Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2709 S. K. m. 36) (1136 S. K. m. 34, 134, 159) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 5) (YCGK 20.10.1998 T. 1998/4-225 T. 1998/316 K.)
E. 2014/328
K. 2014/490 
T. 02.08.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
Şikâyetli avukat hakkında, İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan dava için yazmış olduğu cevap dilekçesinde şikâyetçi ile ilgili olarak “şu hususu Sayın Mahkemenin takdirine sunmakta yarar görmekteyiz, sanığın daha önceden iki hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından sabıkası mevcuttur” ifadelerini kullanarak iftira ve hakarette bulunduğu iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülmeyerek şikâyetli hakkında “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Şikâyetli avukat savunmasında, dilekçede kullanılan sözlerin savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığını hakkın ortaya çıkarılması için bu ifadelere başvurduğunu beyan etmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, şikâyet dilekçesinde şikâyetli avukat hakkında haricen tahsil edilen paranın icra dosyasına bildirilmemesi, ödeme belgesindeki imzanın inkârı ve İcra Hukuk Mahkemesine verilen cevap dilekçesindeki beyanlar nedeniyle şikâyette bulunulduğu,
… Barosu Yönetim Kurulu tarafından disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına karar verildiği, şikâyetçi vekilinin itirazı üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından 15.11.2013 tarih ve 2013/692 Esas, 2013/965 sayılı karar ile şikâyet konusu olaylar ile ilgili olarak yapılan değerlendirmeler sonucunda harici tahsilâtlar ile ilgili olarak Avukatlık Yasasının 159/1 maddesinde yazılı kovuşturma zamanaşımının geçmiş olması, ödeme belgesindeki imza ile ilgili olarak Adli Yargıda davanın derdest oluşu gerekçe gösterilerek bu kısımlara yönelik itiraz reddedilmiştir. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu cevap dilekçesinde kullanılan ifadeler ile ilgili olarak ise, bu ifadelerin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5 maddesine aykırı olduğunu kabul ederek bu kısma yönelik itirazın kabulü ile … Barosu Yönetim Kurulu kararının kaldırılmasına, şikâyetli avukat hakkında 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 34 ve 134 maddeleri ile Meslek Kurallarının 4 ve 5 maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmak üzere disiplin kovuşturması açılmasına karar verilmesi için dosyanın barosuna gönderilmesine karar vermiştir.
… Barosu Yönetim Kurulu’nun bu karar uyarınca başlattığı disiplin kovuşturmasında Baro Disiplin Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda kullanılan ifadelerin savunma sınırı içinde kaldığı kabul edilerek disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiş karara şikâyetçi vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre “avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdür.” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5. maddesi “avukat, yazarken de konuşurken de düşüncelerini objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır”  hükümlerini içermektedir.
Avukatlar herhangi bir başvuruda veya verdikleri dilekçelerde, karşı taraf için objektifliği ihlal eden, mesleğin gerektirdiği saygı ve güvene yakışır tarzı aşan ifadeler kullanmamalı gerek suç oluşturan gerekse Avukatlık Yasası ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarını ihlal eden ifade ve beyanlardan kaçınmalıdır.
Anayasa’nın 36. maddesi, “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir” şeklinde düzenlenmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.10.1998 tarih 25/316 sayılı kararında da kabul edildiği gibi; Anayasa’nın bu hükmüne göre savunma hakkının kullanılması ancak meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle ve serbestçe olmalıdır. Savunma, hakkının serbestçe yapılmasındaki esas amaç ise hakkın meydana çıkarılarak adaletin gerçekleştirilmesidir. Ancak savunma serbestisi içinde söylenmesinde veya yazılmasında ya da bulunmayan, hakaret oluşturacak sözlerin yazılmasında savunma aşılmış olmaktadır.
TCK’nun 486/1 maddesinde yasa koyucu savunmanın dokunulmazlığı ilkesini düzenlemiş; 2. fıkrada da savunma hududunun aşılması halinde bu dokunulmazlığın ihlal edilmiş olacağını kabul etmiştir. Dava ile ilgisi olmayan, olduğu iddia edilse bile savunma sınırını aşan yazı ve sözler hakkında TCK’nun 486/1 maddesinin uygulanması mümkün değildir.
Dilekçede yer alan ifadeler dilekçenin bütünü ile birlikte incelendiğinde, içeriğinin derdestlik itirazı ve taraflar arasında devam etmekte olan ceza davasının sonucunun beklenmesine yönelik usul itirazları olduğu, bir paragrafta ise kovuşturmaya konu “şu hususu Sayın Mahkemenin takdirine sunmakta yarar görmekteyiz, sanığın daha önceden iki hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından sabıkası mevcuttur” ifadesinin dilekçe içeriğinden bağımsız olarak yer aldığı görülmüştür.
İcra Hukuk Mahkemesi taraf taleplerini dosya ve kısıtlı olarak sayılmış deliller ile değerlendiren dar yetkili bir mahkemedir. Mahkemenin görev alanına girmeyen ve inceleme konusu olmayan bir konunun şikâyete konu olduğu şekli ile dilekçede yer alması savunma dokunulmazlığı kapsamı içinde değerlendirilemez.
Ayrıca Yargıtay 4. Ceza Dairesi 05.07.1994 tarih ve 3448/ 6111 sayılı kararında sanık avukatın dilekçesinde karşı taraf için kullanılmış olan “dolandırıcılık” nitelemesini de küçük düşürme ve iddia ve savunma hududunun aşılması olarak kabul etmiştir.
Şikâyetli avukatın eylemi Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5. maddesine aykırı olmakla disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” ilişkin kararının kaldırılarak, başkaca araştırılacak ve incelenecek bir husus bulunmadığından şikâyetli avukatın uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak; 1-Şikâyetçi vekilinin itirazının kabulü ile … Barosu Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 07.03.2014 gün, 2014/2 Esas ve 2014/6Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Şikâyetli Avukat H. A.’ın uyarma cezası ile cezalandırılmasına,
2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy