Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2011/50
K. 2011/322
T. 27.05.2011
Şikayetli avukat hakkında, şikâyetçi avukatın davacısı olduğu Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/458 Esas sayılı davasında davalı vekili olarak görev yaptığı, davanın devamı sırasında meslektaşı olan davacıya karşı savunma sınırını aşan beyanlarda bulunduğu, karara esas alınan 12.06.2006 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişilerden biri ile irtibat kurarak, 05.12.2006 tarihinde karar verilmesinden sonra, dosyadaki 12.06.2006 tarihli raporunda maddi hata olduğu ve hesaplamanın yanlış olduğuna dair 14.03.2007 tarihli ek rapor aldığı, ismi açılan diğer bilirkişinin imzası olmaksızın bu belgeyi temyiz dilekçesine ekleyerek sunduğu, iddiaları ile yapılan şikâyet üzerine, karar tarihinden sonra bilirkişilerle irtibat kurarak elde edilen tek imzalı bilirkişi raporunu temyiz dilekçesinin ekine alması sebebiyle disiplin kovuşturması açılmış, açılan disiplin kovuşturması sonucunda da Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat savunmalarında, hükme dayanak alınan 12.06.2006 tarihli bilirkişi raporunda önceki raporlarla da farkı açıkça görünen maddi hesaplama hatası olduğunu, avukat olarak görevinin maddi gerçeğe ulaşılmasına katkı sağlamak olduğunu, söz konusu bilirkişi raporuna itiraz ettiğini, ancak mahkemenin taraflı davranarak itirazlarını dikkate almadığını, kararın temyizi aşamasında bu rapordaki hesaplamalarda maddi hata olduğunu gösterecek bir teknik hesaplama yaptırmak istediği sırada, rapordaki maddi hatanın çok açık olduğunun, bilirkişilerden İnşaat Mühendisi O.A.’nın konusunda ehil ve dürüst bir kişi olduğunun, kendisi ile görüşmesinin tavsiye edilmesi üzerine bu kişi ile görüştüğünü, bilirkişinin hatalı hesaplamayı görerek, raporu düzenleyen Mimar N.N.K.’ya kendisini gönderdiğini, bu kişi ile görüşmesinde, maddi hatanın varlığının kabul edilerek 14.03.2007 tarihi ek raporun yazıldığını, diğer bilirkişiye imzalatamadan belgenin temyiz dilekçesi ekinde sunulduğunu, Yargıtay tarafından da kararın bu nedenle bozulduğunu, hakkında yapılan şikayet üzerine Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma izni verilmediğini, çabasının adaleti sağlamak ve doğruya ulaşmak olduğunu, bildirmiştir.
Şikâyetli avukat savunma delili olarak bilirkişi raporu, itiraz dilekçesi, reddi hâkim dilekçesi, yargılama sırasındaki sunduğu belgeleri, Yargıtay bozma kararını sunmuş, Avukat S.A.Ö. ve Mimar N.N.K.’yu tanık göstermiş, daha sonra N.N.K.’nın dinlenmesi talebinden vazgeçmiş, Avukat S.A.Ö. Disiplin Kurulu tarafından dinlenmiştir.
Dosyada bulunan belgelere göre, şikâyetçi avukatın şikâyetli avukat ve Mimar N.N.K. haklarında yaptığı şikâyet üzerine şikâyetli avukat hakkında Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma izni verilmemiş, N.N.K. hakkında Foça Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/76 Esas sayılı kamu davasının açıldığı anlaşılmıştır.
N.N.K., şikayetli avukat hakkındaki soruşturmada tanık sıfatıyla, kendisi ile ilgili şikâyet nedeni ile soruşturma ve kovuşturma aşamalarında sanık sıfatıyla verdiği ifadelerinde, şikâyetli avukatın bürosuna gelerek 12.06.2006 tarihli raporda maddi hata olduğunu bildirdiğini, incelemesinde bu durumu kendisinin de gördüğünü, diğer bilirkişi ile de görüşerek ek rapor düzenleyeceklerini bildirmesine rağmen, ona ulaşamadığını, hemen bu ek raporun düzenlenmesini, aksi halde adaleti yanıltmaktan dolayı sorumlu olacağının söylediğini, ilk defa bilirkişilik yaptığı ve meslekte yeni olduğu için yapılan manevi baskı karşısında korktuğunu, ek rapor düzenleyerek diğer bilirkişinin ismini de açtığını, diğer bilirkişiye imzalattıktan sonra mahkemeye verilmesini de kabul etmeyip kendisinin imzalatacağını söyleyerek aldığını, imzayı tamamlatmadan verilmemesini ısrarla şikâyetliye bildirdiğini, beyan etmiştir.
Avukatlık Yasasının 34.maddesine göre “Avukatlar yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler.” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveninin sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.” 4.maddesine göre “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”
Kovuşturma konusu olayda, şikayetli avukatın bilirkişi raporunun tarihinden dokuz ay sonra, mahkemece 05.12.2006 tarihinde hüküm verildikten ve işten el çekildikten sonra hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişiler ile doğrudan irtibat kurarak yeni bir ek rapor düzenlenmesi konusunda ısrarcı olması, yargılama dışında elde edilen ek bilirkişi raporunu temyiz dilekçesinin ekinde delil olarak kullanması “kamunun inancını ve mesleğe güvenini” zedeleyecek nitelikte olup avukatların en önemli sorumluluklarından olan “özen” borcuna da aykırılıktır. Avukatların davanın karşı tarafı ile ya da tanıklar ile irtibat kurması son derece sınırlanmış iken, yargılama sırasında görev alan bilirkişiler ile bizzat irtibat kurularak, üstelik karar verildikten sonra yeni bir ek rapor düzenletilmesinin sağlanması meslek etiği, düzen ve geleneklerine uygun değildir. Ek raporda, asıl rapordaki maddi hatanın düzeltilmiş olması hususu uygulamanın da doğru olduğu anlamını taşımamaktadır.
Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunun bu yöndeki eylemin disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin kabulü ile Avukatlık Yasasının 136/1.maddesi karşısında tayin edilen kınama cezasında hukuka aykırılık görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.  (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy