Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 6, 34, 134, 136, 141, 159) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 31)
E. 2006/187
K. 2006/261
T. 08.07.2006
Şikayetçi, şikayetli avukatın Şavşat’ta karşılıklı izledikleri davanın duruşmasından çıktıktan sonra müvekkilinin işyerine gidip, yokluğunda müvekkili ile konuşarak, müvekkiline davayı kesinlikle kaybedeceğini, avukatının işi bilmediğini, en iyisi anlaşmak olduğunu söylediğini, bu eyleminin TBB Meslek Kuralları’nın 31 inci maddesine açıkça aykırı olduğunu bildirerek, şikayetçi olmuştur.
Şikayetli savunmasında iddiaların doğru olmadığını, karşılıklı izledikleri duruşmadan çıktıktan sonra şikayetçinin müvekkilinin kendisini yemeğe götürmek istediğini, reddedince çay içmeye davet ettiğini, geleneklerimiz icabı teklifini reddedemediğini, davayı kazanacaklarını bildirerek sulh teklifinde bulunanın kendisi değil, şikayetçinin müvekkili olduğunu, kendisinin ise cevaben bu konuda yetkili olmadığını bildirdiğini savunmuştur.
İstanbul Barosu Disiplin Kurulu, şikayetlinin karşı taraf asilin bürosuna giderek onunla görüşme yapmasını, Avukatlık Yasası’nın 34, 134, 136 ve TBB Meslek Kuralları’nın 31 inci maddesine aykırı bularak şikayetlinin uyarma cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
Baro Disiplin Kurulu kararına İstanbul C. Başsavcılığı ve şikayetli itiraz etmiştir.
TBB Meslek Kuralları’nın 31 inci maddesi, avukatın, hasım tarafın ancak avukatı ile görüşebileceğini bildirmektedir. Doğaldır ki bu görüşmenin içeriğinin takip edilen iş ile ilgili olması gerekmektedir. Şikayet konusu olayda şikayetlinin, şikayetçi avukatın yokluğunda onun müvekkilinin işyerine giderek konuştuğu tartışmasızdır. Ayrıca konuşmanın işle ilgili olduğu, anlaşma koşulları arandığı, yanlardan birinin davayı nasıl olsa kazanacağını, diğerinin de şimdiye kadar dava kaybetmediklerini bildirmek suretiyle anlaşmaya ortam hazırlamaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Bu nedenle eylemin TBB Meslek Kuralları’nın 31 inci maddesine aykırı olduğunda duraksama yoktur.
Disiplin suçlarında zamanaşımı, Avukatlık Yasası’nın 159 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede kovuşturma için öngörülen zamanaşımı süresi 3 yıldır. Disiplin kovuşturmasına konu eylem tarihi 04/11/2003’tür. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu ise, 24/03/2005 günü şikayetli hakkında disiplin kovuşturma açılmasına karar vermiştir. Dolayısıyla 3 yıllık kovuşturma zamanaşımı süresi geçmediği gibi, kovuşturma 26/07/2005 tarihli karar ile sonuçlanmış olmakla, aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen 4,5 yıllık ceza zamanaşımı süresi de geçmemiştir. Yasanın 141 inci maddesinde düzenlenen süre, eylem ile ilgili olmadığı gibi hak düşürücü süre de değildir. Bu nedenlerle şikayetlinin zamanaşımı itirazı da yerinde değildir.
Ayrıca, 1136 Sayılı Avukatlık Yasası’nın avukatların hak ve ödevlerini düzenleyen 6 ncı kısmında yer alan 34 üncü maddesinde, avukatların genel olarak Türkiye Barolar Birliğince belirlenen Meslek Kuralları’na uymakla yükümlü oldukları ifade edilip, devamı maddelerinde de bu kurallardan bir bölümünün sayıldığı, şikayet edilen avukatın disiplin kovuşturmasına konu eyleminin ise bu kısım kapsamında yer almadığı, TBB Meslek Kuralları’nın 31 inci maddesine aykırılık oluşturduğu nazara alınarak, C. Başsavcısının itirazının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun “uyarma” cezası verilmesine ilişkin kararının onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, İstanbul Cumhuriyet Savcısının ve şikayetlinin itirazların reddi ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy