Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134, 166)  

 

E: 2017/859

K: 2018/113

T: 02.02.2018

 

Şikayetli avukat hakkında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13.10.2016 gün ve … sayılı “Olur”u ile; “1. İcra Müdürlüğünün 2015/7314 sayılı dosyası üzerinden yürüttüğü icra takibi sırasında borçlu vekili tarafından İcra Müdürlüğüne sunulan 25.06.2015 tarihli dilekçe ile borcun 6.787,05 TL kısmına itiraz edilmesinden sonra belirtilen miktar yönünden takibin durdurulmasına dair karar verilmesine rağmen, durumdan müvekkilini haberdar etmeyip itirazın iptali veya kaldırılması için de gereğine tevessül etmeyerek şikayetçinin mağduriyetine sebebiyet verdiği” iddiasıyla kovuşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.

 

Şikayetlinin önceki savunmalarında özetle; suçlamaları kabul etmediğini, açılan takiple borçlu şirketten 62.187,18TL talep edildiğini, borçlunun 5.026,00 TL yıllık izin ile 1.321,18 TL ikramiye alacağına şikayetçi hesabına ödendiği için itiraz ettiğini, bunun üzerine alacaklı şikayetçi ile yaptığı görüşmede bu hususun doğrulandığını ve takibe itiraz edilen kısım yönünden devam edilmemesi için talimat alındığını, icra dairesinden toplam 68.523,78 TL ödeme yapıldığını, harçlar düşüldüğünde bakiye 61.885,31 TL gönderildiğini, bunun 40.000,00 TL’ sini 13.10.2015 gününde, 8.910,00 TL’sini de 10.11.2015 tarihinde şikayetçiye banka havalesi ile gönderdiğini, kalan 12.975,31 TL’sini müvekkil vekalet ücreti ve karşı vekalet ücreti ile yapılan masraflara karşılık Avukatlık Kanunu gereği uhdesinde tuttuğunu, şikayetçi parasını peşin istediği için ve yine borçlunun taksitli ödemesi şikayetçi tarafından kabul edilmediğinden dosyaya gelen tahsilatların tarafına geç ödendiğini ve bu nedenle de paranın son taksit öncesi şikayetçi alacaklıya ödendiğini, netice olarak atılı suçlama ve şikayeti kabul etmediğini beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında Baro Yönetim Kurulunun 09.06.2017 günlü kararı ile şikayetli avukat hakkında Avukatlık Kanunu’nun 34, 134,166, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3, 4, 43 ve 45. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetlinin disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2016 gün ve 2016/401 esas, 2016/336 karar sayılı ilamı ile “…sanığın üzerine atılı TCK’nın 257/2 maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için mağdurun bir zararının bulunması gerektiği, zararın olmaması durumunda suçun unsurları itibariyle oluşmasının mümkün olmadığı, yine suçun maddi unsuru olarak failin görevini ihmal etmesi gerektiği hususu tartışmasızdır. Somut olayda ise, alacaklı vekili sıfatıyla hareket eden sanığa, icra takibi kapsamında yapılan borca kısmi itirazın İİK’nın 67. ve 68. maddeleri uyarınca tebliğ edilmemesi nedeniyle sanığın, itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açması gibi bir sorumluluğunun bulunmadığı, kanunda dava açmak için belirlenen ve hak düşürücü olan sürelerin henüz başlamaması nedeniyle müştekinin zayi olan bir hakkı bulunmadığından, bir zararından söz edilemeyeceği, bu bakımdan sanığın bu şekilde görevini ihmal edecek bir davranış içerisinde de olmadığı anlaşıldığından, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla” gerekçesiyle şikayetli hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın 03.04.2017 günü itirazın reddi ile kesinleştiği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nun “…Şikayetli avukatın itirazın iptali veya kaldırılması davası açmadığına ilişkin şikayetli hakkında verilen ve kesinleşen son soruşturma açılmasına yer olmadığına dair karar nedeniyle bu eylem yönünden disiplin cezası tayinine yer olmadığına,

 

Şikayetlinin icra dosyasından 27.07.2015 tarihinde 24.836,70 TL, 03.09.2015 tarihinde 12.401,55 TL ve 30.09.2015 tarihinde 12.401,55 TL olarak yaptığı tahsilatı ödeme günü olan 14.10.2015 tarihine kadar şikayetçiye yazılı olarak bildirdiğine dair bir kanıt olmadığı, TBB Meslek Kuralları 43/2 maddesi gereğince müvekkille ilgili hesabın yazı ile bildirilmesi gerektiğine ilişkin hüküm karşısında şikayetli avukatın eyleminin Avukatlık Kanunu’nun 34, 134, TBB Meslek Kuralları’nın 43. maddesine aykırı olduğu görülmüştür.” gerekçesiyle şikayetli hakkında uyarma cezası tayin ettiği,           

 

Şikayetlinin disiplin sicil özetinde eylem tarihi itibariyle tekerrüre esas ceza olmadığı,

 

Şikayetlinin 14.08.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; şikayetçinin tüm beyanlarının gerçek dışı olduğunu, itibar edilmemesi gerektiğini, alacağını alamadığını iddia eden şikayetçinin alacağından fazlasını kendisinden aldığını ifade edip şikayetçinin parasını peşin istediğini ve yine borçlunun taksitli ödemesi alacaklı tarafından kabul edilmediğinden dosyaya gelen tahsilatların geç ödendiğini bu sebepten gelen tahsilatların son taksit öncesi şikayetçiye ödendiğini, kaldı ki ilk taksit ödendiğinde bu hususun şikayetçiye bildirildiğini ancak şikayetçinin taksitli para istemediğini paranın dosyada ya da kendisinde kalmasını istediğini bu hususta icra dosyasına icra dosyasına talep gönderildiğini, taksitli ödeme kabul etmediklerini bildirdiklerini, ayrıca şikayetçinin hesap numarası vermediğini kendi çabaları ile borçlu tarafın vekilinden hesap numaralarını öğrendiğini, aynı gün öğrenilen hesaba parayı gönderdiğini, bu konuya büroda çalışan personellerinin tamamının tanık olduğunu beyan ettiği, banka hesabı incelendiğinde icra müdürlüğü tarafından gönderilen paraların olduğu gibi hesapta durduğu ve kısa bir süre sonra şikayetçiye ödendiğinin anlaşılacağını beyanla aleyhine tesis edilen disiplin cezasının kaldırılmasını talep ettiği,

 

İtiraz dilekçesinin şikayetçiye tebliğ edildiği, şikayetçinin itiraza cevap vermediği görülmüştür.

 

Şikayetli avukatın icra dosyasından üç defa farklı tarihlerde ve farklı miktarlarda tahsilat yaptığı ve müvekkiline gecikmeksizin bilgi vermediği açıktır. Oysa avukatın, müvekkil adına tahsil ettiği paraları geciktirilmeksizin müvekkiline bildirmesi, ödeme yapması ve uygun sürelerde durumu yazılı olarak bildirmesi meslek kuralları gereğidir.

 

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu kararı hukuken isabetli olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1- Şikayetli avukatın itirazının reddine, ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 09.06.2017 gün ve 2016/274 Karar sayılı kararının ONANMASINA,    

 

2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy