Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 55, 134, 142) (5237 S.K. m. 128) (Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği m. 6) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 5, 27)
E. 2007/186
K. 2007/244
T. 13.07.2007
Şikayetli avukatlar hakkında, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun “Disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına” ilişkin 21.04.2005 gün ve 2005/401 karar sayılı kararına itiraz üzerine, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 07.05.2005 gün ve 2005/437 Esas, 2005/433/27 Karar sayılı kararı ile “Şikayetli avukatların, örneği dosyada bulunan dava dilekçesinde, akademik unvanlarla birlikte isimlerin diyagonal, kalın ve büyük punto ile her bir sahifeye basılmış olması, reklam niteliği taşıyacak aşırılıkta olması” ve 17.09.2003 günlü dilekçede kullanılan, “Davalının iddia ettiği gibi, annesine kırgın ve bu davanın açılmasından dolayı üzgün de değildir. Bunlar tamamen davalı vekilinin velayetin tarafımıza verilmesini önlemeye matuf uydurmalardır.” sözleri ile, Avukatlık Yasası 34, 55 ve 134.maddeleri ile, Reklam Yasağı Yönetmeliği’nin 6/1 ve son maddesi ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 5 ve 27/1 maddeleri uyarınca disiplin kovuşturması açılması gerektiği gerekçesi ile kararı bozmuş, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Avukatlık Yasası 142. madde uyarınca disiplin kovuşturması açılmasına karara vermiştir.
Şikayetli Avukatlar savunma ve itirazlarında özetle; “Uydurmalar” kelimesinin hakaret amacıyla kullanılmadığını, davada o bilgiyi veren, bilginin kaynağı olan, müvekkiline yönelik olduğunu, gerçeklere dayanan bir sözcük olması sebebiyle savunma dokunulmazlığı kapsamında kullanıldığını, TCK m.128 uyarınca hukuka uygunluk sebebi olduğu için suç olamayacağını, suç olmayan şeyin, hukuka uygun bulunan işlemin disiplin suçu da olamayacağını,
Reklam kavramı, en azından hedef kitleye yönelik bir değerlendirme, sürümü artırma, müşteriyi çoğaltma, hizmeti medih anlamı taşıdığını, oysa, mahkemeye sunulan bir dilekçede bu amaçlardan hiçbirisinin olmadığını, reklam sayılamayacak bir beyanı aşırı reklam saymanın da mümkün olamayacağını, bu dilekçenin yazılışında kullanılan yazıcının yeni kullanıma alındığını, yazıyı yazan genç meslektaşının koyuluk-açıklık ayarını ilk defa kullanımı nedeniyle ayarlayamadığını,
Reklama ihtiyaçları olmadığı gibi, bilerek ve istenerek gerçekleştirilmiş bir eylem olmaması sebebiyle ceza tayininin yasa ve yönetmeliklerin ruhuna aykırı olduğunu, bildirmiş, cezanın kaldırılmasını istemişlerdir.
Savunma dokunulmazlığı Anayasa ve yasalarla korunan bir haktır. Elbetteki davanın savunulması amacıyla olaylar gerekirse en sert bir biçimde dile getirilecektir. Bilgi ve belgelerin müvekkil tarafından aktarıldığı hususu da doğrudur.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/1. maddesi ile, avukatların, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini ve düşüncelerini açıkça belirtmesi yasaklanmıştır. 5. madde ile de, avukatların yazarken ve konuşurken düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamaları gerektiği vurgulanmıştır. Birisi profesör olan şikayetli avukatların akademik eğitim aldıkları dikkate alındığında bu iki kurala uymaları bakımından daha özenli davranmaları gerektiği açıktır. Kaldı ki, bu durumun farkında bulunan Şikayetli Avukatlar, “esasta haklı, üslupta nazik olmak” ilkesini benimsediklerini dilekçelerinde açıklamışlardır. Ancak Şikayetçi Avukat için kullandıkları “uydurmalarıdır” sözcüğünün benimsedikleri ilkeye uygun düşmediği de o derecede açıktır. Ayrıca, şikayet konusu sözcüğün iddia edilen anlamda kullanılmadığı savunması bakımından belirtilmesi gereken odur ki; önemli olan, Şikayetlilerin sözcüğü hangi anlamda kullandıkları değil, kullanılan sözcüğün hangi anlama geldiğinin muhatapları tarafından nasıl anlaşıldığıdır.
Ancak cümle o kadar açıktır ki ; Bu bilgilerin Şikayetçi avukat tarafından davanın kazanılması amacıyla uydurulmuş olduğu iddia edilmektedir. Bu nedenle, savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Avukatlık Yasası 55. madde reklam “sayılabilecek” her türlü teşebbüs ve hareketi, Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği’nin 6/1.maddesi, basılı kağıtlar ve kartvizitler ve diğer basılı evrak, reklam niteliği taşıyacak “aşılıkta olamaz” hükmü ile aşırılığı yasaklamıştır.
Kaldı ki, reklamın hedef kitlesinin kamuoyu olduğu, mahkemelerin bu kapsamda (müşteri) olarak değerlendirilemeyeceği, eylemlerinin reklam sayılmayacağı iddiası da haklı ve yerinde değildir. Reklam yasağının amacı; bir yandan, avukatlık hizmetini ticari bir meta haline dönüştürmemek, adaletin yerine getirilmesinde eşitliğin bozularak olası olumsuz sonuçları önlemek, diğer yandan da, meslektaşlar arasında haksız rekabete yol açacak farklılıkların ortaya çıkmasına engel olmaktır.
Dosyada mevcut dilekçe örnekleri incelendiğinde büyük puntolarla ve koyu renk yazılı ve dilekçenin tümünü kapsayan “Prof. Dr. E. C. ve Av. Dr. H .N. T.” yazılarının dilekçeyi okunmaz hale getirdiği ve aşırı olduğu açıktır.
Bu nedenle eylemin Avukatlık Yasası 34, 55 ve Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliğinin 6/1 ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5 ve 27/1 maddelerine aykırılık oluşturduğu yönündeki Baro Disiplin Kurulu kararında isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikayetli Avukat E. C. ve Avukat H. N. T.’nin itirazının reddine, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun ayrı ayrı KINAMA cezası verilmesine ilişkin kararın ONANMASINA, katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy