Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 6, 38, 135) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 36)
E: 2005/436
K: 2006/174
T: 03.03.2006 
İtirazın süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp, düşünüldü:
Şikayetli Avukatın, "Şikayetçinin 12.12.2002 tarihinde vekilliğini üstlenerek, eşi S. D. aleyhine ayrı yaşama kararı verilmesi ve tedbir nafakası istemiyle Ankara 3. Aile Mahkemesinin 2003/.... esas sayılı davayı açıp, takip etmesine, bu davanın HUMK.nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesinden sonra, müvekkili tarafından azledilmediği ve vekillikten istifa etmediği halde, 17.11.2003 tarihinde Şikayetçinin eşi S.D.'in vekilliğini üstlenerek, bu kez Şikayetçi aleyhine aynı yer 8. Aile Mahkemesinin 2003/.... esas sayısında boşanma davası açmak suretiyle aynı işte menfaati zıt taraflara avukatlık yaptığı" iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek, Şikayetli Avukat hakkında uyarma cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli Avukat savunmasında, Şikayetçinin yazılı talimatı doğrultusunda 17. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın müracaata bırakıldığını ve buna ilişkin kararın kesinleştiğini, bir süre sonra ise Şikayetçi aleyhine kocasının vekili olarak boşanma davası açtığını, ilk davadaki kararın kesinleşmiş olması nedeniyle akdi bağı sona erdiğini ve bu nedenlerle olayda suç unsuru olmadığını bildirmiştir.
Ankara Barosu Disiplin Kurulu, Şikayetli Avukatın, Avukatlık Yasasının 38/b maddesini ihlal ettiğini kabul ederek aynı yasanın 135/1 maddesi gereğince Şikayetlinin "uyarma" cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Tüm dosya içeriğinden, Şikayetli Avukatın, Şikayetçinin vekili olarak S.D. aleyhine Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/.... Esas sayılı "ayrı yaşama kararı verilmesi ve nafaka istemli" davayı açtığı, Şikayetçinin yazılı talimatı üzerine davayı müracaata bıraktığı, mahkemece 07.10.2003 tarihinde de "Davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği", Şikayetlinin 17.11.2003 tarihinde tanzim olunan vekaletname ile bu kez S.D.'in vekilliğini üstlendiği, Ankara 8. Aile Mahkemesinde, "17. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı (ilk) davanın davacısı ve müvekkili olan Şikayetçi S.D. aleyhine boşanma davası açıp takip ettiği görülmüştür.
Avukatlık Yasasının 38. maddesinin b bendine göre, "Avukat, aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, teklifi red etmek zorundadır."
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36. maddesi, bir anlaşmazlıkta taraflardan birine yardımda bulunan avukat, yararı çatışan öbür tarafın vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz.
Kovuşturma konusu olayda, aile bireyleri olan karı-koca arasında, ayrılık, nafaka istemi ile başlayıp boşanma davası ile devam eden bir uyuşmazlığın olduğu açıktır.
Şikayetli Avukat, Şikayetçinin vekaletini üstlenerek açtığı ilk davada, ayrı yaşama karan verilmesi ve nafaka talep ederek Şikayetçinin haklarını savunduğu halde, daha sonra da karşı tarafın vekaletini alarak, Şikayetçi aleyhine boşanma davası açmış ve boşanmayı sağlamayı üstlenmiştir.
Ayrılık kararı talebi ve Nafaka ile boşanma davalarında karı-kocanın yararları çatıştığından, ayrılık ve nafaka davasında Şikayetçiyi temsil eden Avukatın, boşanma davasında Şikayetçinin eşini (kocayı) temsil etmesi Avukatlık Yasası ve TBB. Meslek Kurallarının söz konusu hükümlerine aykırıdır.
Her ne kadar Şikayetlinin eylemi Avukatlık Yasasının 6. kısmında yazılı 38/b maddesine aykırılık teşkil etmekte ve en az kınama cezası verilmesini gerektirmekte ise de aleyhe itiraz olmadığından Baro Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, itirazın reddi ile, Ankara Barosu Disiplin Kurulunun "UYARMA" cezası verilmesine ilişkin kararının ONANMASINA oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy