Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 36, 134)

 

E. 2015/948

K. 2016/107

T. 30.01.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

 

Şikâyetli avukat hakkında “şikâyetçinin vekili sıfatıyla C.B. isimli kişiye karşı ... Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/661 Esas sayılı dosyası ile açtığı davada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, aynı kişi aleyhine ...  Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/76 Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında davanın 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte tahsili yönünde kararla sonuçlandığı, alacağın alacaklı şikâyetçi vekili sıfatıyla ...  İcra Müdürlüğü’nün 2011/4597 Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiği, borçlunun gayrimenkulleri üzerindeki haczi kaldırdığı ve yaptığı tahsilâtı müvekkili şikâyetçiye vermediği, borçlu C.B.’nın vekili ile kararın Yargıtay’da bozulması durumunda alınan paranın iadesi konusunda sözleşme imzalamak ve parayı iade etmemek suretiyle şikâyetçi hakkında icra takibi yapılmasına sebep olduğu, şikâyetçinin haciz işlemi yapılmaması için ödemek durumunda kaldığı 18.000,00 TL’nin 6.000,00 TL’sini geri ödediği” iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda eylem sabit görülerek kınama cezası tayin edilmiştir.

 

Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle; müvekkili şikâyetçi vekili sıfatıyla takip ettiği dava sonunda tazminat ödenmesine karar verildiğini, ilamın ...  İcra Müdürlüğü’nün 2011/4597 Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, borçlu C.B.’nın borcunu ödediğini, ilamın Yargıtay ... Hukuk Dairesi’nin 2011/11279 Esas, 2012/4597 Karar sayılı kararıyla bozulduğunu, bunun üzerine C.B. vekili Av. A.K. tarafından takibe geçildiğini, yapılan sözlü anlaşma gereği 18.000 TL’nin Av. A.K.’ya ödenerek ibraname alındığını, takip ettiği davalar nedeniyle şikâyetçinin vekalet ücreti ve masraf ödemediğini savunmuştur.

 

İncelenen dosya kapsamından; Dosyada örneği bulunan alacaklısı C.B., borçlusu şikâyetçi H.T. bulunan ve 09.01.2013 tarihinde başlatılan ... İcra Müdürlüğü’nün 2013/59 Esas sayılı dosyasına ilişkin hesap özetinde Av. A.K. tarafından 24.01.2013 tarihinde el yazısıyla “dosya borcuna mahsuben 18.000,00 TL aldım. Tahsil harcı borçluya ait olmak üzere ödenen meblağ üzerinden borçluyu ibra ederim.” ifadelerinin yer aldığı,

 

Davacı-karşı davalı şikâyetçi vekili şikâyetli avukat tarafından davalı-karşı davası C.B. aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/76 Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davası sonucunda Mahkeme’nin 2011/287 Karar sayılı ve 03.05.2011 tarihli kararıyla davanın kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 28.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı C.B.’den alınarak davacı H.T.’ye verilmesine, karşı davanın reddine karar verildiği,  ilamın alacaklı şikâyetçi vekili şikâyetli avukat tarafından borçlu C.B. aleyhine ... İcra Müdürlüğü’nün 2011/4597 Esas sayılı dosyası ile icra takibine konduğu, 05.07.2011 tarihinde 18.388,07 TL alacak nedeniyle borçlu adına kayıtlı taşınmaz haczinin yapılması için … Tapu Sicil müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış olduğu, ...  Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/76 Esas, 2011/287 Karar sayılı ve 03.05.2011 tarihli kararının Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2011/11279 Esas, 2012/14869 Karar sayılı ve 11.10.2012 tarihli kararıyla bozulduğu,

 

... Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2011/405 Esas sayılı dosyasında müşteki şikâyetçinin vekilliğinin şikâyetli avukat tarafından yürütülmüş olduğu, Mahkeme’nin 2012/400 Karar sayılı ve 15.03.2012 tarihli kararla davayı sonuçlandırdığı,

 

... Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2008/341 Esas, 2010/661 Karar sayılı ve 23.12.2010 tarihli kararıyla sanık C.B.’nın TCK’nın 125/3-a, 125/4. maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231. maddesi gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, şikâyetli avukatın müşteki şikâyetçi vekili sıfatıyla yer aldığı,

 

Baro Disiplin Kurulu tarafından 29.04.2015 tarihinde dinlenen tanık Av. A.K.’nın “Av.F.B.’nin müvekkili H.T. ile benim müvekkilim C.B. arasındaki bir husumetten dolayı ... Asl. Huk. Mah'de karşılıklı tazminat davası açtık. Bizim açtığımız dava red edilirken karşı tarafın açmış olduğu dava kabul edildi. Akabinde kararı icraya koydular. Ben Av. F.B. ile bir protokol yaparak icra dosyasındaki parayı ödeyeceğime ancak karar Yargıtay’dan bozulur ise bu paranın geri ödeneceği şeklinde anlaşmaya vardık ve kendisine 18.000,0 TL ödedim. Net tarihi hatırlamamakla birlikte yaklaşık 1 sene sonra karar Yargıtay’dan bozuldu, ödemiş olduğum 18.000,00 TL'nin iadesi için Av. F.B. ile görüştüm. Ancak bir türlü sonuç alamadık. Müvekkilimi de mahçup olmamak adına da ilamsız icra takibi başlatarak ödemiş olduğumuz parayı geri talep ettim, bu arada H.T. beni aradı. Bu dosyasının ne olduğunu sordu. Ben de kendisine, Av. F.B.’ye ödemiş olduğum 18.000,00 TL'yi Yargıtay, mahkeme kararını bozduğu için geri istediğimi söyledim. Kendisinin bu 18.000,00 TL'den haberi olmadığını söyledi. O zaman Avukatınızla görüşün dedim. Daha sonra Avukatıyla görüşmüş ama ben aralarında nasıl bir konuşma geçtiğini bilmiyorum. Bir kaç hafta sonra alacağımız F.B. tarafından tarafıma ödendi. Diyeceklerim bu kadardır.” dediği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca 24.06.2015 tarihinde dinlenen tanık Av. A.E.’nin “H.T. hakkındaki şikâyet dosyası hakkındaki bilgi ve görgüsü soruldu: Müşteki H.T. ve şikâyet edilen Av. F.B. ile benim müşterek arkadaşlığım bulunmaktadır. Müşteki bir gün bana şikâyet edilen Avukatın kendisinin davasını takip ettiğini, dosyasından para tahsil ettiğini o parayı da kendisine vermediğini, kendisinin yakın arkadaşı olması sebebiyle şikâyet etmeyi düşünmediğini, benim de ikisinin de saydığı arkadaşları olduğum için şikâyet edilen avukatla görüşmemi istedi. Ben de Av. F.B.’yi aradım kendisi ile birkaç gün sonra Adliye otoparkında karşılaştım. Bana miktarını hatırlamadığım bir çek gösterdi. Bunu tahsil edip parayı vereceğim dedi. Ben de müşteki Hasan’ı aradım, Av. F.B. elindeki çeki gördüğümü ve bu çeki tahsil edip parasını ödeyeceğini söyledim. O zaman bekleyeceğini söyledi. Çekin ödenme tarihi geçtiğinde Hasan Bey beni tekrar aradı ve şikâyet edilen avukatın parayı halen ödemediğini söyledi. Bende yasal yollara başvurması gerektiğini söyledim. Ondan sonra Av. F.B.’yi şikâyet etti. Şikâyet dilekçesi işleme konduktan sonra F. Beyle tekrar defalarca karşılaştım “parayı ödemezsen başı ağrır” diye söyledim. Bana abi ödeyeceğim dedi. Ondan sonraki aşamaları bilmiyorum.” dediği,

 

Baro Disiplin Kurulu’nca sorulması üzerine: “Şikâyetçi, “Şikâyet olunan avukatın 18.000,00 TL’yi dosya Yargıtay’dan bozulup döndüğünde geri ödenmek kaydıyla Av. A.K.’tan almış olduğunu, ancak dosyanın bozulup Yargıtay’dan dönmesi ve şikâyet edilen Avukatın 18.000,00 TL.”yi geri ödememesi sonucu Av. A.K.’nin kendisi aleyhine icra takibi başlatması üzerine, şikâyet edilen avukatın geri ödemesi gereken bu 18.000,00 TL’yi tamamen kendisinin ödemek zorunda kaldığını, ayrıca F. Beyin sonradan kendisine bu nedenle ilkinde 4.000,00 TL ve sonradan 2.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL ödeme yapmış olduğunu ve bu meseleden dolayı kendisine 12.000,00 TL. daha borcu kaldığını” bana anlattı. Benim bilgi ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuş olduğu,

 

H.T.’nin 27.11.2015 kayıt tarihli dilekçe ile “Alacağım olan 12.000,00 TL’yi 2015 Kasım ayı içerisinde almış olduğumdan şikâyetimden vazgeçiyorum” sözleri il şahsi şikâyetinden vazgeçtiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Baro Disiplin Kurulu kararının usulüne uygun olarak tebliğe edilmesine karşın Şikâyetli avukatın itirazının bulunmadığı,

 

Karara ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itirazda özetle; avukatlık görevi çerçevesinde yaptığı iş ve işlemlere ilişkin olarak kamu görevlisi sayıldığını, müvekkiline ait parayı tahsil edip sahibine vermeyerek uhdesinde tutmak şeklindeki eylemin Yargıtay içtihatlarına göre zimmet olarak değerlendirilmesi karşısında, eylemin 1136 sayılı yasanın 5/1-a maddesinde sayılan suçlardan olduğu ve bu suçların avukatlık mesleğini yapmaya engel suçlardan olduğu, şikâyetli avukat hakkında daha ağır nitelikte olan "belli bir süre ile işten çıkarma" cezası uygulanması gerekirken, kınama cezası ile cezalandırılmasının eylemin ağırlığı ile orantılık içermediğini, kamu görevlilerinin kendilerine sağlanan hak, ödev ve yetkilerini kullanırken çok daha dikkatli olmaları, meslek etiği kurallarına riayet etmeleri, kişilerin veya kamunun mağduriyetine sebebiyet vermemelerinin temel ilke olduğunu bildirerek daha ağı bir ceza uygulanmasını talep ettiği görülmektedir.

 

Avukatlık Yasasının 34. maddesi, “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”

 

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi,   “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

 

Şikayetli avukatın temyizden bozma gelesi halinde aldığı 18.000,00 TL’yi ide edeceğini meslektaşı Avukat A.K.’ye taahhüt etmesine karşın karar bozulunca geri ödemediği, peyderpey ödediği ve meslektaşını da taahhüdüne uymayarak zor durumda bıraktığı dosya kapsamı ile tartışmasızdır.

 

Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu olduğuna ve Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme yerinde olup Şikâyetli avukatın eylemle ile ilgili olarak herhangi bir ceza davası açılmadığı, eylemin güveni kötüye kullanma veya zimmet olarak vasıflandırılmasının ancak Mahkeme kararı ile mümkün olduğu gerçeği ve Şikâyetçi zararının da giderilerek şikâyetten vazgeçmiş olması karşısında kamu vicdanın tatmin edilmiş ve eylemle ceza arasında adaletli bir denge kurulmuş olduğu görülmekle ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

 

Sonuç olarak ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının reddi ile;

 

1-... Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 08.07.2015 gün, 2015/5 Esas, 47-6 Karar sayılı kararının ONANMASINA.

 

2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere, Katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy