Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 159) (765 S. K. m. 102) 
E: 2003/387
K: 2004/99
T: 10.04.2004
İtirazın süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetli Avukat hakkında, şikayetçi, müvekkilinin haklarını korumadığı, zarara uğrattığı, açılan davada yeterince savunmadığı, yargılama usulüne ilişkin hatalar yaptığı ve bu sebeple görevi ihmal ettiği iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu Baro Disiplin Kurulunca disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.
Disiplin kovuşturmasına konu oluşturan eylem nedeniyle ve "görevi ihmal" suçundan dolayı açılan kamu davasının 4616 sayılı Yasanın 1/4 maddesi gereğince "Kesin hükmen bağlanmasının ertelenmesine" karar verildiği Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.07.2001 tarih ve .......... sayılı kararından anlaşılmıştır.
Avukatlık Yasasının 159. maddesinin 2. fıkrası gereğince "Disiplin cezasını gerektiren eylemlerin işlenmesinden itibaren dört buçuk yıl geçmiş ise disiplin cezası verilemez".
Aynı maddesinin 3. fıkrası da "Disiplin cezası gerektiren eylem aynı zamanda bir suç teşkil ediyor ve bu suç için kanun daha uzun bir zamanaşımı süresi koymuş bulunuyorsa, birinci ve ikinci fıkralardaki süreler yerine bu zamanaşımı süresi uygulanır" hükmünü içermektedir.
Bir eylemin Türk Ceza Hukuku yönünden "suç" teşkil edebilmesi, ancak davanın hükümlülükle sonuçlanması ve bu hususta ki kararın kesinleşmiş olması halinde mümkündür. Kamu davasının açılması ve Cumhuriyet Savcılığının düzenlediği iddianamede eylemin "Suç" olarak nitelendirilmiş olması tek başına yeterli olmayıp, Ceza Mahkemesince de suç olduğunun kabul edilmesi ve hükümlülüğe karar verilmesi gerekir.
Kovuşturma konusu olayda, kamu davası hükümlülükle sonuçlanmamış ve ertelenmesine karar verilmiş bulunduğundan, eylemin ceza yasasına göre "suç" olduğu tespit edilmemiş, başka bir deyişle belirlenmemiştir. Bu nedenle olayda Avukatlık Yasasının 159/3. maddesinin göndermesiyle TCK 102/4 ve 104/2. maddelerindeki yedi yıl altı aylık zamanaşımının değil, 159/2. maddedeki dört buçuk yıllık zamanaşımının uygulanması zorunludur.
Şikayetli hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında suç tarihi 17.02.1999 günü olarak belirtildiğinden dört buçuk yıllık zamanaşımının 17.08.2003 tarihinde dolmuş bulunduğu anlaşılmış ve bu durum karşısında disiplin kovuşturmasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikayetli Avukat N.O. hakkında Ankara Barosu Disiplin Kurulu'nun 2003/70 Disiplin Esas sayılı dosası ile yürütülen DİSİPLİN KOVUŞTURMASININ ZAMANAŞIMI NEDENİYLE ORTADAN KALDIRILMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY: Şikayetli hakkında "Görevi ihmal" suçundan Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davası, 4616 sayılı Yasa uyarınca 4.7.2001 gün ve.........sayılı kararla kesin hükme bağlanmanın ertelenmesine karar verilmiş ve karar kesinleşmiş bulunmaktadır.
Avukatlık Yasasının 140/2. maddesi uyarınca disiplin konusu eylemde bulunmuş olan Avukat hakkında aynı zamanda ceza davası açılmış ise, disiplin kovuşturması ceza davası sonuna kadar bekletilmek zorundadır. Bu durumda Avukatlık Yasasının 159/3. maddesi uyarınca eylem için TCK 102/4 ve 104/2. maddelerde ön görülen zamanaşımı süreleri uygulanacaktır. Şikayetli hakkında açılan ceza davası nedeniyle disiplin kovuşturması bekletilmiş ve 159/2. maddede öngörülen dört buçuk yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ise de; Avukatlık Yasasının 140/3. maddesinde, "Eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna, beraatla sonuçlanmış bir ceza davasının konusuna giren eylemlerden dolayı disiplin kovuşturması, o eylemin ceza kanunları hükümlerinden ayrı olarak başlı başına disiplin kovuşturmasını gerektirir mahiyette olmasına bağlıdır" denilmiş, "eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna", beraat halinde dahi eylem Avukatlık Yasasına, Avukatlık Meslek Kurallarına aykırılık teşkil ediyorsa, ceza yargısından bağımsız olarak, aynı zamanda ceza dosyasındaki delillerden de yararlanmak suretiyle disiplin cezası verilebileceği hüküm altına almıştır.
Esasen Avukatlık Kanununun 158/2. maddesi Disiplin Kurullarını Avukatlık onurunu, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak, mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkeleri ile görevlendirmiş olup, ceza davasının açılması ile birlikte disiplin kovuşturmasını da beklenmekle yükümlendirmiştir.
Sonuç olarak Avukatlık Yasasının 140/3. maddesi disiplin cezası verilmesi yönünden mutlaka hükümlülüğü şart koşmamış olup, ceza davasının sonucuna göre koşulları varsa ceza verilebilecektir. 4616 sayılı Yasaya göre erteleme kararı verilmiş olması da sonuç itibarıyla ceza yargılamasını sonuçlandıran bir işlemdir. 140/2. madde ile amaçlanan da ceza davası sonucuna göre her an değişmesi muhtemel sevk maddesine göre uygulanabilecek hükümlülük halinde, disiplin cezası nevinin (Görevi kötüye kullanma isnadı ile dava açılıp, inancı kötüye kullanmadan hükümlülük gibi) ve/veya (Kınama cezası verilip, sonuç itibarıyla meslekten çıkarma cezası verilebileceği gibi) muhtemel karşılıkların önlenmesidir. Bu nedenledir ki ceza davasının sonucunu beklemesi yükümlülüktür.
Bu durumda özellikle Avukatlık Yasasının 158/2. maddede belirtilen ilkeler de göz önünde bulundurulduğunda, hükümlülükle sonuçlanmayan ceza davalarında 159/2. maddede öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması, hakkında ceza davası açılan ve meslek kurallarını açıkça ihlal eden Avukatların bir biçimde mükafatlandırılması anlamına da gelecektir ki bu, Avukatlık yasasının 140/2. maddesi göndermesi ile 159/3. maddede belirtilen zamanaşımının artırımı ile beklenen amaca, ne 140/3. maddeye, ne de 158. maddede belirtilen delillerin serbestçe değerlendirilmesi ve ceza vermenin amacına uygun olacaktır.
Kaldı ki, 4616 sayılı Yasada değişiklik yapan 4758 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca "..bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde dosyanın bulunduğu yargı merciine başvurmak suretiyle soruşturma veya davaya devam edilmesini bildirenler hakkında soruşturma veya davaya devam olunur. Mahkumiyet halinde verilen ceza, dava zamanaşımı süresince ertelenir" denilmekte, suçsuzluğuna inanan kişiye yargılamayı isteme hakkı da tanınmaktadır. Olası mahkumiyet halinde verilen cezanın da dava zamanaşımı süresince ertelenmesine karşın bu hakkın dahi kullanılmamış olması karşısında;
Ceza hukukundaki suç kavramının dar yorumu, ceza hukukundan bağımsız olarak Avukatlık onurunu düzen ve geleneklerini, meslek kurallarını ve özellikle meslek itibarını, mesleğin amaç ve geleneklerini korumak zorunda olan disiplin kurullarını dar bir çerçeve içine sokar ki, bu durumda meslek itibarını korumak olanaksız, Yargının kurucu unsurlarından olan ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden ve aynı zamanda kamu hizmeti gören Avukatların, Avukatlık Meslek Kurallarına uymaları ve meslek etik kurallarının korunması da mümkünsüz hale gelir.
Herhalde Yasa koyucunun amacı da disiplin kovuşturmasını zorunlu olarak uzatmakla, meslek etik kuralları yönünden kovuşturmasının sonuçsuz kalmasını sağlamak olmasa gerekir.
Bu nedenlerle, işin esası hakkında karar verilmeli, karar onanmalıdır. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy