Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 2, 34, 135, 141)

 

E: 2017-347

K: 2017/77

T: 08.09.2017

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından dosya incelendi:

 

Şikayetli avukat hakkında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün “Olur”u ile; “Davalı vekili sıfatıyla takip ettiği Aile Mahkemesinin 2012/22 esas sayılı boşanma davasının 05.02.2013 ve 16.04.2013 tarihli duruşmaları sonrasında şikayetçiye hitaben ‘seni bitireceğim, ceza infaz kurumuna göndereceğim, sahtekar, dolandırıcı, soytarı, şeytansın, canisin, ahlaksızsın.’ şeklinde sözler söylediği…” iddiasıyla kovuşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

 

Şikayetlinin soruşturma aşamasındaki savunmasında özetle; şikayetçiye duruşma esnasında, duruşma öncesi ve sonrasında hakaret ve tehdit ettiği hususları da tamamen asılsız ve gerçeğe aykırı olup bu iddiaları kabul etmesinin mümkün olmadığını, şikayetçinin yazılı şikayet dilekçesinde kendisini duruşma sırasında, hakaret edip tehdit ettiğini, ancak şikayetçinin taraf olmuş olduğu gerek Aile mahkemesinin 2012/22 esas sayılı dosyasının tüm duruşma tutanakları gerek diğer tüm dosyalardaki tutanaklar incelendiğinde böyle bir hususun söz konusu olmadığının ortaya çıkacağını beyan etmiştir. İlaveten duruşma tutanakları yeterli görülmez ise söz konusu duruşmalara katılan Hakim G.G. Katip F.F. Avukat A.A. Avukat B.B. C.C. ve tanık olarak dinlenen, D.D. E.E. F.F. ve diğer tanıklar dinlendiğinde tüm gerçeklerin ortaya çıkacağını ifade etmiştir.

 

Baro Yönetim Kurulu’nun 15.01.2015 günlü kararı ile; şikayetli avukat hakkında Avukatlık Yasası’nın 141/2. maddesine göre disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetli avukatın kovuşturma aşamasında savunma vermediği,

 

Şikayetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/305 esasına kayden “Tehdit” ve “Hakaret” suçlarından cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında Mahkemenin 25.03.2016 gün ve 2016/195 karar sayılı ilamı ile sanık şikayetli avukatın TCK’nın 106/1, 62/1 maddeleri gereğince neticeten 5 Ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve CMK’nın 231/8 maddesi gereği 5 yıl denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 24.06.2016 tarihinde itirazın reddiyle kesinleştiği,

 

Mahkemenin, “…yargılama konusu bir aile mahkemesinde görülen davanın duruşmaları sonrasında meydana gelen hakaret davası olduğundan tanık anlatımlarının önem kazandığı, 05.02.2013 ve 16.04.2013 tarihli duruşmalar sonrasında tanık H.H. ve tanık J.J, tanık K.K. ve tanık Avukat L.L. şikayetli sanığın, şikayetçiye karşı hakaret ve tehdit içeren sözler söylediğini duyduklarını beyan ettikleri, şikayetli sanık avukatın üzerine atılı hakaret ve tehdit eylemini işlediği sabit görüldüğü…” gerekçesiyle karar verildiği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca Avukatlık Yasası’nın 2, 34, 135/2 maddeleri ile TBB Meslek Kuralları’nın 3, 4, 5 maddeleri gereğince; şikayetli avukat hakkında kınama cezası verildiği,

 

Şikayetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikayetlinin 13.01.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinden özetle; Baronun kovuşturmanın talikine karar verdikten sonra kendisine bilgi vermeksizin tekrar kovuşturmaya devam ettiğinden mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin ayrıntılı yazılı beyanlarının baro disiplin kuruluna sunma hakkının engellendiğini ve bu sebeple savunma ve itiraz hakkının kısıtlandığını, disiplin cezası uygulanırken izlenecek silsileye uyulmadan uyarı cezasının atlanarak kınama cezası verildiğini, delil olarak yemin deliline dayandığı halde şikayetçiye yemin verilmemesi, iddia edilen olayın yaşandığı yer olan Aile Mahkemesinin duruşma salonun önü ve koridorunun önünü çeken kamera görüntüleri ile CD kayıtlarının celp edilmemesi ve hiçbir tanığının dinlenmemiş olması sebebiyle hakkında tesis edilen disiplin cezasının kaldırılmasını ve incelemenin duruşmalı yapılmasını talep ettiği görülmüştür.

 

 Her ne kadar şikayetli avukat hakkında Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/305 esasına kayden “Tehdit” ve “Hakaret” suçlarından açılan kamu davasında HAGB kararı verilmişse de, Avukatlık Yasası’nın “Ceza kovuşturmasının disiplin cezalarına tesiri” başlıklı 140. maddesinin 3. fıkrasında “Eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna, beraatle sonuçlanmış bir ceza davasının konusuna giren eylemlerden dolayı disiplin kovuşturması, o eylemin ceza kanunları hükümlerinden ayrı olarak başlı başına disiplin kovuşturmasını gerektirir mahiyette olmasına bağlıdır.” denmektedir.

 

Ceza davasının konusuna giren eylem; 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 34. maddesinde düzenlenen, ‘Özen borcuna’ ve TBB Meslek Kuralları’nın 3. maddesinde belirtilen, ‘Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.’, 4. maddesi ile belirtilen, ‘Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.’ 5. maddesi ile belirtilen “Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.” kurallarına aykırılık da teşkil ettiğinden, bu nedenle Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirmede yasaya aykırı bir yön ve hukuki isabetsizlik görülmediğinden, şikayetli avukatın itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1- Şikayetli Avukatın itirazının reddi ile, Baro Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA,

 

2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy