Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134) (5271 S. K. m. 150)

 

E: 2017/896

K: 2018/125

T: 02.02.2018

 

Şikayetli avukat hakkında, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 04.11.2015 gün ve … sayılı “Olur”u ile; “... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/203 esas sayısına kayden görülen kamu davasında ‘elde veya üstte taşman eşyayı özel beceri ile almak suretiyle hırsızlık’ suçundan yargılanan müştekiye Ceza Muhakemesi Kanununun 150. maddesi gereğince müdafi olarak görevlendirildiği ve yargılama sonunda müştekinin 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair verilen 01.03.2007 tarihli ve 2007/238 sayılı karar kendisine tefhim edildiği halde, yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurmayarak, aleyhe kararın kesinleşmesine ve müştekinin bu suretle mağduriyetine sebebiyet verdiği” iddiasıyla kovuşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.

 

Şikayetli önceki savunmalarında özetle; iddiaları kabul etmediğini, şikayetle kesinlikle müdafilik ve vekillik ilişkisinin olmadığını, şikayetçinin 1. celsede müdafii istemediğini ve duruşmalardan vareste tutulmak istediğini, bunun duruşma tutanağında yazılı olduğunu, iyiniyet ile duruşmalara girmesinin müdafilik sayılamayacağını beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında Baro Yönetim Kurulu’nun 08.06.2016 günlü kararı ile şikayetli avukat hakkında Avukatlık Kanunu’nun 34, 134, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3 ve 4. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,    

 

Şikayetli hakkında disiplin kovuşturmasına konu eylem nedeniyle ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/54 esasına kayden “Görevi Kötüye Kullanmak” suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, Mahkemenin 13.05.2016 gün ve 2016/133 karar sayılı ilamı ile sanık şikayetli avukatın TCK’nın 257/2, 62/1 maddeleri gereğince neticeten 2 Ay 15 Gün Hapis Cezası ile Cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 29.06.2016 günü itiraz edilmeden kesinleştiği,

 

Mahkemenin “…Yargılama sonunda toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte ele alındığında, sanık avukatın müştekinin hırsızlık suçundan dolayı yargılandığı ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/203 esas sayılı dosyasında müştekinin müdafiliğini yaptığı ve yargılama sonunda müştekinin 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair verilen kararın kendisine 01.03.2007 tarihinde yüzüne karşı tefhim edildiği halde yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurmayarak aleyhine kararın kesinleşmesine ve müştekinin bu suretle mağduriyetine sebebiyet verdiği; her ne kadar sanık avukat müştekinin müdafiliğini yapmak üzere baro tarafından görevlendirilmediğini, vekaletname ile de vekilliğini üstlenmediğini bu nedenle temyiz etme yetki ve sorumluluğu olmadığını savunmuş ise de, sanığın özellikle karar duruşması da başta olmak üzere birçok kez duruşmalara katıldığı, CMK 150. maddesi uyarınca müdafii olarak görevi üstlendiği, sanık tarafından da müdafiliğine yönelik herhangi bir itirazın olmadığı, kendisinin de müştekiye müdafiliğini yapmayacağı yönünde bir bildirimde bulunulmaması karşısında savunmalarına itibar edilmeyerek sanık müdafii olarak duruşmalara katılan sanığın bu sorumluluğunu ihmal etmek suretiyle müştekinin mağduriyetine neden olmak suretiyle görevi ihmal suçunu işlediği sabit olduğundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.” gerekçesiyle karar verdiği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nun “…şikayetli avukatın eyleminin Avukatlık Kanunu’nun 34, 134, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3, 4 ve 38/2 maddelerine aykırı olduğu…” gerekçesiyle karar verdiği,

 

Şikayetlinin disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikayetlinin 24.08.2017 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; temyiz etmeyerek görevi ihmal ettiği iddia edilen dava dosyasında vekaletname ibraz etmediğini, CMK ataması yapılmadığını ve sanığın hakim huzurunda kendisini müdafii olarak kabulünü beyan etmediği için, müdafii sıfatının ve yetkisinin oluşmadığını bu sebeple temyiz yetkisi ve sorumluluğunun da olmadığını, sadece şifahen duruşmaya girdiğini, arz ve izah ettiği nedenlerle Baro Disiplin Kurulunun aleyhine tesis ettiği cezanın kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür.

 

Avukatlık Kanunu’nun 134. maddesinde, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, meslekî çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesinde “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”, 4. maddesinde, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”, 38/2.maddesinde de “Avukat, zamanının ve yeteneklerinin erişemediği bir işi kabul etmez.” denmektedir.

 

Şikayetli avukatın, ceza alan müvekkili aleyhine olan kararı temyiz etmediği dosya kapsamı ile sabittir.

 

Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu kararı hukuken isabetli olmakla, itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1- Şikayetli avukatın itirazının reddine, ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 25.07.2017 gün ve 2016/55 Esas, 2017/51 Karar sayılı kararının ONANMASINA,    

 

2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy