Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 55, 158) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 27)
E: 2003/232
K: 2003/360
T: 7.11.2003
İtirazın süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
Şikayetliler hakkında Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999 esas sayılı dosyasına sundukları 1.12.1999 tarihli dilekçede, "...Ben davalıya uygun olmayan bir ifade kullanarak adeta davalıya "esnaf pazarlığı yapmışım. Serbest kürsüye yazı yazar gibi dava dışı olayları iftira mahiyetinde sayın Mahkememiz huzurunda getiren davalı Avukatın bu sözlerini kariyer sahibi bir insana yakışmayacak bir talihsizlik olarak nitelendiriyorum", "...davalı taraf kendi saldırılarına kılıf hazırlamak" vs. gibi sözlerden dolayı açılan disiplin kovuşturması sonunda "disiplin cezası verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.
Şikayetliler, şikayetçinin 11.11.1999 tarihli cevap dilekçesinde "...hal böyle iken her nasılsa davacılar vekili deliller aşamasında kanıtlayacağı üzere müvekkilimizi arayarak uygun olmayan bir ifadeyle yüksek miktarlar telaffuz ederek tazminat talep etmiş, daha sonra talep ettiği miktarları düşürmüş, olayda hiçbir kusuru olmayan müvekkil tazminat talebini reddetmiştir" beyanları ile esasa müessir olmayan dava dışı bir olayı (tazminat konusunda sulh teklifini) belirtmesinin kendilerini mahkeme huzurunda aşağılamaya yönelik olduğunu bu nedenle karşılık sözleri hak arama ve savunma sınırlan içinde sarf ettiklerini, şikayetçinin kariyer sahibi olmasının kendilerini aşağılama hakkı vermediğini savunmuşlardır.
İncelenen dosya kapsamında, şikayetlerin şikayetçi hakkında Ankara Asliyle Hukuk mahkemesinin 1999 e. 2000 k. ve 28.03.2000 tarihli karar ve şikayetçi ortağının Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/E. ve 2000/K. ve 07.12.2000 tarihli karar dosyaları ile karşılıklı olarak açtıkları manevi tazminat davalarının retle sonuçlandığı ve Yargıtay 4. Hukuk dairesi tarafından onandığı görülmüştür.
Kararların ortak gerekçesi tarafların karşılıklı söylemlerinin "hak arama özgürlüğü/savunma sınırları" içinde kalan sözler olduğu ise de;
Şikayetlilerin, şikayetçinin cevap dilekçesinde "Av. Dr." Unvanın kullanarak kendilerini öğrenci gözü ile gördükleri savunmasına itibar olanağı yoktur. Avukatlık Yasasının 55. maddesi uyarınca akademik unvanların kullanılması yasal bir haktır. Bu unvanın cevap dilekçesinde kullanılmış olması, akademik unvanı olan Avukatın, akademik unvanı olmayan avukata karşı bir üstünlüğü ve ayrıcalığı olarak yorumlanamaz.
Şikayetçi 11.11.1999 tarihi cevap dilekçesinde gerçektende dava sonucunu doğrudan etkiler nitelikte olmayan dava dışı bir olayı (tazminat konusundaki sulh teklif ve görüşmesini) mahkemede haksız olarak dile getirmiştir. Uygunsuzluğuna inanılan bu eylemin şikayet mercii Mahkeme değil, Baro yetkili ve görevli organlarıdır. Öte yandan Avukat bir haksızlığa ve hakarete uğradığına inanıyorsa, hakkını yasal yollardan aramalı, haksızlığı gidermek için düşündürücü nitelikteki kişisel görüş ve düşüncelerini açıkça belirtmemelidir. Haksız bir saldırı ile karşı karşıya kalındığına inanmak, mesleğin etik kurallarına ve mesleki dayanışmaya aykırı davranmak hakkını vermez. Kovuşturma konusu olayda, bu ilkelere uygun davranmayan ve şikayetçinin şahsını hedef alan sözler dilekçelerinde yer veren Şikayetli Avukatlar kusurlu görülmüşlerdir.
Bu nedenle, TBB Meslek Kurallarının 27. maddesine aykırı olan eylem disiplin suçu oluşturduğundan, Baro Disiplin Kurulunca olaylın mahiylet ve özelliğine uygun düşmeyen düşünceler ile sürülerek yapılan değerlendirme yerinde görülmemiş ve kararın kaldırılması ile Avukatlık Yasasının 158/2 madde belirtilen ilkeler göz önünde bulundurularak ceza tayini gerekmiştir.
Sonuç olarak, itirazın kabulü ile, Ankara Barosu Disiplin Kurulunun "Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına" ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve yeniden ve ayrı ayrı UYARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy