Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(5271 S. K. m. 22) (1136 S. K. m. 34, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 5, 17)
E. 2014/316
K. 2014/571
T. 13.09.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli avukat hakkında “şikâyetçinin başkanı bulunduğu … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin katılan vekili sıfatıyla takip ettiği 2011/181 Esas sayılı dosyasına sunduğu 07.09.2012 ve 27.09.2012 tarihli dilekçelerde geçen ifadeler ile savunma sınırını aştığı ve avukatlık meslek ve onuruna yakışmayan söylemlerde bulunduğu” iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli Avukat savunmalarında özetle; üzerine atılı disiplin suçu işlediği iddiasının doğru olmadığını, sarf ettiği sözlerin savunma amaçlı olduğunu, herhangi bir şekilde savunma sınırını aşan şikâyeti savunma ile karıştıran bir kişiliği olmadığını, beyanlarının şikâyetçinin dava konusu dosyada tarafsızlığını kaybettiğine yönelik itirazlarından ibaret olduğunu, kastı olmadığını, şikâyetçinin şikâyet dilekçesinde zaptın yanlış yazılmasına dair beyanlarının savunulmasının mümkün olmadığını, mahkeme zaptını zabıt kâtibinin düzenleyemeyeceğini, şikâyetçi hakkında HSYK’ya şikâyette bulunduğunu, şikâyetçi hakim hakkında sanıkların yurtdışına kaçtıklarını bildiği konusunda dedikodu niteliğinde ve … köyü halkı arasında şaibeler duyduklarının gerçek olduğunu belirtmiştir.
Baro Disiplin Kurulu tarafından 10.01.2014 gün ve 2013/47 Esas, 2014/1 Karar sayılı kararla şikâyetli avukatın uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş; karara şikâyetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.
Şikâyetli avukat itirazında özetle; yargılama sırasında Mahkeme başkanı olan şikâyetçinin duruşmalar başladığında sanıkları duruşmada hazır gösterdiğini, sanıklara sorulması gereken pek çok soru bulunduğunu, taleplerine rağmen sanıkların gelmelerine veya talebin reddine dair karar vermediğin, zapta da yeterince geçmediğini, savunma hakkını kullanamadıklarını, sorunun esas sebebinin bu olduğunu, ret hakkını kullandığını, bir üst mahkemenin reddettiğini, HSYK’ya şikâyetinin de retle sonuçlandığını, şikâyetçinin mahkeme zabtının yazılırken bir önceki celsedeki zaptın kopyalanmasından kaynaklandığını ileri sürdüğünü, zaptın resmi bir belge olduğunu ve ispat vasıtası olduğunu, duruşmalardaki tutanaklarda gerçek dışı durumların zapta geçirildiğini, şikâyet dilekçesinde hakaret edildiğini, ancak hiçbirisinin baronun yanlı tutumu karşısında kendisini üzmediğini  belirtmiştir.
İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatın 18.05.2012 tarihinde Mahkeme’ye sunduğu dilekçede “Dün yapılan duruşmada tutulan zabıtta “sanık A. A. ile müdafii Av. P. A. ve M. K. ve M. Y. ile müdafileri E. Ş. geldi.” kaydı yer almaktadır. Hâlbuki her üç sanıktan hiçbirisi duruşmaya katılmamışlar ve sayın başkan bu cümleyi duruşma zabtına neden ve niçin işlediğini anlamış değiliz…” beyanında bulunarak tutuklama kararı verilmesini talep ettiği,
05.09.2012 tarihli duruşmada da “geçen celse de talep etmiş olduğumuz gibi sanıklara yurt dışına çıkış yasağı konulması ayrıca tutuklanmalarına karar verilmesini talep ederim. Ayrıca geçen celse sanık M. Y. ve M. K. gelmediği halde duruşmaya katıldıkları yazılmıştır. Sanık M. Y.’tan duruşmaya gelip gelmedikleri sorulsun” şeklinde beyanda bulunduğu, sanığın “ben geçen celse duruşmaya gelmemiştim, sanıyorum yanlışlıkla geldiğim yazılmış” dediği,
07.09.2012 tarihli dilekçede “Bugüne kadar ki duruşmalarda mahkeme başkanlığı yapmış olan M. Ö. hemen hemen hiçbir duruşmada taraf beyanlarını yeterince zapta geçmemiş kendi anlayışına göre zabıt düzenleme usulünü bu dosyada kendisine kural edinmiştir...mahkeme başkanı muhtemelen başka bir dosyadaki, başka bir avukatın beyanının etkisi altında kalarak o anda yapmakta olduğu yargılamanın hangi dosyaya ait olduğunu bilememiştir.
Mahkeme başkanının veya mahkeme heyetinin duruşma dışı dinlemiş olacaklarını özel bilgi almış olacaklarını zannetmiyorum, düşünmek dahi istemiyorum. Ancak yapılan beyanları zapta geçmeyen özellikle bu dosyada katılana hiçbir söz hakkı tanımayan mevcut heyet ve izindeki başkanın tarafsız olmadıklarına ispat için başka türlü bir yazılı belge ibrazımız mümkün değildir.” ifadelerinin yer aldığı,
27.09.2012 tarihli dilekçede “Bu dosyada mahkeme başkanı M. Ö. hakkında bazı şaibeye yönelik duyumlar almaktayız. Doğruluk derecesi kesin olarak bilinmemekle birlikte başkan M. Ö. ün bu dosya kapsamı ile sabit ve 07/09/2012 tarihli dilekçemizde de açıkça ifade ettiğimiz gibi tarafsızlığını çok açık bir surette şüpheye düşürecek tutum ve davranışları vardır.
Mahkemenin bu konudaki tutum ve davranışı sanıkların yurt dışına kaçma hazırlıkları içerisinde olduklarının mahkemece bilindiği şaibesi ile örtüştüğü kanaatindeyiz.”
“Müşteki hakim hakkında sanıkların yurt dışına kaçtıklarını bildiği husunda dedikodu niteliğinde ve … köyü halkı arasında şaibeler duyduğumuz bir gerçektir…”ifadelerinin yer aldığı,
… 4. Ağır Ceza Mahkeme’sinin 14.09.2012 gün ve 2012/925 D.İş kararı ile red  nedenlerinin CMK 22. maddede bildirilen hallerden olmadığı gerekçesi ile reddine karar verdiği,
Disiplin sicil özetinde 19.12.2008 tarihinde kesinleşmiş bir adet uyarma cezasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu sözlerin maddi vakalara dayalı olarak yazılmadığı, şaibeye yönelik dedikodu niteliğindeki duyumların aktarıldığı, görülmektedir. Reddi hakim dilekçelerinde oldukça ağır sözlerin yer alması doğaldır ve hatta kullanılmalıdır. Ancak bu sözlerin kanıtlanabilecek maddi vakalara dayalı olması da gerekir.
Bu nedenlerle eylemin Avukatlık Yasası 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 5, 17. Maddelere aykırı olduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli olmakla Şikâyetli avukat R. K. Ç.’in itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikayetli avukat R. K. Ç.’in itirazının reddi ile;
1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 10.01.2014 gün ve 2013/47 Esas, 2014/1 Karar sayılı kararının onanmasına,
2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤) 

Full & Egal Universal Law Academy