Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 41) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2014/324
K. 2014/575 
T. 13.09.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikâyetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 2011/36308 sayılı ve 30.12.2011 tarihli “ Oluru” ile  “Müşteki F. Ö.’nün bankayı aracı kılarak dolandırıcılık, zimmet, görevi kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarından … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/153 Esasına kayden yargılandığı kamu davasını takip etmek üzere şikâyetçinin müdafiliğini üstlendiği halde, 25.11.2009 tarihli oturuma katılmadığı gibi, sanığın toplam 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair verilen 25.11.2009 tarihli 2009/ 313 sayılı kararı usulüne uygun olarak 30.01.2010 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, temyiz etmeyerek mağduriyetine sebebiyet verdiği”  iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukatın önceki savunmalarında özetle; F. Ö.'nün kendisine vekâletname çıkararak dosyayı takip etmesini istediğini, ancak vekâletname tanziminden sonraki duruşma günü olan 04.11.2009 günü ödeme yapmadığını, sonraki duruşma günü olan 25.11.2009 tarihine kadar da defalarca ikaz etmesine rağmen vekâlet ücreti ödemediğini, bunun üzerine istifa dilekçesi hazırladığını karşılıklı olarak imzaladıklarını, daha sonra mahkeme tarafından gerekçeli kararın bürosuna geldiğini, bunun üzerine sanığı arayarak" duruşmaya katılmamışsın karar bana tebliğ edildiği, kararı temyiz et yoksa kısa sürede kesinleşir" dediğini, dosyasından istifa ettiği bir müvekkilin temyizini yapmak zorunda olmadığını savunmuştur.
Dosyanın incelenmesinde; Şikâyetlinin, disiplin kovuşturmasına konu eylemden dolayı … 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve Mahkemenin 26.12.2012 tarih ve 2012/245 Esas 2012/480 Karar sayılı kararı ile sabit görülen görevi ihmal suçundan TCK'nın 257/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, CMK'nın 231/5.maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın itirazın reddi ile 11.02.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Şikâyetli avukat tarafından karar aleyhine kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu ancak, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 21.11.2013 tarih ve 2013/17440/71026 sayılı yazısı ile kanun yararına bozma yoluna gidilmemesine karar verildiği,
Şikâyetlinin itiraz dilekçesine ekli dilekçeden 18.03.2014 tarihinde yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunduğu ancak sonucu hakkında bir kararın olmadığı,
Şikâyetli avukatın 03.04.2012 tarihli savunma dilekçesine ekli olarak sunduğu 25.11.2009 tarihli “istifa tebliğ tebellüğ belgesi” başlıklı belge fotokopisinden … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/ 153 Esas sayılı dosyasından istifa ettiğinin, bundan sonra tüm yasal işlemlerin müvekkilince veya tutacağı yeni avukat ile yapılacağının bildirildiği ve şikâyetçi müvekkili F. Ö. tarafından bu belgenin imzalandığı,
Şikâyetli avukatın, müvekkili F. Ö.'nün yargılandığı … 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/153 Esas sayılı dosyasına vekâletname koyduğu, Mahkemenin 25.11.2009 tarihli celsesinde duruşmanın 13.30'a ertelenmesi konusunda dilekçe verdiği, mahkeme zaptına göre saatin 17.00 olmasına rağmen duruşmaya girmediği ve müvekkilinin hapisle tecziyesine karar verildiği,
Mahkemenin gerekçeli kararı kendisine 30.01.2010 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, vekâletten çekildiğini veya istifa ettiğini, mahkemesine bildirmediği gibi keyfiyeti müvekkiline de yazılı olarak bildirmediği, kararın temyiz edilmediğinden kesinleşerek müvekkili şikâyetçi cezaevine girdiği,
Mahkeme karar gerekçesinde “Av. Ş. P. A.'ın , İzmir 5 ACM nin 2008/153 sayılı dosyasında sanık olarak yargılanan F. Ö. müdafi olarak dosyaya vekâlet ibraz ettiği 04.11.2009 tarihli celseye katıldığı, karar celsesi olan 25.11.2009 tarihli celse duruşma saatinden önce saat mazeret bildirdiği, bildirilen saatten sonra mesai bitimine kadar beklenildiği halde, duruşmaya katılmadığı, aynı gün sanık vekili olan Av Ş. P. A. yokluğunda karar verildiği ve kararın vekil olarak, Av Ş. P. A.’ya tebliğ edildiği halde süresinde temyiz edilmediği ve kararın kesinleştiği, dosya kapsamıyla anlaşılmıştır.
Sanık Avukat, duruşma gününden önce vekâlet ücretinin getirilmesini istediğini, duruşma günüde vekâlet ücretinin getirilmesi için süre kazanmak amacıyla mazeret dilekçesi verdiğini, ücreti ödenmeyince karşılıklı olarak vekâlet ilişkisine son verdiklerini, kararın kendisine tebliği üzerine, durumu müvekkili olan şikâyetçiye bildirdiğini ve müsnet suçu işlemediğini savunmuş ise de, sanığın vekâlet ücretini alamadığı için duruşmaya katılmadığı ikrarı, vekillikten ayrılmanın usulen mahkemeye bildirilmemesi, mahkeme kararının vekile tebliğ edildiği halde, kararı mahkemeye iade etmediği gibi temyiz yoluna da başvurmayarak kararın kesinleşmesine sebebiyet vererek, müvekkili olan dosyamız şikâyetçisinin mağduriyetine sebebiyet verdiği” sözlerinin yazılı olduğu,
Şikâyetlinin disiplin sicil özetinde tekerrüre esas olmayan kesinleşmiş kınama cezasının bulunduğu,
14.04.2014 kayıt tarihli dilekçesinde özetle; İtirazında ise, … 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı aleyhine kanun yararına bozma talebinde bulunduğunu, ancak dilekçesinin yanlış anlaşılarak talebinin reddedildiğini, bu nedenle yeniden 19.03.2014 tarihinde kanun yararına bozma talebinde bulunduğunu bildirdiği, görülmektedir.
 Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve T.B.B.’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Avukatlık Yasasının 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gerekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”
Avukatlık Yasasının 41. maddesi  “Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekâlet görevi, durumu müvekkiline tebliğden itibaren 15 gün süre ile devam eder….”
T.B.B. Meslek Kuralları 3. maddesi “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”
T.B.B. Meslek Kuralları 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.”  hükümlerini taşımaktadır.
Şikâyetli avukat 25.11.2009 tarihinde müvekkili ile yaptığı tutanakla vekâlet görevini sonlandırmış olmasına rağmen aynı gün şikâyetçiye ait Ağır Ceza Mahkemesinde ki duruşmaya girmemesi, 25.11.2009 tarihli belgeyi mahkemeye sunmaması gerekçeli kararın kendisine tebliğinden sonra dosyadan el çektiğini mahkemesine bildirip, kararın eski müvekkiline tebliğ edilmesini sağlamaması, Avukatlık Yasasının 41. maddesindeki 15 günlük süreye riayet etmemesi ve avukatın özen, doğruluk ilkeleri ile kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakat ile yürütme ilkelerine aykırılık teşkil ettiği açıktır.
Şikâyetli avukatın kararın temyiz edilemeyerek kesinleşmesine ve infazın başlamasına neden olduğu tartışmasızdır. Avukat kişi özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren olaylarda daha dikkatli ve duyarlı olmalı, kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanmamasına, yasal haklarını kullanmamasına sebebiyet vermemelidir.
Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak, mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.
Baro Disiplin Kurulu şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasasının 34, 134 maddesi ile T.B.B. Meslek Kurallarına aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirmesi yerinde bulunduğundan, itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetli Av. Ş. P. N.’in itirazının reddi ile;
1-…Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin, 07.03.2014 gün ve 2013/ 96 Esas, 2014/59 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy