Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 38, 134, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 2, 3, 4, 36) (2. HD. 03.07.1995 T. 1995/6891 E. 1995/7761 K.) (13. HD. 03.10.2000 T. 2000/6991 E. 2000/7836 K.)
E. 2010/566
K. 2011/62
T. 28.01.2011
Şikayetçi, şikayetli avukata K. Nakliyat İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi aleyhinde kıdem ve ihbar tazminatı alacağı, fazla çalışma ücreti ile yıllık izin alacağı için dava açmak için 2003 yılında vekaletname ve 600.Euro para verdiğini, ancak şikayetli avukatın sadece hizmet tespiti davası açtığını, diğer alacakları hakkında dava açmadığından haklarının zamanaşımına uğramış olduğunu, açtığı hizmet tespiti davasını da sürüncemede bıraktığını, iddia etmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmasında, şikayetçinin K. Nakliyat şirketi adına hizmet tespiti davası açmasını istediğini, diğer işçilik hakları için dava açmak üzere kendilerine yetki ve talimat vermediğini, büroda Avukat H.Ç.ile birlikte çalıştıklarını, ancak Avukat H.Ç.’nin davalı olacak şirketi tanıdığını, bu nedenle kendi adına vekaletname çıkartılmasını istemediğini, buna rağmen şikayetçinin büroda çalışan üç Avukata da vekaletname çıkarttığını, Avukat H.Ç.’nin buna itiraz ettiğini şikayetçinin de “bana yeniden masraf ettirme davamı sen takip etme diğer iki avukat takip etsin” dediğini, bu nedenle Avukat H.Ç.’nin davayı takip etmediğini, 600 euro ücret alınarak yetki verilen sadece hizmet tespiti davasını açtığını, şikayetçinin davanın sürüncemede bırakıldığı iddiasının da yerinde olmadığını, zira tespit davası dosyası incelendiğinde şikayetçinin delil sunmasından kaynaklanan bazı gecikmelerin olduğunu, dinletilmek istenen tanıkların uzun yol şoförü olmaları nedeniyle tanıklık edecekleri günde mahkemeye gelememeleri nedeniyle davanın kendi ellerinde olmayan nedenlerden uzadığını, dava hakkında da şikayetçiye devamlı bilgi verdiğini, K. Nakliyat İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinin aynı davada vekil olmadığını, Ticaret mahkemesinde yürüyen davalarda K. Şirketinin avukatı olduğunu, bildirmiştir.
Baro Disiplin Kurulu, şikayetli avukatın eylemini Avukatlık Yasasının 34, 38/b 134. ve 136. maddelerinin yollaması ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36.maddesi Bern Kurullarının 15.maddesi ve Avrupa Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine aykırı olduğunu kabulle şikayetli avukatın kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, karara şikayetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikayetli avukatın şikayetçiden vekaletname ve para alarak şikayetçinin vekili sıfatı ile 16.12.2003 tarihinde Mersin 1.İş Mahkemesinin 2003/1219 Esasında kayıtlı olarak şikayetçi adına ve K.Nakliyat İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limitet Şirketi aleyhinde “Hizmet Süresinin tespiti” davası açtığı, davanın şikayetli avukat tarafından ve yetkilendirdiği avukat tarafından takip edildiği, şikayetli avukatın bu davanın yargılaması devam ederken bu kez K. Nakliyat İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limitet Şirketi vekili olarak Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/521 Esas ve 2005/488 Esas sayılı olup, Y.K. Sigorta A.Ş. aleyhinde alacak davaları açtığı ve takip ettiği, şikayetçi ile şikayetli avukat arasında yazılı vekalet ve ücret sözleşmesinin bulunmadığı, anlaşılmıştır.
Şikayetli avukatın, dosya kapsamına göre şikayetçinin vekili olduğu ve onun adına K.Nakliyat İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi aleyhinde açmış olduğu davayı takip ettiği halde, aynı zaman dilimi içinde bu kez K. Nakliyat İthalat İhracat Ticaret ve Sanayi Limitet Şirketinin vekili olarak davalar açarak takip ettiği dosya kapsamı ile tartışmasızdır.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 03.07.1995 tarih ve 6891–7761 sayılı kararında, “Avukatlık Yasasının 38/b maddesinde, avukata aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, işi red etmesi gerektiği kuralı yer almaktadır. Yasa ile izlenen amaç, avukatın aldığı vekalet sonucu vakıf olduğu sırları önceki müvekkilinin aleyhine kullanmayı önlemektir. Yasa maddesi ile öngörülen husus kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece resen gözetilir. Somut olayda davacı vekili, taraflar arasında boşanma ve yoksulluk nafakasına karar verilen ilk davada kocanın vekili olmuştur. Nafakanın takdirine esas olan mali konuda kocanın (bu davadaki davalının) sırlarını ve gücünü öğrenmiştir. Bu durumda Av....’nun huzuru ile davaya bakılması usul ve yasasa aykırıdır.” gerekçesi ile maddenin bir amacı belirtildiği gibi,
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 03.10.2000 tarih ve 2000/6991-7836 sayılı kararında da, “Avukatlık, karşılıklı güven ve sadakat isteyen bir meslek olup, vekalet de bu inanç doğrultusunda verilir. Davalı avukat, davacının bu inancını kötüye kullanarak hasım tarafın kendisini vekil tayin etmesine karşı koymamış, onun vekilliğini üstlenmiştir. Bu durum müvekkil davacının davalı avukatına karşı beslediği güvenin sarsılmasına neden olduğunun kabulünde duraksamaya yer yoktur. O nedenle davacı müvekkil salt bu nedeni ileri sürmek suretiyle dahi azilde haklıdır.” denilmek suretiyle Avukatlık Yasasının 38/b ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36.maddesinin, salt öğrenilen sırların önceki müvekkile karşı kullanılmasını önlemek amacıyla değil, karşılıklı güven ve sadakat nedeniyle de konulmuş bulunduğunu açıkça belirtmektedir.
Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” Avukatlık Yasasının 38/b.maddesi ise avukatın aynı işte menfaati zıt tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa işi reddetmekle yükümlü olduğu kabul edilmiştir.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “ Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveninin sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “ Avukat, mesleğin itibarını sarsacak her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”, hükümleri ile belirlenen ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, maddenin amacının esas itibarıyla mesleğe olan güveni sarsmamak olduğu tartışmasızdır.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 2. maddesi “ Mesleki çalışmasında avukat bağımsızlığını korur; bu bağımsızlığı zedeleyecek iş kabulünden kaçınır.” Gerçektende bu sebepledir ki, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36. maddesi “Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat yararı çatışan öbür tarafın vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz.” hükmü ile avukat, işi retle yükümlendirilmiştir.
Avukat kendi kendine karşı da bağımsızlığını korumak zorundadır.
Avukatlık, “doğruluk karinesi” nden yararlanan mesleklerdendir. Kişilerin bu mesleğin mensuplarına inançları asıldır. Bu nedenle avukatların, kolektif inanca ters düşecek ve bu inancı sarsacak davranışlardan dikkatle kaçınmaları gerekir.
Avukatlık mesleğinin ruhu ve etik değerleri ve geleceği nazara alındığında maddelerin geniş olarak yorumlanması zorunluluğu hasıl olmaktadır. Bu nedenle müvekkille eş zamanlı olarak hasım tarafın vekaletnamesinin üstlenilmesinde, bu vekaletname kime karşı ve ne sebeple kullanılırsa kullanılsın, yasaya ve meslek kurallarına aykırılık kabul edilmelidir. Salt “aynı iş” kavramıyla dar yorumlama, avukatlık mesleğine olan güveni sarsacak, kamuoyunda itibarını azaltacaktır.
Bu nedenlerle, şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasasının 34 ve 38/b.maddeleri ile Türkiye Barolar Birliği Meslek kurallarının 2, 3, 4, 36.maddelerine aykırı olması sebebiyle disiplin suçunu oluşturduğundan Baro Disiplin Kurulunun değerlendirmesinde ve Avukatlık Yasasının 136/1.maddesi uyarınca tayin edilen kınama cezasında hukuki isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikayetli avukatın itirazının reddi ile, Baro Disiplin Kurulunun “Kınama cezası verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy