Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 136, 166) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4, 43, 45) 
E. 2011/2
K. 2011/290
T. 06.05.2011
Şikâyetçiler, şikâyetli avukata trafik kazası sonucunda maddi ve manevi haklarının tahsili için vekâletname verdiklerini, Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, ilamda belirtilen hak ve alacaklarının tahsili için Ankara 4.İcra Müdürlüğünün 2007/9069 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, icra dosyasına yatırılan 23.528,94.-TL. sının şikâyetli avukat tarafından 12.11.2008 tarihinde çekilmesine rağmen kendilerine ödenmediği gibi bilgi de verilmediğini, haciz edilen araçların satışının istenmediğini, satış yapılmamasına rağmen kendilerinden 10.500,00.-TL. sı tellaliye ücreti talep edildiğini, iddia etmeleri üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat soruşturma ve kovuşturma aşamasında herhangi bir savunma ve delil sunmamıştır.
Baro Disiplin Kurulu şikâyetli avukatın eylemini Avukatlık Yasasının 34. maddesi ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3, 4 ve 43. maddelerini ihlal ettiğinden kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş, karara şikâyetli avukat tarafından süresi içinde itiraz edilmiştir. İtirazı ekinde avukatlık ücret sözleşmesi ve serbest meslek makbuz fotokopisini eklemiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, Gölbaşı/Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine 07.05.2003 tarihinde trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açıldığı, davanın 2003/1030 Esas 2007/303 Karar sayıyla 10.04.2007 tarihinde kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği, kararın Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2007/9069 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlunun aracı hakkında hacizler yapıldığı ve Nevşehir 2. İcra Müdürlüğünün 2008/1138 Talimat dosyasından 23.528,94.-TL. sı yatırıldığı şikayetli avukatın 21.364,44.-TL. sını 12.11.2008 tarihinde tahsil ettiği, İcra Müdürünün 04.12.2008 tarihinde Nevşehir’den gönderilen paranın derece kararı yapılmasından sonra ödenmesi gerekeceğinden bahisle şikâyetli avukattan bu bedelin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Şikâyetli avukatın, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2007/9069 Esas sayılı dosyasından 21.364,44.-TL. sı tahsil ettiği halde şikâyetçilere bilgi vermediği anlaşılmaktadır. Şikâyetlinin savunma vermediği halde kurulumuza yaptığı itiraz dilekçesine eklediği avukatlık sözleşmesinin 3.maddesinde yer alan masraflar ve kanun yolları için ilgili olup bu ihbarın telefonla yapılabileceği kabul edilmiştir. Avukatlık ücretinde hesaplaşma ve hapis hakkı mutlaka yazılı bildirimle olmalı ve alacak ile orantılı olmalıdır. 2003 yılında açılan tazminat davasından 2008 yılında alınan ilk tahsilâttan şikâyetçilere hiç ödememek “doğruluk” ilkesine aykırıdır. 05.05.2003 tarihinde tanzim edilen avukatlık sözleşmesinin sonradan ilave edilen yazıların iş sahibi tarafından okunup kabul edildiğini belirten bir paraf da olmadığından tahsil edilen paranın vekâlet ücretine mahsuben olduğu ve serbest meslek makbuzu kestiği savunması samimi bulunmamıştır.
Avukatlık Yasası 166. maddesine göre “Avukata müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları parayı ve diğer her türlü kıymetleri avukatlık ücreti ve giderin ödenmesine kadar, kendi alacağı nispetini elinde tutabilir” hükmünü içermektedir. Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 45.maddesine göre de Avukat “hapis hakkını”  alacağı ile orantılı olarak kullanılabilir. Avukat alacağından dolayı hapis hakkını kullanabilmesi için hapis hakkının ne miktar, hangi iş için kullanıldığını iş sahibine yazılı olarak bildirmesi zorunludur. Şikâyetli avukatın böyle bir bildirim yaptığına ilişkin yazılı bir belgesi dosya içinde bulunmamaktadır.
Avukatlık Yasasının 34. maddesinde “avukatlar yüklendikleri görevi bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek avukatlık unvanın gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğinde belirlenen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam sadakatle yürütür. 4.maddesin göre “Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” 43. maddeye göre “Müvekkil adına alınan paralar ve diğer değerler geciktirmeksizin duyurulur ve verilir, müvekkille ilgili bir hesap varsa uygun sürelerde durum yazı ile bildirilir.”
Şikâyetli avukatın tahsil ettiği bedelle ilgili olarak şikâyetçi müvekkiline bilgi vermediği ve uhdesinde tuttuğu sabit olduğundan, şikâyetli avukatın yüklendiği görevi “özen ve doğruluk” içinde yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasasının 34 ve 166. maddeleriyle Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3, 4, 43 ve 45. maddelerine aykırı olmakla eylem disiplin suçu oluşturduğundan Baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin değerlendirilmesinde ve Avukatlık Yasasının 136/1 uyarınca en az kınama cezası tayini gerektiğinden kınama cezası tayininde hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak,
1-Şikâyetçi Ş.U.’ya Baro Disiplin Kurulu kararının 24.11.2010 tarihinde tebliğ edildiği, 30 günlük yasal itiraz süresi geçtikten sonra 12.01.2011 tarihinde itiraz etmiş olduğundan İTİRAZININ SÜRE YÖNÜNDEN REDDİNE,
2-Şikâyetli avukatın itirazlarının reddine ve Baro Disiplin Kurulunun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy