Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4, 42)
E. 2006/216
K. 2006/292
T. 28.07.2006 
Şikayetli avukat hakkında, Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/776 Esas sayılı tazminat davasında verilen kararı temyiz etmediği ve bu sebeple görevini ihmal ettiği iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu, disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.
Şikayetli avukat, şikayetçiler tarafından Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/624 Esasta olduğu bildirilen tazminat davasının 2001/776 Esasta kayıtlı olduğunu, Silifke Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/360 Esasta kayıtlı ceza davasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından 7/8 oranında kusur tayin edilmiş olması sebebiyle raporun davada karara esas alındığını, karar tebliğ edildiğinde süresi içinde temyiz dilekçesi verip yargıca havale ettirdiği ve yazı işleri müdürüne verdiğini, ancak temyiz giderleri verilmediği veya mahkeme kalemine yatırılmadığından bir müddet sonra dilekçenin yazı işleri müdürü tarafından iade edildiğini bildirmiş, görevini tam olarak yaptığını savunmuştur.
Baro Disiplin Kurulu, 20/02/2006 günlü duruşmada, “Şikayetçilerin şikayet dilekçemizde belirtilmiş olan Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/624 Esas sayılı dosyası, aslında şikayetli avukatın yukarda bahsettiği Silifke Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2001/624 Esas sayılı dosyasıdır dediler, imzaları alındı.” beyanına müsteniden Yargıtay bozmasından sonra Silifke Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/360 Esas sayılı dosyada şikayetlinin görevin tam olarak yaptığı saptamasına göre disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar vermiştir.
Oysa, şikayetçiler Baro Başkanlığı’na verdikleri 02/05/2005 günlü dilekçe 20/02/2006 günlü duruşma ve 03/04/2006 günlü dilekçede ısrarla tazminat davasının yeterince savunulmadığını ve kararın temyiz edilmediğini bildirmektedirler.
Şikayetli avukatın da, 08/07/2005 günlü savunma dilekçesinde, Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/624 Esasta kayıtlı olan dosyanın, gerçekte 2001/776 Esasta kayıtlı olduğunu bildirmiş olması karşısında, delillerin değerlendirilmesinde isabet bulunmadığı açıktır.
Şikayetli avukatın 08/07/2005 günlü dilekçede bildirdiği, “İlgili karar tarafımıza bildirildikten sonra süresi içinde temyiz dilekçesini yazdım ve yargıca havale ettirip yazı işleri müdürüne verdim. Davalılar gerekli temyiz giderlerini vermediklerinden veya mahkeme kalemine yatırmadıklarından temyiz dilekçesi bana geri verildi. Bu dilekçenin bir fotokopisini incelenmesi için ekte sunuyorum. Bu dava dosyasının içeriğini de kanıt olarak ayrıca sunuyorum.” beyanı karşısında, kararın temyiz edilmediği açık olduğundan, yeniden inceleme ve araştırmaya gerek görülmemiş, işin esası hakkında karar vermek gerekmiştir.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 42 nci maddesi, “Avukat işle ilgili giderleri karşılamak üzere avans isteyebilir. Avansın işin gereğini çok aşmamasına, avanstan yapılan harcamaların zaman zaman bildirilmesine ve işin sonunda avanstan kalan paranın müvekkile geri verilmesine dikkat edilir.” hükmünü amirdir.
Şikayetli avukat temyiz dilekçesi yazmış ve dosyasına sunmuş ise de; gerekli harç yatırılmadığından karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Temyiz giderlerinin müvekkilden talep ve yatırılmadığı takdirde olası sonuçları hakkında ikaz edildiğine ilişkin kanıt sunulmamıştır. Avukatlık Yasası’nın 34 üncü maddesi; “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” hükmünü amirdir.
Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütmek ve mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan özenle kaçınmak zorundadır.
Bu nedenlerle, şikayetli avukatın kararı temyiz etmediği ve temyiz giderlerinin yatırılmamasının olası sonuçları hakkında müvekkilini ikaz etmediği sabit olduğundan, eylem Avukatlık Yasası’nın 34 üncü, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3, 4 ve 42 nci maddelerine aykırı olduğundan, Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan değerlendirme hukuki isabet görülmemiş, disiplin cezası tayini gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetçiler Murat Şahin ve Ünal Şahin’in itirazının kabulüne, yeniden inceleme ve araştırmayı gerektirir bir husus bulunmadığından, Mersin Barosu Disiplin Kurulu’nun disiplin cezası tayinine yer olmadığına ilişkin kararının kaldırılmasına ve şikayetli Av. H. E.’nin kınama cezası ile cezalandırılmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy