Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 95, 97) (YHGK. 09.02.2005 T. 2005/4-13 E. 2005/37 K.) 
E. 2013/394
K. 2013/772
T. 04.10.2013 
Şikâyetli avukat hakkında “Yargıtay HGK’nun 2005/4-13 Esas, 2005/37 Karar, 09.02.2005 tarihli kararında da belirtildiği üzere, hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının çatıştığı noktada hukuken davalının hak arama özgürlüğüne üstünlük tanınmasının, korunmasının davalı ve toplum yararına olacağı, yakınılan tarafından müvekkilinin hak arama özgürlüğünün, kişilik hakları karşısında adaletin yerini bulması anlamında üstün tutulduğu, avukatlığın amacına uygun davranıldığı, Şikâyetlinin … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/370 esasına kayden görülen dava hakkında TBB Meslek Kuralları 27/2 maddesi uyarınca bildirimde bulunmadığı Baromuz kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmakla yakınılanın, yakınan aleyhine takip ettiği davaya ilişkin Baromuza bildirimde bulunmaması eyleminin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesi ile TBB Meslek Kuralları’nın 27/2 maddesi yönünden değerlendirilmesi için yakınılan hakkında disiplin kovuşturması açılması gerektiği” iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikâyetli avukat savunmaları ve itirazında özetle; … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/370 esasına davanın kendisine duruşma gününden iki gün önce geldiğini, çok acele bir şekilde savunma dilekçesi yazarak 20.10.2011 tarihli duruşmaya katıldığını, baroya bildirim için zamanının olmadığı gibi duruşmadan çok kısa bir süre sonra müvekkili ile arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle bir sonraki duruşmada vekillikten istifa ettiğini, ceza kovuşturmasında yaptığının sanık vekilliği olduğunu, Şikâyetçi avukat HK aleyhine değil, müvekkilinin suçsuzluğu için yürütülen bir müdafilik görevi olarak düşündüğünden TBB Meslek kuralları 27/2 maddesini bu anlamda eksik yorumladığı için bildirimde bulunmadığını, kesinlikle bilerek isteyerek mesleki kuralları ihlal etmiş olmadığını, suçsuz olduğunu savunmuştur.
İncelenen dosya kapsamından; Şikâyetli avukatın … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/370 Esas sayılı dosyasına sunduğu 20.10.2011 tarihli dilekçenin 2. satırında müştekinin “müvekkilinin eski avukatı” olduğunu bildirdiği, bildirimde bulunmadığı görülmektedir.
Maddenin amacı, avukatla avukat ve / veya avukat ile iş sahibi arasında çıkan uyuşmazlığın baro öncülüğünde sulh yolu ile çözümlenmesi için, baronun uyuşmazlıkla ilgili bilgi edinmesini sağlamak olduğu gibi, aleyhine dava açılan avukatın davaya konu olan eylem veya işleminin baroca değerlendirilip, gerekirse re’sen disiplin soruşturması açılmasının sağlanmasıdır.
Avukatlık Yasası’nın 95/1. Maddesi ile Baro Yönetim Kurulu, “Avukatlık onurunun ve meslek düzeninin korunmasını, mesleğin adalet amaçlarına uygun olarak, bağlılık ve onurla yapılmasını sağlamakla” genel, 97/6. m. ile Baro Başkanı, “meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanunlar ve meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak ve bu konuda doğrudan doğruya ve dolayısıyla kendisini göreve zorlayan hususları yapmakla” özel olarak görevlendirilmiştir.
Görüldüğü üzere bildirimin amacı izin veya avukatı kontrol olmayıp, avukatlık onuru ve meslek düzeninin korunmasında Baro organlarını daha aktif hale getirerek, mesleki dayanışmaya zarar verecek uyuşmazlıkları gerekirse sulhen çözümlemek, avukatlık mesleğine olan saygı ve güvene uygun biçimde davranılmasını sağlamakla sorumlu kılmaktır.
11 Ağustos 1341 (1925) tarihinde yürürlüğe giren, İstanbul Barosu Dahili Nizamnamesi’nin 32. Maddesinde, “Avukatlar gerek asaleten ve gerek vekâleten birbirleri aleyhine dava açacaklarında, en aşağı bir hafta evvel İnzibat meclisine yazı ile malumat vermeye mecburdurlar” hükmü mevcut olup,
14 Temmuz 1938 tarihinde yürürlüğe giren 3499 sayılı Avukatlık Yasası’nın 78/F maddesinde Baro Başkanı, “Baro azası veya avukatla müvekkil arasında tahaddüs eden ihtilafları idare meclisine intikale mahal vermeden dostane bir surette halline çalışmak”la görevlendirilmiştir. Baro başkanına verilen bu görevin önemi, “Baro reisinin Baro azası ile bir avukat ve müvekkil arasında çıkmış olan ihtilafların İdare meclisine intikaline hacet kalmadan dostane bir surette halline çalışması kayde şayandır. Bu suretle Baro reisinin gerek avukatlar arasında yanlış anlayış ve görüş farkları veya basit hissi bazı sebeplerle ihtilaf manzarası arzeden hususlarda işin şüyuuna meydan vermeden halletmek suretile bir muslih rolü yapacağına göre, böyle bir selahiyetin reislere verilmesinin meslek menfaati bakımından büyük faide temin edeceği aşikârdır.“(Adliye Encümeni Mazbatası s. 24) sözleri ile belirtilmiş olup, öğretide bu görev, “şikâyetlerin tetkikinde babalık rolü” olarak tanımlanmıştır.
Uluslararası uygulama da bu yönde olup; Paris Barosu İç Yönetmeliği’nin 43. Maddesinde, “hiçbir avukat, evvelden baro başkanına haber vermeden yargıç, avukat, savcı veya diğer adalet yardımcısı hakkında, şikâyet dilekçesi veremez “, Vod Kantonu Meslek Kuralları’nın 17. Maddesinde, “Meslektaşlar arasında ihtilaflar mümkün olduğu kadar dostça çözümlenir. Bu maksatla her iki avukat tecrübeli meslektaşlarının, Baro Başkanının ve Yönetim Kurulu’nun mütalaasını alır” denilmektedir.
Bütün bunlar da göstermektedir ki, tarihsel geçmişi de olan m. ile öngörülen ve “takipten önce” yapılması gereken bildirimle, avukatlar arasındaki dayanışmayı temin eden etik değerlerin özenle korunması, meslektaşlarla ilgili sorunların mümkün olduğu kadar baro bünyesinde dostça çözümlenmesi, meslek itibarının zarar görmemesi amaçlanmıştır.
Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu oluşturduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu kararında hukuki isabetsizlik görülmemiş ve itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikâyetli Avukat E. Z.’in itirazının reddine, … Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin 22.03.2013 gün ve 2012/162 Esas, 2013/60 Karar sayılı kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy