Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 38) (2004 S. K. m. 33/A)

 

E: 2021/41

K: 2021/94

T: 17.02.2021

 

Şikayetli avukat hakkında; “... 7. İcra Müdürlüğünün 2001/16571 esas sayılı icra takibinde hem borçlu vekili hem de istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi vekili olarak yer alarak menfaati zıt tarafların vekilliğini üstlendiği” iddiası üzerine başlatılan disiplin davasında, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Şikayetli vekili savunmalarında özetle; bahsi geçen istihkak davasının 2005 yılında sona erdiğini, bahsi geçen icra dosyasına ise borçlu vekili olarak vekaletname ibraz edildiğini ancak vekaletnamenin 2012 yılında ibraz edildiğini, 2012 tarihi itibariyle her iki kişi yönünden aralarında menfaat çatışmasının mevcut olmadığını, bu nedenle meslek kurallarının ihlal edilmediğini beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamından, Baro Yönetim Kurulu’nun 22.06.2018 günlü toplantısında şikayetli hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği, vaki itirazın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 09.11.2018 günlü kararı ile kabul edilmesi üzerine; Baro Yönetim Kurulu’nun 23.11.2018 günlü toplantısında Avukatlık Kanunu’nun 38/b ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesi uyarınca değerlendirme yapılmak üzere disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Şikayetçi Avukatın alacaklı vekili olarak takip ettiği icra dosyasında, şikayetli Avukatın 19.12.2002 günlü vekaletnamesine istinaden istihkak iddiasında bulunan … Ltd. Şti. vekili olarak 24.09.2003 tarihinde alacaklı ve borçlu H.Ç. aleyhine … İcra Hukuk Mahkemesinde istihkak davası açtığı, Mahkemenin 23.11.2004 günlü ilamı ile davanın kabul edildiği, Şikayetlinin 24.01.2005 tarihinde icra dosyasına vekaletname sunarak icra tetkik merci kararının gereğinin yapılmasını talep ettiği,

 

Şikayetli Avukatın borçlu H.Ç. vekili olarak dosyaya ne zaman vekalet sunduğunun tespit edilemediği, şikayetli vekilinin 2012 yılında vekalet sunulduğunu beyan ettiği, icra müdürlüğünün 20.04.2016 günlü İcra Tevzi Bürosuna kıymet takdirinin yapılması için gönderilen yazısında Şikayetli Avukatın borçlu H.Ç. vekili olarak yer aldığı,

 

Şikayetli Avukatın davacı H.Ç. vekili olarak icra emrine itiraz ederek 13.06.2016 tarihinde icra tetkik merciinde dava açtığı, Mahkemenin 06.04.2017 günlü ilamı ile zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği,

 

Şikayetli Avukatın 20.11.2017 günlü dilekçe ile İİK madde 33/A gereğince alacaklı vekiline muhtıra gönderilmesini talep ettiği, Şikayetçi Avukatın süresi içinde genel mahkemelerde alacak davasını açtığını 15.03.2018 günlü dilekçesi ile icra dairesine bildirdiği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca re’sen incelemenin duruşmalı yapıldığı, “Dosyadaki bütün bilgi ve belgeler, tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde şikayetli avukatın, aynı zaman zarfında menfaatleri birbiriyle çatışan iki kişinin avukatlığını yapmadığı anlaşılmakla, Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarını ihlal etmediği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır. Kaldı ki menfaati çatıştığı iddia edilen kişilerin dosya kapsamında herhangi bir şikayetlerinin veya menfaatinin zedelendiğine yönelik bir beyanlarının da bulunmamış olması şikayetli avukatın menfaati çatışan iki kişinin aynı dönem zarfında vekilliklerini üstlendiği sonucunu doğurmayacaktır. Keza şikayetçi avukat ... İcra Hukuk Mahkemesinde açılan istihkak davasının H.Ç. aleyhine de açılmış olduğunu ileri sürse de, ilgili dosyanın incelenmesinde şikayetli avukatın dava dilekçesinde, davanın sadece alacaklı B.K. isimli kişiye yöneltildiği, bahsedildiği gibi H.Ç.’ye bir husumet yöneltilmediği ve bu haliyle de şikayetli avukatın müvekkilinin menfaati hilafına bir eylemde bulunmadığı anlaşılmaktadır.

 

Şikayetli avukatın olayda birbiri ile menfaat çatışması bulunan 2 ayrı kişinin vekilliğini aynı anda üstlenmediği, dolayısıyla menfaati çatışan kişilerin aynı anda vekilliğin üstlenmeden kaynaklanan avukatlık görevini kötüye kullanmadığı, şikayetli avukatın başkaca Avukatlık Kanunu ve meslek kurallarına aykırı eylemi tespit edilemediği anlaşılmakla…”  gerekçesiyle karar verildiği,

 

Şikayetlinin disiplin sicil özetinde, eylem tarihi itibariyle tekerrüre esas ceza olmadığı,

 

Şikayetçi vekilinin 30.10.2020 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; iddialarını tekrarla, hatalı ve eksik inceleme ile verilen kararın kaldırılmasını, menfaati zıt tarafların vekilliğini üstlenen şikayetlinin cezalandırılmasını talep ettiği,

 

Usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği görülmüştür.

 

Dosya incelendi, toplanan kanıtlar doğrultusunda Baro Disiplin Kurulunca verilen kararda hukuki bir isabetsizlik görülmediğinden itirazın reddi ile kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

 

Gereği düşünüldü:

 

1- Şikayetçi avukatın itirazının reddine, ... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 25.09.2020 gün ve 2018/41 Esas, 2020/18 Karar sayılı kararının ONANMASINA,

 

2- Kararın onay için, Avukatlık Kanunu’nun 157/7.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine,

 

3- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy