Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 9, 34, 134) (1086 S. K. m. 433, 435) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 11, 30, 32)
E. 2007/105
K. 2007/160
T. 11.05.2007
Şikayetli avukat hakkında Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/… Esas sayılı dava dosyasına sunduğu tarihsiz temyiz dilekçesinde kasıtlı olarak davacı ve davacı vekilini bildirmediği, acil de olsa dilekçedeki usulü eksikliği gidermeyerek gereken dikkat ve özeni göstermediği ve bu sebeple Avukatlık Yasası’nın 34, 134, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 11, 30 ve 32. maddelerine aykırı davrandığı iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu, eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/… Esas sayılı dava dosyasına iki veya üç celse girdiğini, kararın gıyaplarında ve kısmen kabul, kısmen de retle sonuçlandığını, kararın tebliğini beklerken 28.01.2005 günü hacze gelinmesi üzerine icra bedelini müvekkillerini ikna ederek Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2001/… sayılı dosyasına yatırttığını, ancak aynı gün yatırılan paranın teminat olarak değerlendirilmesi ile tehiri icra talepli olarak temyiz dilekçesini ofis ortamı dışında ve dosya olmaksızın alelacele hazırlayarak verdiğini, kararı görmediğini, temyiz dilekçesine karar numarasının yazılmamış olmasının bunun kanıtı olduğunu, temyiz dilekçesinin şikayetçiye tebliğ edildiği ve kararın kendileri tarafından da temyiz edildiğini, herhangi bir hak kaybı olmadığı gibi, bilinçli ve kasıtlı olarak davacı ve vekilinin ismini dilekçeye yazmama, görmezden gelmeye yönelik bir niyetinin olmadığını, takip dosyası ve temyizle ilgili işlemler celp ve tetkik edilse idi suçsuz olduğunun maddi gerçekle de saptanacağını bildirmiş, suçsuz olduğunu savunmuştur.
Baro Disiplin Kurulu eylemin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 11, 30 ve 32. maddelerine aykırılık oluşturduğunu kabul etmiştir.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 11. maddesi “Avukat, Türkiye Barolar Birliğince kabul olunan mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun davranmak zorundadır.”, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 30. maddesi “Mesleki çalışmasında avukatlar arasında usule ilişkin işlemlerde ve dosya incelemelerinde dayanışma gereği sayılabilecek yardımları ve kolaylıkları esirgemezler.”, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 32. maddesi “Avukat dava türü ve usulü ne olursa olsun mahkemeye verdiği layiha ve önemli belgelerin birer örneğini (istemese de) karşı taraf vekili meslektaşına verir.” hükümlerini amirdir.
HUMK’nun 433. maddesi “Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa yazılı olarak bildirilir. Yazılı bildirim tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir. Karşı taraf, yazılı bildirim gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, kararı süresi içinde temyiz etmemiş olsa bile cevap dilekçesinde karara ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunabilir.” hükmü uyarınca dilekçe ve eklerine ilişkin örneğin mahkemece karşı tarafa gönderilmesi zorunluluğu karşısında, Baro Disiplin Kurulu’nca eylemin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 30 ve 32. maddelerine aykırılık oluşturduğu yönündeki tespitte hukuksal isabet bulunmamaktadır.
HUMK’nun 435/1. maddesi gereğince “Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları adı ve soyadı ve adresleri, bunların yasal temsilcileri ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri” temyiz dilekçesinde bulunmak zorunda ise de, HMUK’nun 435/son maddesine göre, “Temyiz dilekçesi temyiz edenin kişiliği ve imzasıyla, temyiz olunun kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılır.” hükmü uyarınca, karşı tarafın davadaki sıfatları ve vekillerinin temyiz dilekçesine yazılmaması sonuca müessir bir usulü eksiklik değildir.
O halde, olayda tartışılması gereken husus Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 11. maddesinde bildirilen “mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun davranmak zorunluluğudur”.
Avukatlık Yasası’nın 9. maddesi “Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine ant içerim” yeminini eden avukat, Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nca kabul edilen uyulması zorunlu meslek kurallarına uygun davranmak zorundadır. Bu da, avukatların birbirleriyle olan ilişkilerinde koşullar ne olursa olsun mesleğin gerektirdiği zarafet ve meslektaşlık ruhuna uygun tutum ve davranış içinde olmaları ile mümkündür.
Ancak, disiplin kovuşturmasının bir amacı da, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmasıdır.
Oysa, şikayetli avukatın ısrarla bildirdiği davacı ve vekilinin ismini dilekçeye yazmama, görmezden gelmeye yönelik bir niyetinin olmadığına ilişkin savunmasının aksini kanıtlar bilgi ve belge dosyada bulunmamaktadır. Kuşku ve/veya varsayımla disiplin cezası verilemez. Bu bakımdan eylemin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 11. maddesine aykırılık oluşturduğuna ilişkin hukuksal tespitte de isabet görülmemiş, uyarma cezasının kaldırılarak, şikayetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetli avukat S.K’nı itirazının kabulüne, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının kaldırılmasına, şikayetli avukat S.K. hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy