Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2010/790
K. 2011/288
T. 06.05.2011
Şikayetçi, Bursa 9.İcra Müdürlüğünün 2005/2266 Esas sayılı dosyasında işlem yapması için şikâyetli avukata vekâletname verdiğini, tüm masrafları da ödemesine rağmen şikâyetli avukatın haklarını korumayarak aleyhine çalıştığını iddia etmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmemiş şikâyetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Şikâyetli avukat savunmalarında, müvekkili adına Bursa İcra Müdürlüğünde işlem başlattığını, Karacabey Tapu Sicil Müdürlüğü ile Karacabey Trafik Tescil Müdürlüğünde işlemler yaptığını, borçlunun Karacabey’deki işyerinde haciz yaparak haczettiği malları yed-i emin olarak borçluya bıraktığını, tahsil ettiği 2.000,00.-TL. sının aynı gün 1.500,00.-TL. sını müvekkiline ödendiğini, 500,00.-TL. sını da vekâlet ücreti olarak aldığını, bununla ilgili belge de verdiğini, daha sonra tahsil ettiği 1.000,00.-TL. sını da müvekkile ödediğini, bu aşamada borçlunun hapse girmesi üzerine müvekkilinin talimatı ile işlemleri bekletmeye aldığını, cezaevinden çıkan borçlunun yanında çalışmaya başlayan müvekkilinin kendisine yapılan ödemeleri kabul etmediğini ve bu soruna çözüm bulmak için tarafları bir araya getirmek istemesine rağmen gelmediğini, daha sonra dosyanın işlem yapılmaması sebebiyle işlemden kaldırıldığını, tekrar masraf vererek yeniden dosyayı canlandırdığını ve hacze giderek 4 kalem malın haczedildiğini, satış talep ettiğini ancak satış günü malların bulunduğu yerin kapalı olması sebebiyle satışın düştüğünü, müvekkilinin masraf vermediğini, bir süre sonra da borçluya ait işyerinin kapanması sebebiyle işlem yapılamadığını bildirmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikayetli avukatın şikâyetçi vekili sıfatıyla senet alacağına dayanarak Bursa 9.İcra Müdürlüğünde 2005/2266 Esas sayı ile 10.03.2005 tarihinde takip başlattığı, ödeme emrini borçluya APS ile 11.03.2005 tarihinde tebliğ edildiği, 01.04.2005 tarihinde Karacabey Tapu Sicil Müdürlüğüne ve yine aynı tarihte Karacabey Trafik Tescil Müdürlüğüne müzekkere yazılması suretiyle haciz işlemi talep edildiği, hemen akabinde 06.04.2005 tarihinde borçlunun Karacabey’deki işyerinde haciz yaparak hacizli malları, yed-i emin deposu olmadığı için, borçluya bırakıldığı, 18.05.2005 de borçlunun üzerine kayıtlı araç üzerine haciz konulmasının talep edildiği, daha sonra borçludan değişik tarihlerde tahsil edilen toplam 2.600,00.-TL. sından 600,00.-TL. sının vekalet ücreti olarak alındığı, bakiyesinin tahsilatı takiben müvekkiline ödendiği,
Bu süreçte borçlunun işyerinde işlenen bir cinayet sebebiyle tutuklandığı,  Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/207 Esas sayılı dosyası ile yargılandığı, yargılama aşamasında şikayetçinin işlem yapmaması konusundaki sözlü talimatı üzerine dosya ile ilgili işlemlerin yaklaşık bir buçuk yıl askıya alındığı, borçlunun cezaevinden çıkmasından sonra işlemden kalkan takip dosyasının 13.03.2007 tarihinde yenilenerek 2007/3390 Esas sayısını alarak takibe devam edildiği, tekrar haciz yapılarak bir takım malların haczedildiği, satışın talep edildiği ve satış tarihinde işyerinin kapalı olması sebebiyle takip düştüğü, anlaşılmıştır.
Şikâyetli avukat, 06.04.2005 tarihinde borçlunun işyerinde haczedilerek yed-i emin olarak borçluya bırakılan malların satışını gerekli süre içinde talep etmemiş, iki yıl geçtikten sonra talep ettiğinde ise haczin düşmüş olması sebebiyle talep red edilmiş, bu ihmali sebebiyle daha sonra tekrar haciz yapılmasına neden olmuştur.
Şikâyetli avukat borçlunun tutuklanması sebebiyle işlemleri müvekkilinin talimatı ile askıya aldığını savunmuş ise de, şikâyetli avukat tarafından dosyaya bu konuda yazılı bir talimat ibraz edilmediğinden savunması, işlemlerin durdurulması için geçerli bir mazeret olarak kabul edilmemiştir. Zira böyle bir durumda işlemlerin askıya alınması ile ilgili olarak yazılı talimat almayan şikayetli avukatın alacağın tahsili için gerekli işlemleri devam ettirmesi, üstlendiği görevini en kısa sürede yerine getirmesi ve müvekkilinin alacağını tahsil etmesi gerekir iken, işlemler sürüncemede kalmış ve sonuçta müvekkilinin alacağının büyük bir kısmının tahsil edilememesi sonucu ile üstlendiği göreve aykırı davranışta bulunmuş olduğu anlaşılmıştır.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 34.maddesi “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler”  134.maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlara, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.” hükmünü, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3.maddesi “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakat ile yürütür” 4. maddesi ise “Avukat, mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükmünü içermektedir.
Avukatlık Kanununun 136/1 maddesi “Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ..... uygulanır.”  hükmünü taşımaktadır.
Şikâyetli avukatın üstlendiği görevi yerine getirirken avukatlık mesleğinin gereği göstermek zorunda olduğu özen borcuna aykırı eylemi, Avukatlık Yasasının 34 ve 134.maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3 ve 4.maddelerine aykırı olduğundan, disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş, kaldırılarak şikayetli avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetçinin itirazının kabulü ile Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 11.12.2009 tarihli 2008/62 Esas, 2009/49 Karar Sayılı kararının KALDIRILMASINA, Şikâyetli Avukat D.D.’nin KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,  oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy