Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 134, 171) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3, 4)
E. 2014/666
K. 2015/56
T. 17.01.2015
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
Şikâyetçi avukat, şikâyetli avukat ile ... 2. İş Mahkemesi’nde karşılıklı vekil olduklarını, şikâyetli avukatın 29.03.2013 tarihli dilekçesinde kendisine yönelik olarak  “Mahkeme dosyasına azilnameyi ya da istifa dilekçesini sunmayan Av. S.K., bu nedenle kendisine dosyada alınan bilirkişi raporunun bir örneğinin mahkeme kalemince tebliğ edilmesi üzerine, kararla birlikte lehine vekâlet ücreti çıkacağını görünce usul ve yasaya aykırı olarak davacı müvekkilimden haksız menfaat temin etme kastıyla 27.03.2013 tarihli duruşmaya iştirak ederek Sayın Mahkemeyi yanıltma yoluna gitmiştir....Ekte sunulan azilname uyarınca Av S.K.’ın davalı M.İ. vekili olarak gerekçeli kararda zikredilmemesine (yer almamasına) karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim”  ifadelerini kullanarak hakkında isnatta bulunduğunu iddia etmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylemin disiplin suçunu oluşturmadığı kabul edilerek, “disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Şikâyetli savunmasında özetle,  dilekçenin verildiği dosyanın tarafları arasında üç ayrı dava bulunduğunu, bu nedenle şikâyetçi avukatın müvekkili tarafından azledildiğini bildiğini, azilnamenin dosyalardan birisine konulduğunu diğerlerine ise konulmamakla birlikte şikâyetçi avukat tarafından fiilen duruşmalara girilmediğini, dilekçenin verildiği dosyada azilname bulunmadığı için bilirkişi raporunun şikâyetçiye de tebliğ edildiğini, rapor lehine olunca şikâyetçi avukatın duruşmaya girdiğini ve o celse karar verildiğini, dosyayı incelediğinde azilname ve yeni tarihli vekâletnamenin olmadığını tespit edince şikâyete konu dilekçeyi müvekkilinin menfaatlerini korumak amacıyla, müvekkili adına dosyaya sunduğunu belirtmiştir.
Dosyanın incelenmesinde M.İ.’nin 08.09.2008 tarihinde şikâyetçi avukata vekâletname verdiği, 19.01.2012 tarihinde azlettiği, 25.02.2013 tarihinde yeniden vekâletname verdiği anlaşılmıştır. Dilekçenin verildiği dosyada azilname ve yeni vekâletname yer almamaktadır.
Baro Disiplin Kurulu, şikâyetli avukatın dilekçesindeki ifadeleri azilnameden haberdar olması ancak yeni vekâletname alındığını bilebilecek durumda olmaması nedeniyle müvekkilinin savunma hakkı kapsamında olduğunu kabul ederek şikâyetli avukat hakkında “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” karar vermiş, karara şikâyetçi avukat tarafından itiraz edilmiştir.
Kovuşturmaya konu 29.03.2013 tarihli dilekçenin incelenmesinde; “Mahkeme dosyasına azilnameyi ya da istifa dilekçesini sunmayan Av. S.K., bu nedenle kendisine dosyada alınan bilirkişi raporunun bir örneğinin mahkeme kalemince tebliğ edilmesi üzerine, kararla birlikte lehine vekalet ücreti çıkacağını görünce usul ve yasaya aykırı olarak davacı müvekkilimden haksız menfaat temin etme kastıyla 27.03.2013 tarihli duruşmaya iştirak ederek Savın Mahkemeyi yanıltma yoluna gitmiştir....Ekte sunulan azilname uyarınca Av. S.K.’ın davalı M.İ. vekili olarak gerekçeli kararda zikredilmemesine (yer almamasına) karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.”   şeklinde ki kovuşturmaya konu ifadelere yer verdiği anlaşılmıştır.
Şikâyet dilekçesinde belirtilen ve yukarıya alınan şikâyete konu sözlerin şikâyetli avukat tarafından kullanıldığı tartışmasızdır.
Baro Yönetim Kurulu tarafından disiplin kovuşturması da Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına aykırılık gerekçesi ile başlatılmıştır. Burada çözümlenmesi gereken sorun bu ifadelerin Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarında ifade edildiği şekli ile  “avukat, yazarken de konuşurken de düşüncelerini objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır” hiçbir avukat, bir meslektaşının tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikâyetlerin mercii yalnız barolardır” “hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı, özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüşlerini ve düşüncelerini açıkça belirtemez.”  kurallarına aykırılık oluşturup oluşturmadığıdır.
Avukatlar, dilekçelerinde kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermelidirler. Avukattan, tartışmaya yol açmayacak ifadeler kullanmasını beklemek düzeyli ve olgun bir kişiliğin doğal bir sonucudur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, şikâyetli avukatın beyan dilekçesinde şikâyetçi avukata yönelik olarak kullandığı ifadelerin karşı taraf olan şikâyetçi avukatın kişiliği ile ilgili küçük düşürücü ifadeler olduğu, Mahkemeyi aldatmaya yönelik hareketlerde bulunduğu isnadıyla şikâyetçi avukatın kişiliği hakkında olumsuz kanaat edinilmesine yol açtığı, bu nedenlerle savunma sınırını aşar ve şikâyetçi meslektaşını rencide edici nitelikte olması sebebiyle şikâyetli avukatın dilekçesinin tanziminde özensiz davrandığının kabulü gerekmiştir.
Şikâyetli avukatın eylemi Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 5, 6. ve 27/1. maddelerine aykırı olduğundan eylem disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin suçunu oluşturmadığına ilişkin değerlendirmesi ve şikâyetli avukat hakkında “Disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş, kararın kaldırılarak araştırılacak ve incelenecek başkaca bir husus bulunmadığından şikâyetli avukatın uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Sonuç olarak, Avukat S.K. vekili Avukat H.H.Y.’in itirazının kabulü ile;
1- ... Barosu Disiplin Kurulunun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 25.06.2014 gün ve 2014/48 Esas, 2014/ 51 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA Şikâyetli Avukat T.Ö.’in “Uyarma Cezası İle Cezalandırılmasına”,
2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
Oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy