Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5237 S. K. m. 52, 62, 257) (1136 S. K. m. 34, 134, 136) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3, 4)

 

E: 2020/828

K: 2021/2

T: 21.01.2021

 

Şikayetli avukat hakkında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26.03.2012 günlü “Olur”u ile “Davacı müşteki O.G. vekili sıfatıyla, davalı F.G. aleyhine ... 1. Aile Mahkemesinin 2011/635 esasına kayden açtığı ‘Tedbir nafakasının kaldırılması’ konulu davanın 06.10.2011, 18.11.2011 ve 21.12.2011 tarihli duruşmalarına mazeretsiz katılmayarak müvekkilini davada gereği gibi savunmadığı” iddiası ile soruşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin davasında, eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.

 

Şikayetli avukat soruşturma ve kovuşturma aşamasında savunma vermemiştir.

 

Disiplin yargılamasına konu eylem nedeniyle yargılandığı mahkemedeki savunmasında; “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, müşteki O.G. benimle nafakanın kaldırılması hususunda dava açmam hususunda görüşme yaptı ben dava açılması ile ilgili kendisinden bir kısım masraf aldım ve bununla ilgili olarak davayı açtım, duruşma 9 günü başka bir duruşmam olduğu için başta bu dava dosyasına yetişebileceğim düşüncesi ile mazeret dilekçesi sunmamıştım, ancak bu dava dosyasının duruşmasına yetişemedim, duruşmaya katılamadığım için müşteki ile aramızda konuşma geçti ve bundan sonra diyalogumuz koptuğu için ben diğer duruşmalara da girmedim, olay bundan ibarettir, ben masraf olarak müştekiden başta 500-600 TL aldım daha sonra da yine yakın bir miktarı masraf olarak almıştım, müşteki ile bu olaydan sonra görüştüğümde kendisine parayı iade edeceğimi söyledim, üzerimde bulunmadığı için ödeyemedim ve kendisine senet verdim, halen imkan bulamadığım için bu parayı kendisine ödeyemedim, ben parayı ödeme konusunda kendisi ile telefonla görüşmek istedim ancak telefonlarıma cevap vermedi, bu gün kendisi ile görüştüğümde benim ile görüşmek istemediğini söyledi, suçsuzum beraatimi istiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 29.11.2017 günlü toplantısında şikayetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle, “Görevi Kötüye Kullanmak” suçundan cezalandırılması istemiyle ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/35 esasına kayden açılan kamu davasında, Mahkemenin 23.09.2013 gün ve 2013/257 karar sayılı ilamı ile; sanık şikayetli avukatın eylemine uyan TCK’nın 257/2, 62, 52/1-2. maddesi gereğince neticeten 1.500 TL Adli Para Cezası ile Cezalandırılmasına ve şartları oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın temyizde onanarak 02.05.2019 günü kesinleştiği,

 

Mahkemenin; “Katılanın tüm aşamalarda birbirini doğrulayan ifadeleri, sanık tarafından katılana 11.03.2013 tarihli 1500 TL bedelli 20.03.2013 tarihli senedin verilmiş olmasının katılanın sanığa harç masraf ve vekalet ücreti verdiğine dair beyanlarını doğrular mahiyette oluşu, sanığın duruşmaya yetişirim düşüncesiyle mazeret vermediği ve duruşmaya girmediği daha sonra katılanla diyaloğunun kopması nedeniyle diğer duruşmalara da girmediği şeklindeki savunmasının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olup avukatlık meslek kurulları da dikkate alındığında itibar edilmesinin mümkün olmaması, sanığın davacı vekili olarak açtığı dava dosyasının 06.10.2011, 18.11.2011 ve 21.11.2011 tarihli duruşmalara girmediği ve mazeret de vermediğinin sabit oluşu, sanığın duruşmalara girmemesi ve davacının haklarını savunamaması nedeniyle davanın 21.11.2011 tarihinde reddine karar verildiği ve bu durumun katılanın mağduriyetine sebebiyet vermesi,

 

Hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı görevi ihmal suçunu işlediği mahkememizce kabul edilerek cezalandırılmasına karar vermek gerekmiş, sanık hakkında sabıka kaydına göre 3 ayrı davadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması ve ayrıca tekerrüre esas olmayan ve HAGB verilmeyen mahkûmiyet hükmünün de bulunması hususları da dikkate alındığında ileride suç işlemekten çekineceğine dair mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle hüküm kurduğu,

 

Şikayetçinin, 19.02.2018 günlü dilekçesi ile şikayetlinin mağduriyetini gidermesi nedeniyle şikayetinden vazgeçtiğini beyan ettiği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca “Şikayetçi O.G. tarafından verilen şikayet dilekçesinde şikayetliye boşanma davası için vekaletname ve 1.180,00 TL masraf verdiğini; ancak şikayetli avukatın bu davayı takip etmediğini, kendisini mağdur ettiğini ifade etmiştir. Aynı konuda Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet nedeni ile şikayetli Avukat... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/35 esas 2013/257 karar sayılı dosyasında görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanmış ve mahkûm olmuştur. Mahkemenin bu kararı kesinleşmiştir.

 

Her ne kadar yargılama sırasında ve Disiplin Kuruluna verdiği dilekçede; şikayetçi zararının giderildiğini, şikayetçi olmadığını belirtmiş ise de şikayetli avukatın eyleminin Avukatlık Kanunun 134/4. maddesi uyarınca 6 ay mesleki faaliyetten uzaklaştırılmasına…”  gerekçesiyle şikayetli hakkında ceza tayin edildiği,

 

Şikayetlinin disiplin sicil özetinde eylem tarihi itibariyle (21.12.2011) tekerrüre esas; 22.03.2010 kesinleşme tarihli kınama, 06.11.2009, 20.05.2010 kesinleşme tarihli iki ayrı uyarma ve 05.12.2009 kesinleşme tarihli 3 ay süreli işten çıkarma cezasının olduğu,           

 

Şikayetli avukatın 08.10.2020 kayıt tarihli ve duruşma talepli itiraz dilekçesinde özetle; şikayet konusu olayda hiçbir şekilde mesleki kusurunun bulunmadığını, Baro Disiplin Kurulu’nca verilen cezayı hak etmediği gibi mesleki açıdan kendisini rencide edecek bir ceza olduğunu, şikayetçinin vermiş olduğu dilekçe ile de zararının giderildiğini ve şikayetinden vazgeçtiğini beyan ettiğini, konu ile ilgili olarak yapılan ceza yargılanmasında hakkında adli para cezasına hükmedildiğini bu adli para cezasının tarafınca ödendiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ettiği,

 

Usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği,

 

Kurulumuzca önceden belirlenen gün ve saat incelemenin duruşmalı yapıldığı, şikayetli Avukat vekilinin duruşmaya katılarak savunma yaptığı görülmüştür.

 

Avukatlık Kanunu’nun 34.maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3.maddesi, “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.” hükümlerini amirdir.  

 

Avukatlık, kolektif itibar mesleğidir.  Şikayetli avukatın ... 1. Aile Mahkemesinin 2011/635 esas sayılı davanın 06.10.2011, 18.11.2011 ve 21.12.2011 tarihli duruşmalarına mazeretsiz katılmadığı, disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle, “Görevi Kötüye Kullanmak” suçundan yargılandığı ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/35 esas ve 2013/257 karar sayılı ilamı ile sabittir. Avukat mesleğin kolektif itibarından yararlanma hakkına sahip olduğu gibi, bu itibarın zedelenmesi sonucunu doğuracak davranışlardan da kaçınmak ve bu itibarın zedelenmesini önlemek yükümlülüğündedir.  Baro Disiplin Kurulu’nca eylemin disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin tespiti yerindeyse de; şikayetlinin disiplin sicil özetinde tekerrüre esas 3 ay süreli işten çıkarma cezası olduğu için Avukatlık Kanununun “cezaların uygulanma şekli” başlıklı 136/3 maddesi kapsamında karşısında daha ağır bir ceza tayin edilmemiş olması nedeniyle  ceza tayininde hukuksal değerlendirmede yasaya aykırılık ve hukuki isabetsizlik görülse de, şikayetlinin aleyhine itiraz olmadığından itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.  

 

Gereği düşünüldü;

 

1-Şikayetli Avukatın itirazının reddi ile ... Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikayetlinin “6 Ay Süre ile İşten Çıkarma Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 12.07.2019 gün ve 2017/23 Esas, 2019/8 Karar sayılı kararının aleyhe bozma yasağı gereğince ONANMASINA,

 

2-Kararın onay için, Avukatlık Kanunu’nun 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,

 

3-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

 Katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy