Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2005/233
K. 2005/319
T. 30.09.2005 
Şikayetli Avukatın, Şikayetçinin vekili olarak açmış olduğu davanın duruşmalarına girmeyerek açılmamış sayılmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek, Şikayetli Avukat hakkında kınama cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli savunmasında, Şikayetçinin 1999 yılında vekaletname verdiğini, ancak masraf verdiğine dair Şikayetçi iddiasının doğru olmadığını, Şikayetçinin tüm davalarının takip edildiğini ancak davaların aleyhte neticelenmiş bulunduğunu 12.02.2004 tarihinde Şikayetçinin ibraname verdiğini, bu ibraname karşılığında da dosyaların Şikayetçiye teslim edildiğini savunmuştur.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, Şikayetli Avukatın, vekil edeni Şikayetçi adına Ankara …İş Mahkemesinin 1999/….esas sayısında kayıtlı olarak 16.12.1999 tarihinde
açtığı davanın 07.05.2003 tarihli duruşmasına mazeret bildirmeksizin katılmadığından dosyanın mahkemece işlemden kaldırılmasına karar verildiği, Şikayetli Avukatın 09.05.2003 tarihli dilekçesi ile davanın yenilenmesini talep etmesi üzerine mahkemece yargılamaya devam edildiği, ancak Şikayetli Avukatın 15.10.2003 tarihinde duruşmaya da katılmaması sebebiyle dosyanın bir kez daha işlemden kaldırıldığı ve mahkemenin 19.01.2004 tarihli karar ile HUMK.nun 409/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Şikayetli Avukat, şikayetçinin ibraname verdiğini, ibranamede hiçbir alacağının olmadığını bildirdiğini iddia etmiş ise de, Şikayetli Avukat tarafından varlığı iddia edilen ibraname dosyaya sunulmamıştır. Davanın açılmamış sayılması ile Şikayetçi hak kaybına uğradığına göre, davanın takipsiz bırakılmasına dair isteklerin, Şikayetli avukat tarafından kanıtlanması ve vekil edeninin imzasını içeren yazılı belgenin ibrazı zorunludur. Bu sebeple Şikayetimin savunmasına itibar edilmemiştir.
Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre; Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmakla yükümlüdür.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre, Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveni sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatle yürütür. 4.maddeye göre de, Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.
Şikayetli Avukatın, Şikayetçi adına açmış olduğu davayı, iki kez müracaata bıraktığı mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği sabit olmakla, eylem Avukatlık Yasasının 34 ve Türkiye Barolar Birliğinin 3 ve 4.maddelerine aykırı olmakla, disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin kararında isabetsizlik bulunmamıştır. Ancak Şikayetlinin disiplin sicil özetinde en son ve 17.06.2002 tarihinde kesinleşen üç ay süre ile işten çıkarma cezası bulunmaktadır. Bu dosyamıza konu eylemin tarihi ise davanın ikinci kez başvurmaya bırakıldığı ve açılmamış sayılmasına karar verilmiş olduğu 1.10.2003 tür. Yani eylem tarihinde, Şikayetlinin disiplin sicilinde kesinleşmiş üç ay süre ile işten çıkarma cezası bulunmaktadır. Şikayetli Avukat hakkında Avukatlık yasasının 136. maddesine göre bir üst ceza olan Meslekten çıkarma, cezası uygulanması gerekirken kınama cezası tayini isabetli olmamakla birlikte aleyhte itiraz olmadığından, Baro Disiplin kurulunun kınama cezası verilmesini ilişkin kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, Ankara Barosu Disiplin Kurulunun kınama cezası verilmesine ilişkin kararının, aleyhte itiraz olmaması sebebiyle onanmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy