ve 2012/D.552 Esas, 2014/102 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat N. C.’ın Uyarma Cezası İle Cezalandırılmasına,
2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy