Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 17, 27)
E: 2011/545
K: 2012/18
T: 20.01.2012
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetli avukat hakkında, müvekkili İ.S.'nin şikayeti üzerine M.K.E hakkında yapılan inceleme nedeniyle 29.01.2009 tarihinde müvekkilinin beyanının alınması sırasında hazır bulunmak üzere şikayetçi Cumhuriyet Savcısı Y.K'ın odasına geldiği halde, meslek kuralları gereği meslektaşına karşı dava takip etmesi için İstanbul Barosu Başkanlığı'na bilgi vermediği için ifade tutanağında isminin yer almamasını, ifadede gayri resmi olarak bulunmak istediğini bildirdi, şikayetçi Cumhuriyet Savcısı'nın bu teklifi kabul etmeyerek dışarı çıkmasını istediğinde ısrarla çıkmadığı, ifade tutanağına isminin yazılmasını da red ettiği, böylelikle usul ve yasaya aykırı talepte bulunduğu gibi bu isteminin kabul edilmemesine de sinirlenip, “Başka savcılıklarda bu talebimiz kabul ediliyor, siz niye kabul etmiyorsunuz” diyerek dışarı çıktığı, ifade alma işlemi bittikten sonra zabıt katibine, ifadenin uzun sürdüğünü belirterek “Savcı amcam sinirlendi o yüzden bu kadar uzun sürdü” dediği, bu sırada Cumhuriyet Savcılığı kalemine gelen şikayetçi Cumhuriyet Savcısı'na aynı yerde bulunan kişilerin de fark edebileceği bir şekilde gözlerini dikerek sinirli bir şekilde başını sallamaya başladığı bu durumdan rahatsız olan müşteki Cumhuriyet Savcısının, bir şey olup olmadığı yönündeki sorusuna “Ben 11 yıldır avukatlık yapıyorum, şu ana kadar böyle bir şey yaşamadım, sizinle aramızda galiba başka bir sorun var” dediği iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmeyerek şikayetli avukat hakkında “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında özetle, müvekkilinin İstanbul Barosu'na kayıtlı bir avukatı şikayeti nedeniyle ifade için çağırıldığını, müvekkilinin ifadesi alınırken yanında bulunmak istediğini bildirdiğinde şikayetçi savcının bu talebi kabul etmeyip “ifade tutanağına isminiz geçmeyecekse çıkın odadan” şeklinde bağırarak kendisini odadan kovduğunu, şikayetçi savcı hakkında hakaret ya da tehdide yönelik hiçbir söz davranışının olmadığını, avukat olarak etik dışı disiplin kovuşturmasını gerektiren bir davranışı olmadığını, bildirmiştir.
Baro Disiplin Kurulu Kararına şikayetçi tarafından itiraz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, İstanbul Baro Yönetim Kurulu'nun 08.10.2009 tarihli “Kovuşturma Açılmasına Yer Olmadığı” kararına itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu 10.06.2010 tarihli kararında “şikayetlinin, Meslek Kuralları'nın 27/2 maddesi gereğince baroya bilgi vermesi gerekirken vermediği ve kendisinin meslek kurallarına aykırı davranışı ortaya çıkmasın diye, müvekkilinin ifade vermesi sırasında hazır bulunduğu halde ifade tutanağına vekil olarak isminin yer almamasını talep etmek suretiyle, şikayetçiyi yasaya aykırı davranmaya zorladığı anlaşıldığından” disiplin kovuşturması açılmasına karar vermek üzere dosyanın İstanbul Barosuna gönderilmesine karar verdiği bu karara dayanarak Baro Yönetim Kurulu'nca “Disiplin Kovuşturması Açılmasına” karar verildiği,
Şikayetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/173 Esasında kayıtlı olarak “Hakaret” suçundan dolayı açılan kamu davası sonunda Mahkemenin 2010/173 Karar sayılı ve 11.11.2010 tarihli kararında “Sanığın sözlü ve eylemli davranışlarının görevliye hakaret suçunu oluşturmadığı anlaşılmakla” gerekçesi ile beraatına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 22.11.2010 tarihinde kesinleştiği, anlaşılmıştır.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları'nın 3. maddesine göre, “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve tam bir sadakatle yürütülür.” 4. maddesine göre, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” 17. maddesine göre “Yargıç ve Savcılarla ilişkilerinde avukat hizmetin özelliklerinden gelen ölçütlere uygun davranmak zorundadır. Bu ilişkilerde karşılıklı saygı esastır.”
Şikayetli avukatın kovuşturmaya konu sözleri hakaret suçunu oluşturmamasına karşın avukatlık hizmetin özelliklerinden gelen ölçütlere uygun olmadığı anlaşılmıştır. Avukattan tartışmaya yol açmayacak ifadeler kullanmasını beklemek düzeyli ve olgun bir kişiliğin doğal bir sonucudur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, şikayetli avukatın şikayete konu sözlerinde özensiz davrandığının kabulü gerekmiş, Baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin suçunu oluşturmadığına ilişkin değerlendirmesinde ve “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” ilişkin kararında hukuki yönden isabet görülmemiş, “Disiplin Cezası verilmesine Yer olmadığına” ilişkin kararın kaldırılarak şikayetli avukatın uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetçinin itirazının kabulü ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararın KALDIRILMASINA, Şikayetli Avukat M. K.’in UYARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy