Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134) (6100 S. K. m. 20) (5271 S. K. m. 223) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)

 

E: 2016-417

K: 2016/649

T: 25.09.2016

 

İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Şikâyetli avukat hakkında, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 10.11.2014 günlü ve 68215580-101-05-77-… sayılı “Olur”u ile “Tapu kaydının düzeltilmesi davası açmak üzere ... Noterliği’nce düzenlenen 06.02.2012 tarihli ve 1023 yevmiye sayılı vekâletname ile vekilliğini üstlenerek, vekâlet ücreti ve masraf karşılığında 2.950,00 Türk lirası aldığı hâlde, vekillik görevini gereği gibi yerine getirmediği,

 

Bu cümleden olarak;

 

1. Davacı müşteki vekili sıfatıyla, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/400 esas sayısına kayden takip ettiği tapu kaydının düzeltilmesi davasında, dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 01.06.2012 tarihli ve 2012/618 sayılı temyiz incelemesi sonucunda onanan kararın 21.01.2013 tarihinde kesinleşmesi üzerine, görevli mahkemeye gönderilmesi için iki haftalık yasal süre içerisinde başvuruda bulunmayarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. maddesi gereğince, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına dair 06.03.2013 tarihli ve 2012/618 sayılı ek kararın verilmesine sebebiyet verdiği,

 

2. Davacı müşteki vekili sıfatıyla, ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/434 esas sayısına kayden takip ettiği tapu kaydının düzeltilmesi davası sonucunda, dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20. maddesi gereğince kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde görevli ... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair 09.05.2013 tarihli ve 2013/324 sayılı kararın verilmesine rağmen yasal süresinde gereğine tevessül etmediği” iddiası ile soruşturma izni verilmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, disiplin cezası verilmesine yer olmadığı kanaati ile disiplin kovuşturmasının düşürülerek, Şikâyetli Avukat hakkında açılan Kovuşturmanın Ortadan Kaldırılmasına karar verilmiştir.

 

Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle; şikâyetçi ile 20 yıldan beri muhtelif davalar nedeni ile tanıştığını ve davalarını takip ettiğini 650,00 TL masraf avansı aldığını, ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/434 Esas sayılı dava ile yüz ölçümü ve isim yanlışlıklarını düzeltilmesine dair dava açtığını, son çıkan yasa/tüzük değişikliği uyarınca bu tür yanlışlıkların önce idari yoldan Tapu Sicil Müdürlüğünden isteneceğini, düzeltilmemesi halinde her zaman için mahkemede dava açılabileceğini ve bu sebeple şikâyetçinin herhangi bir zararının veya hak kaybının söz konusu olmadığını, ayrıca davaya konu 266 parselin tapu kaydındaki yanlışlıklarının düzeltilmesi yönünde … Tapu Sicil Müdürlüğüne gittiğini ve araştırma yaptığını, taşınmazın 54 yıl önce gezici arazi Kadastro Mahkemesinin kararının önüne çıktığını ve şikâyetçinin bu durumdan haberi olmadığını ve kararın yanlış olduğunu ileri sürdüğünü ve durumu kendisine hukuki yoldan izah etmesine rağmen anlamadığını ve sonra bürosuna geldiğinde dava açılmasını ısrarla istediği ve bu sebep ile davaların açıldığını ve ret kararı üzerine aralarında tartışma çıktığını, kendisine haddini aşan sözler söyleyince o da “başka avukat mı yok” diyerek bürosundan ayrıldığını ve sonradan da Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını ve uzun zaman irtibat kopukluğu olunca davaların takibini bıraktığını ve ihmalen dahi olsa isnat edilen suçu işlemediği kanaatinde olduğunu beyan etmiştir.

 

İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 14.01.2015 günlü kararı ile şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,

 

Disiplin kovuşturmasına konu eylem nedeniyle, Şikâyetli Avukat hakkında “Görevi Kötüye Kullanmak” suçundan ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/185 Esas sayılı dosyası ile açılan kamu dava sonucunda, Mahkeme’nin 2015/178 Karar sayılı ve 13.10.2015 günlü ilamı ile sanığın görevi ihmal ve kötüye kullanmak suçundan kastı bulunmaması sebebiyle CMK 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 21.10.2015 günü kesinleştiği,

 

Mahkeme tarafından; “…Sanık A.G.’nin ... barosu avukatı olarak görev yaptığı, katılan M.F.’nin sanığa vekâlet vererek Sulh Hukuk Mahkemesinde tapu kayıtlarındaki isim tashihi sebebiyle dava açılmasını istediği, sanığın söz konusu vekâlet üzerine ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde dava açtığı ve 2012/400 esas sayılı dava dosyasının mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine sanık vekilin bu görevsizlik kararını temyiz ettiği bilahare temyiz incelenmesinden dönen görevsizlik kararının onandığı ve böylece HMK’da öngörülen süre içerisinde görevli Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiği, ancak bu süre içerisinde dava dosyasının gönderilmemesi sebebiyle HMK 20 madde gereğince söz konusu davanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bunun üzerine sanık vekilin Asliye Hukuk Mahkemesine yeni bir dava açtığı ve söz konusu açılan dava sonrasında Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın Sulh Hukuk mahkemesine gönderildiği ve halen adı geçen davanın ... Sulh Hukuk Mahkemesinde derdest bulunduğu, katılanın kendilerini zarara uğrattığından bahisle sanık vekilden şikâyetçi oldukları ancak sanık vekilin vekâlet görevini gerektirdiği biçimde görevsizlik kararı verildikten sonraki aşamada süresinde davayı Asliye Hukuk Mahkemesine göndermemesinin ihtilaf olarak ortaya konulduğu ancak sanığın davacı vekili sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesine müvekkilinin istediği biçimde davayı açtığı ve halen de söz konusu davanın ... Sulh Hukuk Mahkemesinde derdest olduğu ve sonrasında sanık vekilin müvekkili tarafından şikâyet edildiğini öğrenmesi üzerine vekillikten istifa ettiği ve olayın bu şekilde cereyan ettiği anlaşılmıştır.

 

Her ne kadar sanık hakkında görevi ihmal nedeniyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de; sanığın tüm dosya içeriği, aşamalardaki savunmaları, katılanın beyanları, incelenen Sulh hukuk Mahkemesi dosyası ve diğer tüm evraklar birlikte değerlendirildiğinde sanık vekilin mağdurun zararına olacak biçimde kasıtlı bir şekilde görevini ihmalden söz edilemeyeceği açık olmakla sanığın üzerine atılı suçtan kasıt yokluğu sebebiyle CMK 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle hüküm kurulduğu,

 

Baro Disiplin Kurulu’nun “her ne kadar disiplin kovuşturmalarında şikâyetlinin eyleminin aynı zamanda suç teşkil etmesi üzerine Mahkemesince verilen ceza kararının bağlayıcı olduğu, ancak “beraat” kararının bağlayıcı olmadığı kural ise de Sayın Mahkemenin değerlendirmesine kurulumuzca aynen katılıyoruz. Kaldı ki şikâyetlinin görevsizlik kararı gereğince dosyanın görevli Mahkemeye yasal süre içerisinde gönderilmemesinin bir ihmal olduğu düşünülse dahi “tapu kaydındaki düzeltmelerin” zamanaşımına tabi olmadığı, her zaman için düzeltme davası açılabileceği ve bu sebeple de şikâyetçinin herhangi bir zararının söz konusu olmadığı açıkça görülmektedir. Nitekim şikâyetçinin de olaydan zarar gördüğünü gösteren bir delili sunmadığı ve hatta Ağır Ceza Mahkemesinin kararını da temyiz etmediği görülmektedir. Ayrıca yeni çıkan yasal düzenleme, tüzük ve genelgeler doğrultusunda bu gibi yanlışlıkların önce idari yoldan Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurulması, olmadığında Mahkemeye başvurulması gerektiği mevzuat gereğidir. Bu itibarla, şikâyetlinin eyleminin, Ceza Kanunu yönünden suç teşkil etmediğinin Mahkemece sabit olduğu, eyleminin Avukatlık Yasası ve Meslek Kuralları çerçevesinde şikâyetçi aleyhine herhangi bir zarar olmadığından, aykırılık teşkil etmediği yönünde kurulumuzca kanaate varılmakla… Şikâyetlinin eyleminin Avukatlık Yasası ve Meslek Kuralları uyarınca disiplin cezası verilmesine yer olmadığı kanaati ile disiplin kovuşturmasının düşürülerek, şikâyetli hakkında açılan Kovuşturmanın ortadan kaldırılmasına karar verildiği,

 

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

 

Şikâyetçinin 28.01.2016 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; önceki iddialarını tekrarla, şikâyetlinin 3.520,00 TL aldığı parayı inkâr ettiğini beyan ettiği,

 

İtiraz dilekçesinin şikâyetli avukata tebliğ edildiği, şikâyetlinin varsa diyeceklerini bildirmediği görülmektedir.

 

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”

 

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesi, “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”

 

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesi, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.

 

Dosya kapsamı ve özellikle Şikâyetli avukatın kabulü ile süresinde gönderme giderleri de ödenmeyerek HMK 20. maddesi gereği işlem yapılmadığı ve bu nedenle açılan davaların açılmamış sayılmasına karar verildiği tartışmasızdır.

 

Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında işine ve müvekkiline karşı gerekli özeni göstermediği anlaşıldığından, eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.

 

Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.

 

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin disiplin suçu oluşturmadığına ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetsiz olmakla eylem Avukatlık Yasası’nın 34, 134 ve TBB Meslek Kuralları’nın 3, 4. maddelerine aykırı bulunduğundan itirazın kabulü ile disiplin cezası tayini gerekmiştir.

 

Sonuç olarak Şikâyetçi M.F.’nin itirazının kabulü ile;

 

1-... Barosu Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığı Kanaati ile Disiplin Kovuşturmasının Düşürülerek, Şikâyetli Avukat Hakkında Açılan Kovuşturmanın Ortadan Kaldırılmasına” ilişkin 10.12.2015 gün ve 2015/2 Esas, 2015/10 Karar kararının KALDIRILARAK, Şikâyetli avukat A.G.’nin “Kınama Cezası İle Cezalandırılmasına”,

 

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

 

Oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy