Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2709 S. K. m. 46) (1136 S. K. m. 34, 136) (Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları m. 3, 4, 42, 43)
E. 2008/402
K. 2008/526
T. 19.12.2008
Şikayetçi, daha önce karara bağlanan tazminat alacağının tahsili için şikayetli avukata vekaletname verdiğini, şikayetlinin Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2003/7687 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, 27.05.2004 tarihinde 23.538,00. YTL tahsil ettiği halde, tahsil ettiği parayı kendisine ödemediğini bildirerek şikayetçi olmuştur.
Şikayetli avukat savunmasında, suçlamayı kabul etmediğini, eşinin beyinle ilgili bir hastalığı nedeniyle Ankara’da bulunduğunu, geldiğinde savunmasıyla ilgili belgeleri vereceğini bildirmiş, fakat başkaca bir savunma yapmamış, belge de sunmamıştır.
Şikayetlinin incelenen sicil dosyasında, 02.02.2007 tarihinde bir uyarma cezası ve 11.05.2007 tarihinde bir kınama cezası almış olduğu ve her iki cezasının da kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Baro Disiplin Kurulu, şikayetli avukatın yetkili kıldığı Avukat C.E. tarafından tahsil edilen parayı müvekkiline ödemediği, eyleminin Avukatlık Yasasının 34 ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3, 4, 42 ve 43. maddelerine aykırılık oluşturduğu ve geçmiş beş yıllık süre içerisinde şikayetlinin bir uyarma ve bir kınama cezasının bulunması sebebiyle Avukatlık Yasasının 136/2 maddesi de nazara alınarak şikayetlinin 500,00.-YTL para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
Baro Disiplin Kurulu kararına karşı şikayetli tarafından itiraz edilmiştir.
Şikayetli itirazında, Baro Disiplin Kurulunca ek savunma için süre verildiğini ancak gün ve saati bildirilmediği için savunma ve delillerini bildirememiş olduğunu, tahsil ettiği paranın şikayetçi tarafından tedavisinde kullanılmak üzere borç olarak verildiğini, vade farkını da koymak sureti ile şikayetçiye bono verdiğini, vadesinde ödeyememesi sebebiyle hakkında icra takibi yapılmış olduğunu, bu sebeple şikayetçinin parasını tahsil etmek amacı ile baroya şikayette bulunmuş olduğunu, disiplin suçu işlemediğinden para cezasının kaldırılmasını talep etmiştir.
Şikayetçi Kurulumuza hitaben verdiği18.09.2008 tarihli dilekçesinde; şikayetli avukatın hiç kimsenin aklına gelmeyen bir kanun yoluyla Anayasanın 46/son maddesine göre dava açarak kendisine bu parayı kazandırdığını, ancak paraya ihtiyacı olduğunu bildirerek bu parayı borç olarak kendisinden istediğini, talebini kabul ettiğini, sonra sağlığının ve işlerinin bozulması nedeniyle parayı ödeyemediğini, kendisinden vade istediğini, bir avukat aracılığıyla kendisine vade vererek gecikmeden kaynaklanan zararını da nazara alarak avukat adına bir senet aldığını, ama bunu da ödeyemediğini ve senedin icraya konduğunu, sağlığı ve işlerinin bozulması nedeniyle bu parayı ödeyemediğini, bazı kimselerin Baroya şikayet ederse parayı ödemek mecburiyetinde kalacağını ve şikayetini geri alınca da şikayetin düşeceğini bildirmeleri üzerine paranın ödenmesi için şikayette bulunduğunu, zarar görmemesi için Savcılığa şikayet etmediğini, Barodan iddia ve kanıtlarının bildirilmesi için gelen yazılara da bu sebeple yanıt vermediğini, avukatın zarar görmesini istemediğini, şikayetinden vazgeçtiğini, anlatımları dairesinde olayın değerlendirilerek verilen cezanın kaldırılmasını istemiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2003/7687 Esas Sayılı dosyasında alacaklı sıfatıyla şikayetçi adına vekili şikayetli avukatın DSİ Genel Müdürlüğü aleyhine 65.655.471.000. TL.nın tahsili için ilamlı takip başlattığı, Şikayetli Avukat T.B.’nin yetki belgesine dayanarak Avukat C.E.’nin 02.06.2004 tarihinde, dosyadan resmi tahsil harcı ve cezaevleri yapı harcı düşüldükten sonra 21.525.000.000. TL’ni tahsil ettiği, şikayetlinin icra dosyasından çekilen paradan müvekkilini haberdar ettiği ve müvekkilini Dicle’ye çağırarak ona bilgi verdiği, ancak şikayetli avukatın ihtiyacı sebebiyle parayı borç olarak istediği ve karşılıklı mutabakatla şikayetçi tarafından da paranın kendisine borç olarak bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Şikayetçi, kararın tebliğinden sonra durumu açıklayarak şikayetinden vazgeçtiğini ve verilen cezanın kaldırılmasını istemiştir.
Şikayetli avukatın, şikayetçinin vekili olarak takip ettiği Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2003/7687 Esas sayılı icra dosyasından, 27.05.2004 tarihinde 23.538,00. YTL. tahsil etmesine karşın, şikayet tarihi olan 26.12.2006 tarihine kadar ödemediği, ödemediği bu paraya karşılık olarak şikayetçiye vermiş olduğu 28.03.2006 tarihli bonoyu da ödemediğinden hakkında Elazığ 3.İcra Müdürlüğünün 2006/2263 esasında kayıtlı icra takibine sebebiyet verdiği dosya içindeki icra dosyaları örneklerinden ve şikayetçi ve şikayetlinin anlatımlarından anlaşılmaktadır.
Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre; “Avukatlar yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre, “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveni sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”, 4.maddeye göre de “Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”
Şikayetli avukatın, şikayetçi müvekkili adına tahsil ettiği parayı iki buçuk senelik bir süre geçmesine karşın ödememesi avukatın yüklendiği görevin kutsallığını zedeleyici, mesleğin onur, özen ve doğruluk içinde yapılması ilkelerine de aykırıdır. Ayrıca şikayetçi/müvekkiline tahsil ettiği para karşılığında verdiği bonoyu da ödemeyerek, icra takibi yapılmasına sebebiyet vermesi mesleğin itibarını zedeleyen bir davranış olmakla, eylem disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Baro Disiplin Kurulu beş yıllık süre içinde şikayetlinin sicilinde uyarma ve kınama cezası olmasını nazara alarak, Avukatlık Yasasının 136/2.maddesi uyarınca para cezası tayin etmiştir. Ancak, şikayetlinin eylem tarihinde, disiplin sicilinde kesinleşmiş bir disiplin cezası bulunmamaktadır. Disiplin sicilindeki uyarma ve kınama cezası, bu disiplin kovuşturmasına konu eylem tarihinden sonra (2007 tarihinde) olması sebebiyle tekerrüre esas olmadığından, Avukatlık Yasasının 136/2.maddesinin olayımızda uygulanması yasal olarak mümkün değildir.
Şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasasının 34.maddesine aykırı olmakla Avukatlık Yasasının 136/1.maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinden, Baro Disiplin Kurulunun 500,00.-YTL.para cezası verilmesine ilişkin kararının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikayetlinin itirazlarının kabulü ile Elazığ Barosu Disiplin Kurulunun 500,00. YTL para cezası verilmesine ilişkin kararının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Şikayetli Avukat R.T. B’nin KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy