Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(6098 S. K. m. 52) (1136 S. K. m. 136)
E. 2014-265
K. 2014/449
T. 19.07.2014 
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikâyetli avukat hakkında “Yakınılan avukatın yakınıcının işçilik alacakları ile ilgili davada vekilliğini üstlendiği, yazılı bir ücret sözleşmesi hazırlandığı ve bu sözleşmeye göre avukatlık ücreti olarak aylık 500,00 TL taksitler halinde ödenmek üzere toplam 6.000,00 TL de anlaşıldığı, yakınıcının bu taksitleri ödemediği, bunun üzerine davanın ıslahı tarihinde ikinci bir ücret sözleşmesi yapılarak ücretin ilk tahsilâttan karşılanmak üzere 12.000,00 TL olarak belirlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar yakınıcı bu ücret artışına bir anlam veremediğini ve kabul etmediğini ileri sürmüşse de ilk sözleşmeden sonra ikinci sözleşmeyi imzalamama imkânı varken imzalamış olması ve iradesinin fesada uğradığını gösteren başka bir delil de sunulamamış olması karşısında bu iddiaya itibar edilmemiştir.
Ancak gerek ilk sözleşme ve gerekse ikinci sözleşme incelendiğinde yakınılan avukatın tüm dava harç ve masraflarını karşılamak konusunda yükümlülük altına girdiği ve böylece haksız rekabete yol açtığı” iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetçi 02.05.2013 havale tarihli dilekçesinde “şikâyetçinin işten ayrılması üzerine danışmak için gittiğinde davayı alacağı söyleyerek şikâyetçinin vekâletname çıkarmasını istediği, ilk sözlü konuşmalarında ücret talep etmediği, davayı kazanınca 6.000,00 TL alacağını kaybederlerse de masraf dahil her şeyin kendisine ait olduğunu söylediği, ancak bilirkişi raporu geldikten sonra sözleşme yapmak istediği, sözleşme kapsamında 12.000,00 TL istediği ve dava sonucunda 20.000,00 TL ve faizini alacağını söylediği” iddiasında bulunmuş; şikâyetli avukat hakkında “avukatın sözleşme ile dava masraflarını üstlenmiş olmasının Meslek Kurallarının 8.maddesine aykırılık oluşturduğu” gerekçesiyle disiplin kovuşturması başlatılmıştır.
Şikâyetli avukat önceki savunmalarında ve itirazında özetle; 06.09.2013 tarihinde şikâyetçinin müracaatı ile aynı gün 6.000,00 TL kıdem tazminatı ve 3.000,00 TL fazla çalışma ücreti alacağı için … 2. İş Mahkemesi’nin 2011/465 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, 26.04.2013 tarihinde davayı 9.400,00 TL kıdem tazminatı, 21.500,00 TL fazla çalışma ücreti alacağı olmak üzere ıslah ettiğini, dava masraflarını kendisinin karşıladığını, şikâyetçinin 06.09.2011 tarihli sözleşme ile taahhüt ettiği 25.09.2011 tarihinden itibaren 500,00 TL aylık ücrete mahsuben taksit ödemesini ifa etmediğini, ifa etmiş olsaydı 25.08.2012 tarihinde ücret ödeme borcunun sonlanmış olacağını, davayı ıslah aşamasında 26.04.2013 günü şikâyetçiye danıştığını ve uygun gördüğünü, aynı gün ıslah ettiğini, bu kez de ücreti ilk tahsilâttan karşılanmak üzere 12.000,00 TL belirlenen ve ilk sözleşmeyi ortadan kaldıran sözleşmeyi akdettiklerini, her iki sözleşmenin de irade serbestîsi içinde yapıldığını, yazılı belgelerin aksine ithamları kabul etmediğini, davayı şikâyetçinin ihmalkâr eylemine rağmen azil edilinceye kadar itina ile yürüttüğünü, suçlamanın maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını, baro disiplin kurulunun sözleşme içeriğinde dava giderleri de sözleşmeye bağlandığı halde eksik incelemeyle karar verdiğini, bir adet uyarma cezasının bulunduğunu ancak Avukatlık Kanunu’nun 136/2. maddesinin yanlış uygulanarak hakkında kınama cezası verildiğini, şikâyetçinin şikâyetinde haksız rekabete ilişkin bir husus bulunmadığını, avukatın üzerine aldığı işi avans almadığı gerekçesi ile savsaklamasının da adalet ve görev ilkeleri ile bağdaşmadığını savunmuştur.
İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatın şikâyetçi tarafından … 3. Noterliği’nin 06.09.2011 tarih, 19816 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile vekil tayin edildiği,
Taraflar arasında 06.09.2011 tarihinde imzalanan sözleşmede “İş sahibinin ayrıldığı işyerinden, kıdem tazminatı bakiyesi ve fazla çalışma ücreti alacağını, iş sahibi yararına kendi hukuki bilgi ve tecrübesini katarak tüm safhalarında yürütmesi işi; Yukarıdaki işin takibi için avukata iş sahibince 6.000.-Tl. altıbin lira avukatlık ücreti ödenecektir. İş sahibi 25.9.2011 gününden itibaren başlamak üzere her ayın aynı günü 500.-Tl. er lira taksitler halinde ödeyecektir.. Feragat halinde avukat ücretin tamamına feragat anında hak kazanır. Taksitlerden biri ödenmez ise tamamı muaccel olur. Bu iş için gereken dava açma harcı, bilirkişi ücreti giderlerini avukat karşılayıp bilahare iş sahibinden dava karara çıkınca iş sahibinden tahsil edecektir. Bu sözleşmede olmayan hususlarda avukatlık kanunu ve avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uygulanır. İşbu sözleşmeden dolayı uyuşmazlıklarda, Karşıyaka mahkeme ve icra daireleri yetkilidir. İşbu sözleşme taraflar arasında 6.9.2011 tarihinde iki suret olarak imza altına alınmıştır.” Şeklinde ifadelerinin kararlaştırıldığı,
Taraflar arasında 26.04.2013 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi ile “İş sahibinin ayrıldığı işyerinden, kıdem tazminatı bakiyesi ve fazla çalışma ücreti alacağım, iş sahibi yararına kendi hukuki bilgi ve tecrübesini katarak tüm safhalarında yürütmesi işini 6.9.2011 tarihinde K. F. avukata vermiş avukat da … 2.İş 2011/465 E. sayılı olarak dava açmış tüm dava masrafları ve bilirkişi masraflarım kendisi ödemiş iş sahibi ise anlaşma gereği 6.000.-TL. yı anlaşma koşullarına rağmen hiç ödememiştir. Ortaya çıkan bilirkişi raporunda, 9558,36 TL kıdem tazminatı, (dava dilekçesi 6.400.-ti.) , kıdem tazminatı faizi 88,77T1. (dava dilekçesi 100.- TL); fazla çalışına ücreti 22.894,8311/ dava dilekçesi 2,500.-TL.) Genel tatil ücreti 336,98TL (dava dilekçesi 500.-TL) Aradaki farkı gidermek için TBK 52. maddesindeki ir d irim ihtimali de nazara alınarak bilirkişi raporuna yaklaşık oranda davanın ıslahı ve ortalama müddeabihin 30,000.-TL ya çıkarılması mantık gereğidir. Bu işlerin masraflarının da avukat tarafından karşılanması ileride mahsup edilmesi konusunda taraflar arasında ittifak kurulmuştur. Ancak ortaya çıkan durum ve bu güne kadar tüm gider ve mesaiyi avukatın harcaması iş sahibinin 06.09.2011 tarihinden itibaren hiçbir ödeme yapmamış olması ve yapamayacağını da ortaya koyup06.09.2011 tarihli sözleşmeyi ortadan kaldırıp yerine bu iş için ilk tahsilatta avukata ödenmek üzere 12.000.-TL ücret (onikibin lira) ödenmesi, avukatın masrafını da ilk tahsilattan mahsup etmesi yolunda taraflar ücret tarifesi hükümleri uygulanır. İşbu sözleşmeden dolayı uyuşmazlıklarda, … Mahkeme ve icra daireleri yetkilidir. İşbu sözleşme taraflar arasında 26.04.2013 tarihinde iki suret olarak imza altına alınmıştır.” kararlaştırılmış olduğu,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde 2006/65 Esas sayılı 26.01.2007 tarihli uyarma cezası bulunduğu ve cezanın 24.02.2008 tarihinde kesinleştiği,
Şikâyetli avukat 18.03.2014 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde önceki savunmalarını tekrarla, Şikâyetçinin şikâyeti incelendiğinde disiplin kovuşturmasına konu yargı giderlerini üstlendiğine ilişkin bir şikâyeti olmayan hususta karar verildiğini, Sözleşmede kararlaştırılan taksitler ödendiğinde masraf da ödenmiş olacağı hususunun göz ardı edildiğini, avukatın üzerine aldığı işi avans alamadığı gerekçesi ile savsaklamasın adalet ve görev ilkeleri ile bağdaşmayacağı halde ceza tertibinin haklı olmadığını, Şikâyetçinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle zorunlu olarak yargı giderlerini karşılamak zorunda kaldığını bildirmiş, cezanın itirazen kaldırılmasını talep etmiştir.
06.09.2011 ve 26.04.2013 günlü sözleşmelerde yargı giderlerinin avukat tarafından karşılanacağının” yazılı olduğu ve Şikâyetli avukat tarafından yapıldığı tartışmasızdır.
Disiplin kovuşturmasına konu sorun yargı giderlerini avukatın üstlenip üstlenemeyeceğidir.
TBB Disiplin Kurulu’nun bu güne kadar belirlediği örneğin 19.01.2002 gün ve 2001/197 esas, 2002/24 karar sayılı kararında da bildirildiği üzere “Yargı giderlerinin üstlenilmesi meslektaşlar arasında haksız rekabete yol açacak meslek etiğine aykırı davranıştır.” Çünkü zorunlu yapılan giderler hariç tüm yargı giderinin sözleşmenin başında avukat tarafından karşılanacağının kararlaştırılması avukatın yararına, diğer meslektaşları aleyhine haksız rekabet yaratacağı tartışmasız olup bu nedenle mesleki dayanışmaya zarar verilmesi asla düşünülemez.
Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak Şikâyetli avukat A. Ş. A.’nın itirazının reddi ile;
1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Verilmesine” ilişkin 31.01.2014 gün ve 2013/217 Esas, 2014/24 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
2- Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy